Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land’ın PC inceleme kopyası, Koei Tecmo tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land incelemesine hoş geldiniz dostlar. Normalde oyun hakkında yüzeysel detaylar verdiğim kısa bir metinden sonra hoş geldiniz demeyi tercih ederdim ama, bu yazıda göreceğiniz ilk şey oyunun ismi olsun istedim. Adı gibi kendisi de uzun bir yolculuk olan bu Japon RPG’si bana çok değişik duygular yaşattı. Eğer bu kültüre pek aşina değilseniz sizin için zorlu bir süreç olacağını da şimdiden söylemek istiyorum. O zaman hazırsanız başlayalım, Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land incelemesine tekrardan hoş geldiniz!
Simyanın yasak olduğu bir ülkeye yolculuk: Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land
Şimdi kendi kendinize sorarsınız muhtemelen; “Bu serideki oyunların ismi neden bu kadar uzun?” diye. Açıkçası ben de bilmiyorum maalesef. Sevgili Alparslan ve Eren’in yaptığı incelemelere bakarsanız onların isimlerinin de bir hayli uzun olduğunu görebilirsiniz. Amma velakin konumuz bu değil pek tabii, boş yapıyorum işte. Oyunun şu ilginç hikâyesine birlikte bir göz atalım derim;

Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land bizleri simyanın (Alchemy) yasak olduğu topraklara götürüyor. Ana karakterimiz Yumia ve yanındaki arkadaşları, Aladiss kıtasına ayak bastığı andan itibaren çok farklı bir dünyaya adım attıklarını anlıyorlar. Bu topraklar yüzyıllar önce simya ile birlikte çok gelişmiş ve verimli bir yer olmasına rağmen yaşanan bazı olaylardan sonra gizemli bir şekilde çöküşün eşiğine geliyor. Bu sebeple de simya yasaklanıyor ve şeytani bir şey olduğuna inanılıyor. Karakterimiz ve arkadaşları da bu gizemi açığa çıkartmak ve çöküşü durdurmak için kolları sıvıyor.
Hikâyenin ana temellerini sizlere Spoiler vermeyecek şekilde bu kadar özetleyebilirim. Ancak değinmem gereken birkaç nokta da var elbette. Öncelikle tekrar belirtmek isterim ki Atelier, bana biraz uzak bir seri. Oyunları veya herhangi tüketilebilen bir içeriğini çok yakından takip etmem, etmedim. Bu sebeple biraz çekincelerim vardı. Ancak The Alchemist of Memories & the Envisioned Land, seriye ilk defa giriş yapacaklar için güzel bir başlangıç noktası olarak görülebilir. Zira 10 saatlik oyun sürenizde bile size bir şeyler öğretmeye çalışan Pop-up’lar görmeniz çok mümkün. Bu sayede siz oyunun içinde kalırken, seri de sizi kendisine çekmeyi güzel başarıyor.
Elbette bu “Pop-up” dediğim ve sürekli size ne yapmanız gerektiğini hatırlatan belirteçler bir süre sonra sıkıcı olabiliyor ama oyunun ne kadar dolu olduğunu ve gerçek anlamda bir ton içerik barındırdığını oynamadan görmeniz pek mümkün değil. İlk 5 saatte yaptığınız bir aktiviteyi sonraki 5 saatinizde yapmayınca onun nasıl yapıldığını veya en basitinden ne için yapıldığını unutmanız çok doğal bu seride. O yüzden bu Pop-up’ları her ne kadar sıkıcı bulsam bile aslında büyük nimettir kendisi.

Çok dolusun çok, neyi yapacağımı şaşırdım
Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land tam bir JRYO oyunu. Başta kendinizi, sonra takım arkadaşlarınızı yönetiyor, onlara yeni özellikler bahşedebiliyor, Synthesis’ler üretebiliyor -birazdan değineceğim- ve büyük bir açık dünyada görevden göreve koşuyorsunuz. Bu süreçte çok farklı karakterler ile tanışıyor, yeni hikâyelere dahil oluyor ve pek tabii Japon kültürüyle de içli dışlı oluyorsunuz. Size biraz oyunun geçtiği dünyadan bahsetmek istiyorum.
Üstünde oynadığımız bu topraklar tamamen gizemli ve keşfedilmeyi bekliyor. Her köşesinde savaşabileceğiniz irili ufaklı düşmanlar, toplanabilir ögeler, keşfedilmeyi bekleyen sunaklar ve ilgi çekici manzaralar bulunuyor. Ancak ben yaşlandım mı bilemiyorum ama, açık dünya oyunları artık bana büyük bir külfet gibi gelmeye başladı. “Şimdi kim gidip oradan şunu toplayacak!” derdi beni yiyip bitiriyor adeta. Bu sebeple Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land içerisinde de aynı dürtülere kapıldığımı söylemek istiyorum. Türe aç ve büyük açık dünya hayranlarını %100 memnun edeceğini düşündüğüm bir içeriğe sahip olsa bile maalesef beni biraz yordu kendileri.

