Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
Dynasty Warriors: Origins inceleme kopyası, KOEI TECMO tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Bana göre Musou türünü en iyi yansıtan seri Dynasty Warriors serisidir. Seriyle veya türle çok içli dışlı olmasam bile hem meraktan hem de bazı ilgimi çeken detaylardan ötürü daldım yeni oyuna; Dynasty Warriors: Origins. Mümkün olduğunca az Spoiler sunarak önce biraz hikâyeyi, daha sonra ise oyunun temellerine bakacağız birlikte. Hazırsanız, başlayalım;
Hafızasını kaybeden adam
Romance of the Three Kingdoms romanından uyarlanan bir hikâye ile karşımıza çıkan Dynasty Warriors: Origins, parçalanmaya yüz tutmuş ve çöküşün eşiğinde olan bir hanedanlığın içerisindeki çekişmeleri konu alıyor. Daha doğrusu bu imparatorluk içerisinde birbiriyle yarışan bazı krallıkların ve isyancı grupların yer aldığını varsayabiliriz. Hafızasını tamamen kaybetmiş bir karakter olarak oyuna giriş yapıyor ve kendimizi bir isyanın içerisinde buluyoruz. Hafızamız olmadığı için ismimizi cismimizi hatırlamamız çok zor oluyor pek tabii ama ne hikmetse tüm dövüş ustalığımızı çok net kullanabiliyoruz (!). Şaka bir yana Origins, bizleri hafızası kaybolmuş bir savaşçının kederli yolculuğuna götürüyor aslında.
Geçmişimizi hatırlamak için çabalarken kendimizi bir anda “Yellow Turban” isimli bir isyanın ortasında buluyoruz. Ki belki bilenler vardır, serinin bazı oyunlarında da başlangıç olarak sayılır bu isyan. Aslında oyun bizlere ilk safhalarda pek yüksek özgürlükler tanımasa bile oyunun ilerleyen kısımlarında bazı seçimler yapmamızı istemeye başlıyor. Yellow Turban isyanı ise buna en güzel hazırlıklardan birisi. Bu isyanı bastırmak isteyen ve hanedanlığın kara günlerinden haberdar olan bir gruba katıldıktan sonra bu gruptaki insanlarla olan iletişimimiz, nasıl bir hikâye döngüsü içerisine gireceğimizin habercisi aslında.
Dynasty Warriors: Origins’in senaryosu belki muhteşem değil ancak entrika ve hanedanlık döneminin getirdiği atmosferi sevenler için fazlasıyla yeterli olabilecek potansiyelde. Hani daha önce seriden herhangi bir oyunu tam olarak oynamamış olsam bile yine de bazı karakterler ve olaylara hakimim. Origins ise bu karakterlerin de geçmişini önümüze sererek ortaya daha dikkatli dinlenmesi gereken bir hikâye çıkartıyor aslında. Oyunda 5 farklı ana bölüm var ve her bölüm içerisinde heyecan verici bazı olaylarla karşılaşmanız olası. Aynı zamanda kontrol ettiğimiz karakterimizin hafıza kaybından dolayı geçmişinin izini sürdüğü bir yan hikâye de mevcut. Bunun yanı sıra haritada gezerken kendinize farklı karakter görevleri bulabilirsiniz. Örneğin ana senaryoda tanıştığınız bir karakter ile dostluğunuzu pekiştirmek için onunla bazı diyaloglara girebilir veya görevlerini yapabilirsiniz.
Musou nedir ve nasıl oynanır?
Normalde Musou türüyle pek fazla aram yoktur ve pek oynadığım da söylenemez. Hatta birçoğunuz bu türü sevgili Enis Kirazoğlu’nun videosundan bile öğrenmiş olabilirsiniz. Çünkü bu tür, Uzak Doğu kültürüyle özdeşleşmiş ve onların peynir ekmek gibi tükettiği bir tür aslında. Batı tarafına gelmesi çok uzun sürdü ve absürtlüğü ile ön plana çıkmayı başarıyor bu tür. Çünkü 1’e 100 mantalitesi benimseniyor diyebiliriz. Yani Musou türünde onlarca düşmanla yüzleştiğiniz, epik savaşlara imza attığınız ve uçarak-kaçarak bir ton savaşçıyı ezip geçtiğiniz bir yapı benimseniyor.
