“Acaba şu takım elbiseli olan mı? Yok yok, kesin şu güvenlik!”. The Ship’le Hunt: Showdown’ın manevi çocuğu olan Deceive Inc., gizlilik ve aksiyonu harmanlayan oynanışıyla oyuncuya oldukça “paranoyak” bir deneyim sunuyor. Bütün ajanlar göreve; oyunu masaya yatırıyoruz!
Yeni bir soluk
Çok oyunculu bir oyun geliştirmek bence oyuncu faktöründen ötürü başlı başına bir risk. Bu gözler daha ilk haftası dolmadan cenaze namazı kılınan, daha ilk ayında fişi çekilen kaç isim gördü kim bilir… Bu nedenle başarılı olsun olmasın bu dünyaya adım atan bütün stüdyolara saygım sonsuz. Özellikle de ana akımın dışında, daha “deneysel” bir işle karşımıza çıkanlara.
Deceive Inc., bu deneysel sıfatını fazlasıyla hak ediyor. The Ship’in teması, Hunt: Showdown’ın temel mantığı; evet, parçalara ayırıp incelediğimizde oyunun pek de özgün bir yönü yok. Ama bütün bu parçaları aynı potada eriten bir başka isim de yok. Bu açıdan oyunun herhangi bir muadilinin olmadığını söyleyebiliriz.
Tek rakibi kendisi
Tabii bir benzerinin olmayışı, rakibinin de olmadığı anlamına gelmiyor. Peki bu “rakip” kim? Bahsedeceğim bazı sebeplerden ötürü Deceive Inc.’in ta kendisi. Ama bu sebeplere değinmeden önce oynanışı kabaca bir konuşmamız lazım.
Ortada sıkıca korunan bir paket var ve bütün oyuncuların amacı bu paketi bir şekilde ele geçirmek. Tabii bu hiç de kolay değil. Oyuncular pakete ulaşmak için önce haritanın çeşitli yerlerinde bulunan üç güvenlik terminalini etkisiz hale getirmek zorunda. Hadi diğer oyuncular terminalleri etkisiz hale getirdi ve sen de aradan sıyrılıp paketi kaptın, üzgünüm ama işin henüz bitmedi. Şimdi de diğer oyuncular peşindeyken tahliye noktalarından birine gitmeye çalışacaksın… Anlayacağın işin göründüğü kadar kolay değil. En azından oyunun istediği gibi ilerlemezsen.
Deceive Inc.’te pata küte ilerleme şansınız yok. Doğru zamanda çatışmazsanız sadece diğer oyuncuların değirmenine su taşımış oluyorsunuz. Oyun gizliliği ödüllendiriyor ve sabrı öğütlüyor. Sürekli bulunduğunuz çevreyi gözlemlemeli ve diğer ajanları saptamalısınız. Bu da göründüğü kadar kolay olmayan bir diğer unsur. Çünkü oyundaki her bir ajanın kılık değiştirme özelliği var. Anlayacağınız rakipleriniz ajan formunda değil; görünüş olarak haritadaki herhangi bir NPC’den farksızlar!
Kılık değiştirme, bence oyunun temel mekaniği olmasının yanında en renkli yönü de. Kılığına bürünebildiğimiz çeşitli sınıflar var. Bu sınıfların her biri haritanın farklı bir yerine erişebiliyor ve yine her birinin kendisine ait bir hareket şeması bulunuyor. Örneğin güvenlik sınıfı silah sesinin üstüne koşarken, doğal olarak güvenlik odalarına girip çıkabiliyor. Çinko karbon vatandaşlar ise silah sesi duyduğu an çömeliyor ve güvenlik odalarına giremiyor. O anki sınıfınıza aykırı hareket ederseniz kimliğiniz açığa çıkıyor ve diğer ajanlar için açık hedef oluyorsunuz. Haliyle kendinizi bir nevi “NPC gibi davranmaya” şartlamanız gerekiyor. Bir yandan NPC gibi davranıp, diğer yandan da NPC gibi davrananları tespit etmeye çalışmak oldukça eğlenceli. Sahtekarı bulduktan sonra ne yapacağınız da tamamen size kalmış. İster gafil avlayın, ister güvenlik terminallerini sizin için devre dışı bırakmasını bekleyin.
Peki, kılık değiştirmek dışında ajanların olayı ne? Deceive Inc., şu an bünyesinde 4 farklı sınıftan 8 ajan barındırıyor ve her birinin kendine ait bir özelliği ve silahı bulunuyor. Mesela benim favorim Squire, Vanguard sınıfından ve özel yeteneği sayesinde belirli bir menzil içerisindeki tüm toplanabilir eşyaları görünür kılıyor. Susturuculu silahıysa yüksek atış hızıyla yakın mesafede oldukça etkili. İşte her bir ajanın bunun gibi artı ve eksileri var. Ya ajanınızın gerektirdiği tarzda ilerlemeli ya da tarz olarak size en çok uyan ajanla oynamalısınız. Örneğin keskin nişancı tüfeğine sahip Ace ile yakın mesafeli savaşlardan kaçınmalı, Squire ileyse rakiplerinizin dibine girmeye çalışmalısınız.
