Video oyunlarının hayatımıza kattığı çeşitliliğe şaşırarak başladığım Cities: Skylines II incelemesine hoş geldiniz. Daha dün, gezegeni iblislerden kurtarmaya çalışan bir süper asker olarak pompalı tüfeğim ile etrafta koşturuyordum. Birkaç saat önce de Baldur’u nefretin, aç gözlülüğün ve acımasızlığın üçgeninden çıkarmak için bazı fedakarlıklar yapmam gerekiyordu. Hatta inanmayacaksınız ama birkaç dakika önce galaksiler arasında yükleme ekranı beklerken, bir yandan da şehrin binaları arasında ağ atarak dolaşıyordum. Şimdi ise bütün bu havalı sıfatları üzerimden atarak belediye başkanı olmaya karar verdim.
Paradox Interactive tarafından yayınlanan ve Colossal Order tarafından geliştirilen Cities: Skylines II’yi bir süredir oynuyorum. Hatta oyun inceleme için gönderildiğinde, oynamaya başlamadan önce verimi artırmak adına uzun uzun araştırmalar yaparak bunları da sizler için içerik haline getirmiştim. Bunlar oyuna dair bilmeniz gereken bütün detayları kapsayan soru & cevap içerikleri olduğu gibi teknik tarafta da bizi üzen bazı hususları içeren birkaç yazıydı. İlk oyunu en son uzun zaman önce oynadığımdan, sizlerin satın alım kararına etki edecek bu incelemeyi yazmadan önce kendi içimi de doldurmam gerekiyordu. Ben de öyle yaptım. Eğer çayınız, kahveniz ve sabrınız hazırsa, gelin birlikte yeni şehir kurma oyununun detaylarına dalıp, tatlı ve tuzlularından bahsedelim.
Bildiğiniz her şey dahası ve daha ayrıntılısıyla Cities: Skylines II’de yerini almış
Cities: Skylines II’de mevcut fonksiyonlar daha da alevlendirilmiş ve ayrıntı seviyesi, türü hiç bilmeyen insanları boğabilecek kadar derinleştirilmiş. Bu anlamda alışma süreci ve öğretici kısmın çok derin olmamasıyla ilk kez bu tür kapsamlı bir şehir kurma oyunu oynayacaklar için zorlu bir başlangıç süreci vadediyor. Ancak sabırlı şekilde, deneyip yanılarak ve birkaç şehrinizi batırarak sonunda olayın özünü anlamaya başlıyorsunuz. Sonrası da çorap söküğü gibi geliyor.
Yol yapıyorum
Ben önceki oyunu çok uzun süre önce oynamış olsam da temellere hakim olduğumdan kısa bir ısınma turu, yeni içeriklerin işlevlerini anlama gibi aşamalardan geçip yol yapmaya başladım. Bu sırada 3 şehir batırdığımı da belirtmeliyim. Son şehrimde ise iyi bir başkan olmaya hazırdım. Tabii önce arazimin yerleşime elverişsiz alanlarında minik düzenlemeler yaparak şehrimin endüstriyel bölgelerinin ve yerleşimlerinin nasıl olacağını kafamda uzun uzun planladım. Aynısını size de tavsiye ederim. Hatta çift monitör kullanan oyuncular, yan tarafta Google Haritalar üzerinden herhangi bir büyük şehrin uydu görüntülerini açıp oradan feyz alabilirler.
Artık yollar, elektrik, su ve kanalizasyon sistemlerini beraberinde getiriyorlar. Yani yolların çevresindeki bütün binalar, eğer bu yollar herhangi bir şebekeye bağlıysa hizmetlerden faydalanabiliyor. Tabii dileyen oyuncular yine de zeminin altında bir altyapı tasarlayarak şebekelerden gelen suyun, elektriğin ya da giden kanalizasyon atıklarının yerleştirmelerini yapabiliyorlar. Bunun dışında yol yapımı ile ilgili bilmediğimiz bir şey yok. Dilersek yer altından götürebiliyor, yükseltebiliyor ve istediğimiz yöne doğru eğim verebiliyoruz.
Binaların temalarını seçebiliyoruz
Oyunda Kuzey Amerika ve Avrupa temalarına sahip iki farklı varyasyon bulunuyor. Bunlar görselliklerinden başka hiçbir şeyde farklılık yaratmayan fakat ileride DLC ile zenginleştirilebilecek, yol açan içerikler olmuş. Binalarınızı inşa ederken temalarını seçebiliyorsunuz, bu sayede seçtiğiniz bölgedeki binaların tamamı o temaya göre inşa ediliyor. İçerik temelde çok basit görünse de aklıma Mafia serisi ve Cyberpunk 2077’de gördüğüm Chinatown temalı bölgeler geldi. İlerleyen dönemde ufak bir DLC ile Asya teması getirilse, şehirlerinize bu tür bölgeler oluşturabilmenizin önü açılacak. Cities: Skylines her ne kadar şehir yönetmekle ilgili olsa da bu işin estetiğine hasta olan benim gibi birçok oyuncunun bulunduğunu da biliyorum.
