Günlerden Pazar, sabah uyanılıp kahvaltı yapılmış ve bütün günün huzurlu geçmesi için iyi temennilerde bulunuluyor. Avrupalı Hans, bugün hayatında hiç yapmadığı bir şeyi yapacak ve bir günlüğüne Türk oyuncusu olacak. Tabi sevgili Hans henüz bunun ne anlama geldiğini dahi bilmiyor. Yaşayacakları ise ömür boyu unutulmaz türden olacak.
Hans bir günlüğüne Türk oyuncusu oluyor
Hans, Hasan olmak için bir günlüğüne Türkiye’ye gelip bir oyuncu ile yer değiştiriyor. Hasan da bu sırada Avrupa’ya uçak biletini almış ve gidiyor. Garip bir sihir ile Hans Almanca’yı unutup Türkçe öğreniyor, Hasan da tam tersi şekilde Türkçe’yi unutup Almanca öğreniyor. İkisinin de ikinci dilleri ise İngilizce. Aynı zamanda ikisinin de cebine kendi paralarıyla 1000 birim para veriliyor. Hasan’ın hikayesi bir başka vakitte gelebilir fakat biz bugün Alman Hans’ın bir günlüğüne Türk oyuncusu olurken yaşadıklarına odaklanacağız.
Görsel Kredisi: FellaH @Flickr
Hans sabah kalkıp sahanda yumurtasını bir bardak çay eşliğinde götürdükten sonra her oyuncunun yapacağı gibi bilgisayarını açıyor. Daha açarken fark ediyor ki sistemdeki bütün parçalar 5-6 yaşında ve monitörü ardında bıraktığı 4K 240Hz oyuncu monitörü değil. Hasan gitmeden önce şartları zorlayıp 1080p 144Hz bir oyuncu monitörü almış. Bilgisayar da öyle 3-5 saniyede değil, 10 dakikada ancak kendisine gelebiliyor. “Neyse, bakalım Türkler neler oynuyor” diyerek Hasan’ın bilgisayarını keşfetmeye başlayan Hans, ikinci şoku yaşıyor.
Hans’a oyun fiyatları şoku ve hızlıca kültürümüze ısınışı
Bilgisayarı açıp Steam’e girdiğinde gözü hemen orada rahatlıkla alabildiği The Last of Us Part I, God of War, Red Dead Redemption gibi oyunları arasa da kütüphanede 3000 saat oyun süresi olan CS:GO Hans’ı karşılıyor. “Param var nasıl olsa, gireyim bir RDR2 alıp oynayayım bari” diyerek Steam mağazasını açıyor. Kendisine verilen 1000 birim para ile RDR2 alamadığını fark eden Hans “Zaten bilgisayar bu oyunu kaldırmıyormuş” diyerek Türk oyuncu tesellileriyle tanışmaya başlıyor.
Sonra diğer oyunların fiyatlarına da bakınca, elindeki para ile iki oyun alamadığını fark ediyor. Yine de bu oyunları çok oynamak istediğini hissediyor. Bir yolunu bulup oynamalı… İşte o anda Hans’ın aklına oyunları korsan indirmek geliyor fakat vicdanı hiç rahat değil. Aynı zamanda bunun güvenli olmadığını da biliyor. “Kardeşim bizde konsol ve PC oyunlarının fiyatı aynıydı ya, burada da öyledir, gidip eski PlayStation oyunlarından alıp konsolda oynayayım” diyerek evdeki PlayStation konsolunu aramaya başlıyor.
Yok öyle yeni teknoloji falan Hans, burası Türkiye
Tabi alışmış bizimkisi oralarda PS5’lerde akıcı akıcı oynamaya her oyunu, burada kapkara PS4 Slim 500GB’ı görünce sinirleri bozuluyor. Fakat Hasan’ın onu daha geçen sene nasıl zorlanarak ikinci el olarak aldığını hiç bilmiyor. Konsolu mevcuttaki monitöre bağlayıp kurduktan sonra açıyor ve Hasan’ın burada kütüphanesinin bomboş olduğunu fark ediyor. Bizim garip Hasan oyunları kutulu almak bir kenara dursun, dijital olarak bile alamadığı için PlayStation Plus’tan oynayabildiklerini oynuyor. Onun da yine “Essentials” katmanına sahip olduğu için Oyun Kataloğu da mevcut değil.