Oynanışı ajan aparatlarına da değinerek noktalayalım. Ajanlar kendi özelliklerine ilaveten sizin seçtiğiniz iki eşyayı daha kullanabiliyor. Drone, taret vb. bu tip eşyalar siz seviye atladıkça açılıyor ve istediğiniz stratejiyi belirlemenizde son derece faydalı oluyorlar. Ayrıca ajanınız seviye atladıkça onun yetenek ve silahına da çeşitli alternatifler geliyor. Geliştiğinizi hissettirmenin haricinde bunları kullanıp kullanmamak tamamen size kalmış.
Gelelim tat kaçıran yönlere
Deceive Inc., gerçekten sağlam bir iskelete sahip ve şu ana dek anlattıklarımla size oldukça cazip gelmiş olmalı. Nitekim oyunun eksik ve hataları da yok değil. Bunlardan bazıları tamamen daha yeni çıkmasıyla alakalı, önce onlardan başlayalım.
Bir kere oyunun ömrü şu an için çok ama çok kısa. Ajan havuzu doyurucu olsa da harita sayısı yetersiz. Oyun şimdilik 4 farklı haritaya ev sahipliği yapıyor. Bunlar oldukça detaylı ve büyük olsalar da hep aynı yerlerde dolaşmak bir süre sonra doğal olarak sıkıyor. Yeni haritalar bir an önce fırına verilmeli.
Oyunun ömrünü kısaltan en büyük etken ise şu an içerisinde hiçbir farklı oyun modunun olmayışı. Tekli de takımlı da oynasanız, yine o paketin peşine düşüyorsunuz. Daha parlak fikirler, eğlenceli içerikler şart. Yapısı gereği Deceive Inc.’in çok ciddi bir potansiyeli var ve bunun kesinlikle değerlendirilmesi gerekiyor.
Gelelim yapısal sorunlara. Oyun, her ne kadar gizliliği temel alıp ödüllendirse de tansiyonun yükseldiği anlara da ev sahipliği yapıyor. İşte bu aksiyon sekansları o kadar keyifsiz ki… Öncelikle silah kullanımı çok hantal; çeşitli yapımlarda gördüğümüz onca akıcı gunplay’in yanında bayağı eğreti kalıyor. Vuruş hissiyatı da yüz ekşiten cinsten. Merminin hedefin neresine isabet ettiğini sadece imlecin renginden anlayabiliyorsunuz… Ki, elle tutulur bir kanıtım yok ama hitbox’ın da hatalı olduğunu düşünüyorum. Çatışma mekaniklerinin her yönüyle bir cilaya, belki de daha fazlasına ihtiyacı var.
Oyun zaten gizliliği ödüllendiriyor, e çatışma mekanikleri de cacık; bu da oldukça pasif geçen maçlara yol açıyor. Bir kez ölünce yeniden canlanmanın – takımlı modda var – olmayışı ve bunun gibi unsurlar oyuncuları inisiyatif almaktan alıkoyuyor. Çoğu maçımda her şeyi ben yaptım ve diğer herkes tahliye noktasında çantaya konmak için bekledi. Ayrıca oyuncuların geneli kılık değiştirenleri bulmaya çalışmak yerine önlerine çıkan herkese ateş etmek gibi bir huy edinmiş. Bu saydığım davranış kalıpları oyundan aldığınız zevki büyük oranda düşürüyor ve bir şekilde cezalandırılmaları şart. Nasıl ki Dead by Daylight’ta aynı yerde uzun süre beklerseniz kargalar yerinizi açığa çıkarıyor, buna benzer bir formül Deceive Inc. için de düşünülebilir.
Tasarım iyi, performans oynak
İçinizi bu kadar kararttığım yeter, oyunun kuvvetli yönlerine geri dönelim. Deceive Inc., grafik ve ses tasarımı anlamında oldukça başarılı. Çizimler göze hitap ediyor ve detay seviyeleri üst düzey. Silah sesleri ve ajan seslendirmeleri de hoşuma gitti. Aynı şekilde kullanılan müzikler de temaya uygun seçilmiş.
Yapım performans açısından ise ne çok iyi ne de çok kötü bir durumda. Sahip olduğum sistem, oyun için önerilen sistem gereksinimlerini tam karşılıyor. Buna rağmen gerek haritaların detaylı ve büyük oluşu gerek çatışma efektleri aldığım FPS değerinde anlık oynamalara sebep oldu. Genel olarak akıcı bir deneyim yaşasam da her çatışmaya girdiğimde oyun gözle görülür biçimde yavaşladı. Ben de stabiliteyi sağlamak için görüntü kalitesini yüksekten orta ayarlara düşürmek zorunda kaldım. Tabii daha yüksek sistemlerde bahsettiğim bu sıkıntılar yaşanmıyordur muhtemelen.