2024’ün bitmesine artık sayılı saatler kaldı ve geçen sene yaptığımız gibi bu sene de sizlere güzel bir “Atarita ekip” listesi hazırlamak istedik. Bu sene oynadığımız tüm oyunlar arasından 3’er adet oyun seçerek bir en iyiler yazısı oluşturduk. Belki bakmaya fırsat bulamadığınız, belki de çekimser davrandığınız bazı oyunlara bu listede kanınız ısınabilir! Haydi başlayalım.
Atarita ekibi bu sene en çok hangi oyunları beğendi?
Geçen sene hazırladığımız 2023 listesi gibi bu sene de 3’er adet oyun tercih ettik. Listede senenin son dönemine damgasını vuran STALKER 2’den, “Yılın Oyunu” ödülünün sahibi olan Astro Bot’a kadar birçok oyun mevcut. 2025’in hepinize sağlık, mutluluk ve bol oyun getirmesini diliyor, hızlıca listemize geçiyoruz;
Ahmet Akman
Balatro:
Listemin başında bir kart oyunu olacağını ben de tahmin etmiyordum. Özellikle mobil platformlarda da kendine yer bulmasıyla, benim adıma sıkıcı toplantıların ve bekleyişlerin kurtarıcısı oldu.
Prince of Persia The Lost Crown:
Aslında zamanında çıksaydı Ubisoft kontenjanımı Assassin’s Creed: Shadows kapacaktı ama ne yazık ki ertelendi. Onun yerine eski günlerin güzel bir esintisini bize yaşatan bu müthiş keyifli platform oyununu listeme aldım. Arada kaynadı gitti gibi, tıpkı Indıana Jones The Great Circle’a olduğu gibi.
S.T.A.L.K.E.R. 2: Heart of Chornobyl:
Biliyorum evet oyun bozuk falan filan.. Ben atmosferi yaşatma konusunda eline su dökebilecek bir oyun tanımıyorum. Bana onu yaşattı yani. O gerilimi hep iliklerimde hissettim. Belki de ödlek bir tavuk olduğum için beni bu denli etkilemiştir tabii…
Alparslan Gürlek
Dragon’s Dogma 2:
Capcom’un RYO’su bu yıl oynadığım en sürükleyici oyunlardan biriydi. Güvenli bölgeden her çıktığımda bir hikâye yazdırmasını çok sevsem de oyuna uygulanan üvey evlat tarifesiyle içeriğin zenginleştirilmemesi içimde ukde olarak kaldı.
Banishers: Ghosts of New Eden:
DON’T NOD’un hikâye anlatıcılığının aksiyon RYO türüyle harmanlanmasına bayıldım. Duygu yoğunluğu ve sinematik kaygılarıyla Banishers, aklımda yer eden oyunlardan birisi oldu. Oynanışı ise The Witcher 3’te olduğu kadar önemliydi ve fena değildi, fakat daha da iyi olabilirdi.
S.T.A.L.K.E.R. 2: Heart of Chornobyl:
Biraz da şansın yardımıyla son güncellemelere kadar STALKER 2’yi neredeyse sorunsuz oynayan oyuncular arasındaydım. Bu sayede GSC Game World’ün oyun üzerindeki vizyonunu ve teknik anlamda olmasa da tasarımsal anlamdaki becerilerini daha net görebildim. STALKER 2 gerçekten muazzam bir oyun, ancak şu anda üzerinde kalın bir örtü var.
Atakan Gümrükçüoğlu
Tekken 8:
Tekken serisi, çocukluğumdan beri oynadığım dövüş oyunları içerisinde her zaman kendine daha farklı bir yer bulmayı başarmıştı. Bu sene oynadığım en iyi oyunlar arasına Tekken 8’i kesinlikle yazabilirim. Senaryo modunun akıcılığı, karakterlerin sistemi, bir dövüş oyununda ne olması gerekiyorsa olması… Daha fazlasını incelemeye bırakacağım.