Hans bari param var, şu Hasan’a iki oyun alayım da dönünce o da oynasın diyor ve PS Store’a giriyor. Sonra konsol tarafında oyunların fiyatının çok daha pahalı olduğunu görünce “Nasıl ya, bizde bunların hepsi 70 Euro kardeşim, olur mu öyle şey?” diyerek sorgulamaya başlıyor. Daha çok sorgularsın Hans, bol şans kardeşim. 🙂
Sonunda doğru yolu buluyor
Hans nihayet oyun oynayamayacağını anladığından bilgisayara geri dönüp YouTube’da dolaşmaya başlıyor. Bu sırada büyük oyun kanallarının çektiği oyun videolarını izleyerek çekirdek çitleyip kola içiyor. Ancak içindeki can sıkıntısı bir türlü geçmiyor, geçmediği gibi katlanarak da artıyor. Bizim Hans burada hiç de oyuncu olmadığını fark ediyor. İzlediği insanlardan daha iyi oynayabileceğini de görünce, bir kıskançlık başlıyor.
Elindeki para ile 3 oyun almayı kafasına koyup Steam mağazasına tekrar giriyor. Sonunda bilgisayarı ile aynı yaşta 3 oyun almayı başarıyor. Tabi hiçbiri Türkçe desteklemediği için ikinci dili İngilizce’ye kalmış durumda. Hepsine eyvallah diyor ve devam ediyor. Şimdi bunları indirip yüklemesi kaldı. Fakat Hans’ın, Almanya’daki 1Gbps internetinin burada 100mbits/s hızına düştüğünü görünce rengi atıyor, adeta ölü görmüşe dönüyor.
Görsel Kredisi: Windows Central
Tam bu sırada gözüne sağ alt tarafta kendiliğinden açılmış Xbox uygulaması takılıyor. Girip bakınca bizim Hasan’ın 30TL’ye Game Pass alıp içerisindeki 300 oyunu çoktan eritmiş olduğunu görüyor. Biraz umutlandıktan sonra “Ben bunların hangisini oynayabilirim acaba” diye gezinmeye başlıyor. Birkaç güzel oyunu da indirme sırasına ekleyip Steam’den aldıklarını iade ediyor. Parası beklenmedik bir hızla kartına tekrar iade ediliyor.
Game Pass’teki yeni oyunların çoğunu bilgisayarı kaldırmayacağından bizim Hans bilgisayarı geliştirme fikrine kapılıyor. Çok masumsun ya Hans, valla yerim seni. Hemen online satış yapan sitelerden RTX 3000 serisi ekran kartlarının fiyatlarına bakıyor. Hızlıca sekme değiştirip Ryzen 5 serisi işlemcilere de bir göz atıyor. Elindeki 1000 birim para ile dış kasa bile alamadığını fark eden Hans, bu sırada güneşin batışını akşam ezanını duyarak fark ediyor.
Ertesi sabah Hans ve Hasan karşılaşıyor
Hasan sabah erkenden binip evine gelmiş, Hans da birazdan çıkıp memleketine gidecek. Hasan’ın sanki dünyası başına yıkılmış gibi bir yüz ifadesi varken Hans öyle bir sırıtıyor ki yanakları yırtılacak sanırsınız. Hasan, Hans’a orada sahip oldukları nimetlerin kıymetini bilmesi gerektiğini anlatıp Türkiye’de oyuncu olmanın nasıl bir şey olduğunu sorduğunda Hans ona dönüp şu unutulmayacak sözleri söylüyor:
“Türkiye’de oyuncu olmak hiç stresli değil”
– Hans, bir günlüğüne Türkiye’de oyuncu oldu.
Maalesef öyle değil diyebilseydik. Bu karanlık günlerin geçip gideceğini temenni etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Ancak elimizden geleni yapmak anlamında ülkemizdeki oyuncular ve oyun geliştiricileriyle işbirliği içerisinde çalışmaya devam ediyoruz. İndirimlerde size listeler hazırlıyor, yerli geliştiricilerimizin tanıtımları için de tüm gücümüzü seferber ediyoruz.
Gün olup bizler de Hans gibi gönlümüzün dilediği oyunu kendi dilimizde oynamaya başladığımızda, bu karanlık günlerin geçişini hep birlikte kutlayacağız. O zamana kadar sevgi ve oyun ile kalın.