Dünyası üzerinde en temel şeylerden birisi de toplanabilir kaynaklar pek tabii. Gezerken keşfedebileceğiniz ve toplayabileceğiniz kaynaklarla birlikte çeşitli Synthesis’ler üretebiliyorsunuz. Bu Synthesis’ler size savaşta ve keşifte birçok fayda sağlıyor, ancak en büyük faydası şüphesiz savaş sekanslarında ortaya çıkıyor. Ürettiğiniz Synthesis’ler size silah, zırh veya combat mekaniği olarak geri dönüyor. İşte tam da burada oyunun dünyası, toplanabilir kaynakları ve Synthesis’ler ortada buluşuyor. Oyunu ne kadar oynar ve ne kadar ileriye giderseniz yeni kaynaklar açıyor, bu kaynaklarla yeni Synthesis’ler üretiyor ve yeni çeşitlilikler kazanıyorsunuz.
Bu konuyu bir kenara bıraktığımızda açık dünya içerisinde karşılaşabileceğiniz karakterler ve yan görevlerden de kısaca bahsetmek gerekli. Oyunda büyük bir haritaya sahipsiniz ve keşfedilebilecek çok fazla yer var, e tabii bunların da dolu olması lazım bir bakıma. Burada da çeşitli karakterler ve mini yan görevler giriyor işin içine. Gördüğünüz neredeyse her karakterle konuşabilir ve onlardan yeni bilgiler öğrenebilirsiniz ancak bu durum bir süre sonra tekrara binmeye başlıyor. Öğrendiğiniz veya öğreneceğiniz her şey, alacağınız her bilgi bir müddet sonra aynılaşmaya başlayacağı için karakterlerin yanından hızlıca geçip gitmeyi tercih ediyorsunuz.
Yan görevler ise beni pek içine çekemedi maalesef. Karşıma çıkan çoğu görev bir yerleri keşfetmek, bir şeyler toplamak veya birkaç düşman kesmekten ibaretti açıkçası. Hal böyle olunca bir süre sonra sadece ana görevden ilerlemeye ve kendime yeni kaynaklar bulmaya harcadım zamanımı. Yani oyunun dünyası her ne kadar büyük olsa bile, içerisinde yapılacak yan ve mini görevlerin aynı heyecanı sağladığını pek düşünmüyorum.

Gelelim dövüş mekaniklerine
Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land sıra tabanlı dövüş sistemini gerçek zamanlı bir taktiksellik ile birleştiriyor. Sıra tabanlı başlayan ama kendi içinde gerçek zamanlı bir hale bürünen dövüş mekaniğini ben pek çekici bulmasam bile kötü olduğunu da söyleyemem. Karakterimizin hem yakın hem de menzilli olmak üzere farklı dövüş aralıkları bulunuyor. Bu durum sizin anlık karar verme ve düşmanın saldırılarını savuşturma refleksinizi de ölçüyor bir yandan.
Örneğin düşmanın menzilli saldırılarda hantal ve başarısız olması sizin menzilli bir strateji geliştirmenize olanak tanıyabiliyor. Bu süreçte de Synthesis’lerinizi kullanarak kendinize çok farklı bir dövüş sekansı çizebiliyorsunuz. Tabii düşmanların da bağışıklık gösterdiği durumlar var. Combat sırasında yakın ve menzilli arasında yer değiştirerek düşmanın nasıl tepki verdiğini veya hangi hamlelerde daha çok zarar aldığını da test etmiş oluyorsunuz. Bu anlattıklarım gerçekten oyuna heyecan katan ve oynanış çeşitliliği sağlayan şeyler. Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi beni pek içine çekemedi maalesef.

Optimizasyon konusunda sorunları mevcut
İncelemeyi yavaş yavaş bitirmeye yaklaşmışken size biraz oyunun teknik problemlerinden de bahsetmek istiyorum. Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land (oyunun ismini her seferinde üşenmeden yazmam şaka mı?) optimizasyon konusunda biraz çuvallıyor. Çizim mesafesi olarak başarılı görünse bile modellemeler için aynı şeyi pek fazla söyleyemem. Oyunun düşük ve orta ayarları arasındaki görüntü kalitesi farkı çok çok fazla. Düşük kalitede gerçekten çamurlu bir görüntüye sahibiz fakat orta ayarlarda bu çamurluk kalkıyor ve neredeyse yüksek ayarlarda oynuyormuş gibi görüntü alıyoruz. Orta ve yüksek ayarlar arasında gözle görülür bir fark olmadığından bahsetmiyorum bile.
Fakat sistem özellikleriniz yetse dahi düşük veya orta ayarlarda oynamak size herhangi bir kare hızı farklılığı sağlamayacak. Şahsen benim sistemim oyunun önerilen sistem gereksinimleri ile neredeyse aynı olmasına rağmen düşük ayarlarda oynamak bile çile haline geldi. 30 FPS’i zor geçtiğim anlar çok fazla yaşandı ve genellikle açık dünya içerisinde takılmalar, kare düşüşleri ve donmalar ile karşı karşıya kaldım. Muhtemelen ilk gün yamasıyla birlikte bir nebze olsun düzelecektir bu sorunlar ancak böyle bir optimizasyona sahip olmasını pek fazla beklememiştim açıkçası.
Sona geldik
Atelier Yumia: The Alchemist of Memories & the Envisioned Land, seriye yeni başlayan oyuncular için giriş turu gibi bir oyun. Oyuncunun elinden tutan yapısı ve seriye hâkim olmayanlar için sürekli bilgilendirme kutucuklarıyla dolu olması güzel. Çeşitli ve taktiksel bir savaş düzeneği mevcut. Her ne kadar beni pek fazla içine çekmese bile seveninin çok olacağından da adım gibi eminim. Büyük bir açık dünyaya ve keşfedilebilecek şeylere sahip olsa bile bir süre sonra kendini tekrara bağladığını hissetmeniz mümkün. Ayrıca optimizasyon konusunda da bana göre pek başarılı bir iş yok ortada. Yine de bir müddet size güzel deneyim yaşatıyor diyebilirim.
