Dün ve bugün tükettiğimiz, yarın da tüketmeye devam edeceğimiz video oyunları birer illüzyondan ibaret. Ekran karşısına geçeriz ve dördüncü bir duvarın arkasından, oyunun dünyası ve bilgisayarımız arasındaki etkileşimini kontrol ederiz. Bu bir klavye, kontrolcü ve hatta dans matı ile dahi olabilir. Gönderdiğimiz sıfırlar ve birler anlamlı birer eylemi tetikler ve ekranımızda bu görüntüler hareket etmeye başlar. Yani, illüzyon olması gerektiği gibi çalışır.
Peki ya oyunlar, illüzyonu bozmaya karar verirlerse? O zaman ne olur?
Dördüncü duvar, daha çok sinemada kullanılan bir tabirdir. Film veya dizi setlerinde tasarlanan dekor üç duvardan oluşur, dördüncü duvarın olacağı yerde ise kamera yer alır.
İllüzyonun ne kadar korkunç olduğunu bozulduktan sonra anlarız
Video oyunlarında dördüncü duvarın yıkıldığı anlarla pek sık karşılaşmayız, karşılaşsak da bazen farkına varmayız. Bazı oyunlar bunu yapmak üzerine tasarlanmış olsa bile sayıları çok azdır. Bazı özel oyunlar ise hiç beklemediğimiz bir anda ellerini ekranın içinden çıkarıp yakamızdan tutar ve bizi çeker. İşte bu anlar, birkaç saniyeden ibaret olsa bile unutulmaz izler bırakır. Örneği somutlaştırmak adına aşağıya Baldur’s Gate 3‘ten bir video bırakıyorum.
Dördüncü duvar yıkıldığı ve illüzyon bozulduğu anda, o zamana kadar klavyeyi veya kontrolcüyü tutan bir yapay zeka olduğunuzu fark edersiniz. Oyundaki karakter kameraya döner, bir NPC karakteriniz ile değil de sizinle konuşmaya başlar ve gerçeklik algınız altüst olur. Bu kulağa korkunç veya kaotik bir şeymiş gibi gelebilir; bence enfes bir şey. Mesela az önce izlediğiniz videoda Baldur’s Gate 3‘ten Karlach, dördüncü duvar namına bir şey bırakmadı. Bu size ürkütücü geldi mi?
Bana gelmedi… Ben video oyunu geliştiren ve tasarlayan insanların bunları yapabilecek yaratıcı özgürlüğe sahip olmasını seviyorum. Aynı zamanda bu yaratıcılığa sahip insanların yaptıkları oyunları oynamayı da. Bana korkutucu gelen şey ise elimize kontrolcü veya klavye & fare aldıktan sonra bu kadar bulanık bir perdenin arkasına geçebiliyor oluşumuz. Bu hem harika, hem de korkunç bir şey.
Bazı oyunlar illüzyonu mesaj vermek için bozabilirler
Bazı durumlarda geliştiriciler, dördüncü duvarı pazarlama kaygılarıyla da kırabiliyorlar. Örneğin The Stanley Parable… Bu oyun çıkmadan önce bir demosu yayınlanmış ve demoya bir odanın içerisinde yalnızca üzerinde “8” yazan bir buton yerleştirilmişti. Butona sürekli basarsanız anlatıcı ses, size butona basmaya devam ederseniz ana oyunda yer almayacağını söylüyor ve bir bakıma size oyunu pazarlıyordu. The Stanley Parable, aslında dördüncü duvarın yıkılması üzerine tasarlanmış bir oyun ve bunu çok güzel yapıyor. Sadece illüzyonu bozmakla kalmayıp, bir diğer illüzyonu da yok ediyor; harika mesajlarını size aşılamaktan çekinmiyor.
Bazen de sizi uyarırlar…
Mesaj demişken Capcom’un Resident Evil 4‘e yerleştirdiği o ilginç ve dördüncü duvarı kıran easter egg’ini atlamamak gerekiyor. Eğer kamera açısını ayarlayarak Ashley’in eteğinin altına bakmaya çalışır, bir de bunda ısrar edersiniz kendisiyle göz göze gelebilirsiniz. Aşağıya bıraktığım klipte oyuncu tam zamanında kamerayı çevirmeyi başaramasaydı, çok korkunç bir manzara ile karşılaşabilirdik. Ashley, az daha kameraya eğilmek üzereydi. Kabul etmem gerekiyor ki bu biraz ürkünç…
Yakın tarihli bir diğer örnek de Stellar Blade‘den gelebilir. Şu ana karakterinin iddialı giyim tarzıyla gündeme gelip, oynanışıyla oldukça sevilen PlayStation oyunu… Eğer bu oyunda kameranız karaktere bakar şekilde bir süre beklerseniz, o da size dönüp bakıyor. Sonrasında da gözleriyle takip etmeye devam ediyor.
Hepsi olduğu yerden memnun olmayabilir
Dördüncü duvarı yıkmak denildiğinde oyundaki karakterin doğrudan kameraya bakması en yaygın örnek olsa da Capcom, farklı şeyler denemeyi de seviyor. Örneğin, Dragon’s Dogma 2 oynarken denk geldiğiniz, ana hikâyeyle neredeyse hiçbir bağlantısı olmayan ve diğer NPC karakterlerin bile sizi nadiren yönlendirdiği bir karakter, farkındalığıyla göze çarpıyor. İhtiyar balıkçının yanına gittiğinizde size sahte bir dünyada kısılıp kaldığını ve bu durumdan çok rahatsız olduğunu anlatıyor. Yani bıraksak, ekrandan çıkıp kaçmaya ve gerçek olduğuna inandığı dünyamızda gezinmeye başlayacak gibi bir tavrı var. Öyle garip bir bilgelik…
Mortal Kombat oyunlarında bile böyle anlara denk gelmek mümkün. Örneğin, spesifik bir karakterle maç sonunda “Brutality” atmak için daha önce gösterilmeyen bazı tuş kombinasyonlarını girerseniz, karakteriniz rakibinizi kameraya doğru fırlatıyor ve çarpma esnasında kamera kırılıyor. Böylece oyun açık şekilde “şu anda bir kameranın arkasındasın ve iyi ki oradasın” diyor. Bunlar da diğerleri kadar net ve anlaşılır olmasa da dördüncü duvarı yıkma girişimleri ve ben, bunları da çok seviyorum.
Bu tür anlar, aslında hemen hemen her oyunda bulunuyor. Sadece fark etmek güç olabiliyor ya da bilinçli olarak gizlenebiliyorlar. Fakat oyunlar, dördüncü duvarı yıkmayı çok seviyor; bunun için de öncesinde güçlü bir illüzyon yaratıyorlar.
Peki bir gün asıl illüzyon bozulursa, o zaman ne olur?