Karakterlerin yaşam döngülerini takip edebiliyorsunuz
Sıradan bir vatandaşınızın bir gününün nasıl geçtiğini merak ediyorsanız, takip edebildiğinizi de belirteyim. Sabahları kalkıp işe gittiğini, mesai bitince dışarıda takıldığını ya da alışverişe çıktığını görebiliyorsunuz. Takip ettiğiniz vatandaşları görebileceğiniz bir arayüz bile bulunuyor. Hatta benden duymuş olmayın ama bunun için bir başarım bile veriliyor.
Takip etmemiz gereken parametrelerin sayısında ciddi bir artış söz konusu
Oyunda tabloları açtığımızda genelde giderler, gelirler, refah düzeyi ve sağlık hizmetlerinin etkinliği konusunda değerler alırdık. Yeni oyun ile birlikte suç oranı, eğitim seviyesi, iletişim ağının etkinliği ve toplu taşımanın kullanımına yönelik yeni grafikler de eklenmiş. Her parametre için de şehrimize eklememiz gereken binalar, ayarlamamız gereken otobüs hatları, oluşturmamız gereken duraklar gibi eylemler yer alıyor.
Ayrıca buradan edinebildiğimiz bilginin kıymetinin fazla olduğunu belirtmemde fayda olacaktır. Zira endüstriyel gelirlerimiz arasında üretimimizin en fazla olduğu ve bize en çok getiri sağlayan ürünü tespit edebiliyor, üretim fazlası elektrik ve su kaynaklarımızın ne kadar kazanç sağladığını görebiliyor ve bunlar ışığında yeni kararlar verebiliyoruz. Sonuçta her yönetim ve strateji oyunu aslında birer “doğru karar vermeyi öğrenme simülasyonu” sayılır. En azından ben, böyle olduğunu düşünüyorum. Oyunun karar mekanizmamızı etkileyebilecek ayrıntılı değerleri hesaplaması ve sunması da beni fazlasıyla mutlu eden detaylardan oldu.
Yeni doğal afetlerimize merhaba diyoruz
Yakın zamanda başımıza gelmeyen felaket kalmasa da bunların oyuna birer içerik olarak eklenmesi absürt şekilde hoşuma gitti. Artık orman yangınları ve kasırgalar gibi çeşitli doğal afetlerimiz de bulunuyor. Bunlar hakkında kişisel deneyimim, her şeyin yolunda gittiğini düşünmeye başladığım anlarda karşılaştığım için biraz tatsız oldu. Orman yangınları için tedbirler yeteri kadar alındığında -tıpkı gerçekte de olduğu gibi- işler çığırından çıkmadan önü kesilebiliyor. Yeterli yatırım ve önceden alınmış tedbirlerle kısa sürede kontrol altına alıp yaşamaya devam ediyorsunuz, dolayısıyla halkınız da mutlu mesut yaşamını sürdürüyor. Eğer fazla büyürlerse ortaya çıkan duman hava kirliliğini artıracağından halkınızın yaşam kalitesi düşüyor. Hatta şehri bırakıp gidebiliyorlar.
Kasırgalar için yapabileceğimiz pek bir şey yok, onlar aniden ortaya çıkıp önüne gelen ne varsa yıkıp geçiyor. Eğer sallantılı bir ekonominiz varsa ve kasırga endüstriyel üretim bölgenize doğru ilerliyorsa, geçmişler olsun. Bu doğal afetlerin ortaya çıkması durumunu da oyunu başlatırken kapatabiliyorsunuz. Tabii kapatmamanızı ve deneyimlemenizi tavsiye ederim. Her şey toz pembe olacak değil ya! Biraz da kriz yönetimini öğrenelim.
Şehriniz her büyüdüğünde yeni şeylerin kilidini açabiliyorsunuz
Şehriniz büyüdükçe kredi çekme kapasiteniz yükseliyor, yeni binaların kilidi açılıyor ve size geliştirme puanları veriliyor. Bu puanlar ile de gelişmiş binaların kilidini açabiliyor ve “Gelişim Ağacı” üzerinde ilerleme kaydediyorsunuz. Yollarınız için trafik ışıkları, göbekler, park alanları gibi yerlerin kilidini açabiliyorken diğer kategorilerin tamamında da verimliliği artıran binalara erişebiliyorsunuz. Şehriniz her seviye atladığında bu puanlardan belirli bir miktar kazanıyorsunuz. Oyun, üzerinize fazlasıyla fırlatmadığından şehriniz için belirlediğiniz odak uğruna harcamaya özen gösterin. Mesela ben, yol yapmak uğruna tüm kaynaklarımı feda ettim ancak ülkemin ekonomisi daha fazla yol yapmama izin vermeyince eğitime odaklandım.