Indiana Jones and the Great Circle:
Yine hayranı olduğum bir başka serinin şimdiye kadar yapılmış en büyük bütçeli oyunu da bu sene çıktı. Gerçekten sorunlu bir süreç geçirmesine ve hatta sistemimi fazlasıyla yormasına rağmen bana gerçek bir Indiana Jones hissiyatı vermesiyle hafızama kazındı diyebilirim.
The Thaumaturge:
Aslında listeye bu sene PC’ye gelen God of War Ragnarok’u almak istedim ancak “tam olarak” bu sene çıkmadığı için aklımdaki bir diğer oyun olan The Thaumaturge’u yazdım. 1900’lü yıllarda hem tarihi simalar ile oynamak hem de karanlık evrenine ışınlanmak gerçekten güzel hissettirdi.
İdil Barbaros
Silent Hill 2 Remake:
Psikolojik korku sevdalısı bir insan olarak bir klasik olan Silent Hill 2’yi modern grafikler ve oynanışla tecrübe edebilmek benim için muazzamdı. Gerçekten atmosferiyle içimi daraltıp senaryosuyla aradığım psikolojik ağırlıklı hikâyenin bu olduğunu fark ettirdi. Uzun oynanışı sebebiyle biraz daha zaman geçmesini bekliyorum fakat tekrar tekrar mutlaka oynayacağım.
Fear The Spotlight:
Görselliği ve mekaniği çok önemsemeyen, daha çok oyunun bende bıraktığı hisse dikkat eden birisi olarak Fear The Spotlight yıl sonunda anacağım oyunlardan birisi oldu. Retro yapısını bozmadan oynanış olarak kesinlikle birçok “Şu şekilde yapılabilirdi” dediğim unsurlar olsa da Phantom of The Opera içerikleri ile hoşuma giden bir korku-gençlik temalı oyun oldu. En azından benim gibi hayal gücü yüksek birisiyseniz oyunu çok rahat bir şekilde kafanızda yaşar gibi hayal ederek film hâline getirebiliyorsunuz. Hikâyesi ve retro görselliği kesinlikle buna el verişli ve sanıyorum ki bu kısmı benim asıl hoşuma giden unsur oldu.
Neva:
Neva, yıl sonunda dönüp baktığımda mutlaka listeye almam gerektiğini düşündüğüm bir sanat parçası oldu. Renk paleti, görselliği ve kısa fakat duygusal hikâyesiyle kalbimde yerini kazandı. Benim gibi hikâyeyi daha çok seven birisiyseniz ve görsel anlatımı seviyorsanız basit mekanikleriyle sizin için yeterli bir tecrübe olacaktır. Zaman geçtikten sonra mutlaka dönüp bir daha oynamayı düşünüyorum.
Seyidcem Öztürk
Like a Dragon: Infinite Wealth:
Bu sene oynadığım en iyi oyunlardan biriydi Like a Dragon: Infinite Wealth. Ichiban’ın kıvır kıvır, Kiryu’nun ak düşmüş saçlarını es geçmek olmaz. Gerek hikayesi, gerek devrim niteliğindeki sıra tabanlı savaş sistemi ve eğlenceli mini-oyunları ile tam bir başyapıttı.
Final Fantasy VII: Rebirth:
Listeme alma konusunda Metaphor: ReFantazio ile arasında kalmıştım ancak çocukluk anılarımın hatırına bir seferliğine mahsus Square Enix’e kıyak geçebilirim. İncelemede uzun uzun konuştuğum için daha fazla gevezelik yapmayacağım. Kaliteli dövüş sistemi, tonla mini-oyun, mükemmel hikaye… Yeter de artar.
Astro Bot:
Üzücü ama bu seneki listeme hiç Nintendo oyunu eklemedim. Ama merak etmeyin Sony’nin Mario’su Astro Bot elbette listeme girmekten kaçamazdı. Böylesine saf eğlence sunan ve aşkla geliştirilen oyunlara hasret kalmıştık. Live Service’lere ölüm, eğlenceli oyunlara özgürlük!