Şehirlerimiz hiç olmadığı kadar büyük olacak ancak…
İlk oyunda daha kısıtlı bir alanda şehirlerimizi kurabiliyorken artık 25 bölgeye kadar şehirlerimizi genişletebiliyoruz. Bu da oyun süresini fazlasıyla uzatırken görselliği de hayli destekliyor. Devasa şehrinize tepeden ya da panoramik açıdan bakarken içinizi dolduran gurur hissi, 2015’te yaşadığınızdan çok daha yoğun olacak. Tabii bu konuda endişe yaratan bazı hususlar var, onlar için de yeni bir paragraf açmak faydalı olacaktır.
Performans yüreklere korku salıyor
Bilen bilir, Cities: Skylines serisinin ilk oyunu da performanstan yana yaralı olarak karşımıza çıkmıştı. Bugün de hala aynı ününü koruyor. Oyunun türü ve kapsamı nedeniyle bir süre oynadıktan sonra donanımlara bindirdiği yük ciddi oranda artıyordu. Yeni oyunda da benzer bir durum bizi bekliyor ancak bu sefer, ortada takdir edilmesi gereken bir dürüstlük ile birlikte yıllardır değişmeyen bazı şeylere kızgınlığım da söz konusu.
Süreci takip ettiyseniz, oyunun sistem gereksinimlerinin konsol sürümünün ertelenmesi ile birlikte sessiz sedasız güncellendiğini fark etmişsinizdir. Bu sessizlik de okuduğunuz inceleme hazırlanmaya başlamadan birkaç gün önce bozuldu. Colossal Order, şeffaf şekilde oyunu optimize etmeye vakit bulamadıklarını paylaştı. Dolayısıyla oyun, performans bakımından sorunlara sahip olacakmış ancak güncellemeler ile bu sorunların giderilmesi hedefleniyor. Ben de oyunun performansının oldukça kötü durumda olduğunu onaylayabilirim.
Henüz oyuna başlarken, düz arazi üzerinde inşa edilmiş bir şehir bile yokken FPS değerlerimin 35 civarında dolandığını gördüm. Cities: Skylines II için bu korkunç bir durum. Çünkü ben, daha o arazinin üzerine gökdelenlerin yükseldiği devasa bir şehir kuracağım… Şimdiden 35 FPS alıyorsam, muhtemelen ilk gökdeleni diktiğimde oyun çökmeye başlayacak diye düşündüm. Bu FPS değerini almak için de oyunda bazı FPS arttırma ayarları yapmam gerekti.
Bu arada kafa karışıklıkları yaratmamak adına sizlerle oyunu deneyimlediğim sistem bilgilerimi de paylaşayım. İşlemcim Ryzen 5 5600X (çılgın gibi ısındığı için 3.6 GHz hızında kullanıyorum, boost kapalı), ekran kartım AMD Radeon RX6650 XT ve 16 GB çift kanal DDR4 – 3000MHz RAM kullanıyorum. Cities: Skylines II’nin dosyaları da yaklaşık 500mb/s okuma/yazma hızıyla çalışan SATA SSD depolama sürücümde yüklü.
Ayrıca belirtmek gerekirse oyunun bana ulaşan çıkış öncesi sürümünün bilgisayarımda 58 GB kadar yer kapladığını belirtmem gerekiyor. Zaten Cities: Skylines II sistem gereksinimleri içeriğimizde de sizler için daha önce 60 GB kadar depolama alanına ihtiyacınız olacağını paylaşmıştım.
Uzun lafın kısası
Velhasıl kelam Cities: Skylines II ilk oyunu sevenlerin yeni belediye başkanlığı maceralarına atılabileceği güzel bir oyun olmuş. Ancak şu anda yaşadığı performans sorunları ve oynadığım sürümde hissettiklerimle sistemi güçlü olmayan hiç kimseye bu oyunu öneremem. Tabii uzay mekiği gibi bir sisteminiz varsa, en azından 1920×1080 çözünürlüğünde çok sorun yaşamayacağınızı varsayıyorum. Burada belirttiğim sistemde en az RTX 3080 sınıfı bir ekran kartına ve Ryzen 7 5800X gibi güçlü bir işlemciye ihtiyaç duyacağınızı da açıklayayım. Yine de mevcut sisteminizde nasıl çalıştığını test etmek için Xbox Game Pass üzerinden bir aylık abonelik satın alarak ya da varsa oyunu direkt indirerek nasıl çalıştığına bakabilirsiniz.
Colossal Order, eğer performans sorunları vadettikleri gibi düzenli güncellemelerle giderilirse yine bizi uzun süre ekran başına kilitleyecek bir oyun yapmış. Steam’de an itibarıyla 425 TL gibi uygun bir fiyattan satılıyor. Güncellemelerin takipçisi olacağım ancak bu güncellemeler, oyunun puanlamasına etki etmeyecek. Bir son kullanıcı -ve diğer son kullanıcıların satın alım kararları için yardımcı olmaya çalışan biri- olarak oynadığım sürümde ne gördüysem onu puanlayacağım. Bunun da altını çizeyim.
Umarım bu inceleme Cities: Skylines II hakkında beklentilerinize yanıt olmuştur ve kafanızda bir imaj çizebilmişimdir. Şimdilik benden bu kadar, bir başka incelemede daha görüşmek dileğiyle. Sevgi ve oyun ile kalın.