Tabii ki Origins’de Musou türünde ancak bu oyuna sadece “Musou” deyip geçmek biraz haksızlık olabilir. Nitekim bu oyunda strateji, taktiksel elementler, rol yapma mekanikleri ve daha birçok sistem bulunuyor. Bir kere oyun içerisinde inanılmaz iyi bir savaş strateji sistemi var. Hani derler ya; “Yaşayan bir açık dünya!” diye, işte Dynasty Warriors: Origins, bu dünya kavramını alıp savaş sistemine oturtmuş gibi. Oyun içerisinde belirli hikâye aralıklarıyla çeşitli savaşlara katılmanız gerekiyor. Genellikle bu savaşlar başlangıçta senaryoya bağlı bir ara sahne ile tanıtılıyor, ardından da size son taktikler veriliyor. Ve iş artık savaşma kısmına geldiğinde ise sizinle birlikte savaşan bir NPC ordusu görüyorsunuz. Bu NPC’ler gayet organize, kendi görevlerinin ve sorumlulukların farkında. Hangi komutan nereden saldıracak, hangi plan uygulanmış veya hangi plan uygulanacak gibi eylemlere vakıflar. Tabii ki bu durum “canlı” bir şekilde gerçekleşmiyor ancak size bu hissiyatı vermek konusunda çok başarılı diyebilirim.
Oyunun benimsediği ana türü artık anladınız. Şimdi biraz daha işleyişe ve teknik detaylara değinelim isterseniz. Öncelikle Musou türünde onlarca ve hatta yüzlerce düşmanla karşılaştığımız için buradaki en önemli olay “kombo” sistemi. Yani tabii ki dümdüz basit vuruş yaparak da düşmanlarınızı yenebilirsiniz ancak bu sefer oyunun herhangi bir albenisi kalmayacak. Bu sebeple türetebildiğiniz tüm komboları yapmaya ve oyundan keyif almaya bakın derim ben size. Belirli tuş kombinasyonlarını oluşturarak yüzlerce düşmanı alt etmek inanılmaz iyi bir tatmin hissiyatı sunuyor ve beni en çok da bu cezbetti zaten. Kendimi yenilmez bir karakter gibi hissettim ve bu bana aşırı keyif verdi.
Kullanabileceğiniz farklı silah çeşitleri de var. Ancak bu silah çeşitlerini kullanmak zorunda değilsiniz. Oyuna pek bir katkısı olduğunu da düşünmüyorum. Yani aslında şöyle, tabii ki her silahın kendine özgü bir dokusu ve oynanış stili var bu doğru, ancak çok erken safhalarda elde ettiğiniz bir silah türüyle ilerlemek kolay geldi bana. Bu silahları kullandıkça onlardaki yeterliliğinizin artması ve artık daha iyi kombolara erişmeniz mümkün. Hatta hangi silahın düşman dalgalarını temizlemekte iyi olduğunu, hangi silahın ise birebir dövüşlerde etkili olduğunu da oynayarak anlayabilmeniz mümkün. Ama ne kullanırsanız kullanın, eğer dövüş stilinizden memnunsanız, çabuk sıkılmayan biriyseniz veya “Aynen böyle devam ya, bozmaya gerek yok” diyenlerdenseniz, o zaman tek bir silah ve full yeterlilik ile oyunun sonuna kadar gitmeniz gayet mümkün.
Oyunun en eğlenceli kısmı ise bana göre “Musou hamlesi”. Savaşlarda normal, yetenek ve kombo saldırılarınızın doldurduğu bir bar bulunuyor. Bu bar dolduğu zaman ise Musou bitiriciniz açılıyor ve bu bitirici sayesinde etrafınızdaki tüm düşmanları temizleyerek bir anda 1000’lik bir skora ulaşmanız pek mümkün oluyor. Ama tabii skor kaygısından çok ortada görsel bir tatmin hissiyatı oluşmasından ötürü seviyorum ben. Skorla pek işim yok yani…
Son zamanlarda bu kadar sıkıntısız bir oyun görmedim
Evet, bu başlık çok doğru. Oyunun teknik detaylarına bakacak olursak gerçekten sorunsuz bir işle karşılaştığımı söyleyebilirim. Optimizasyon konusunda hiçbir sorun yaşamamakla birlikte oyun içerisinde herhangi teknik bir hataya da denk gelmedim. Gerçekten yağ gibi akan, sizi senaryoya doyuran ve içinden çıkmak istemeyeceğiniz aksiyon sekanslarıyla harmanlı bir yapım karşılıyor diyebilirim.
Ancak ve ancak, eğer uzun ara sahnelerden ve karmaşık diyaloglardan sıkılanlar varsa aranızda, Origins’e başlamadan bir kere daha düşünün derim. Oyunun ana senaryosu biraz uzun ve bu senaryoyu iyi anlamak adına ara sahneleri bazen dikkatli takip etmek gerekebiliyor. Tanıştığınız her karakter size hem evren hakkında hem de olayların gidişatı hakkında kilit noktalar sunabiliyor. Abartılı ve yükselişli duygu anlatımlarına da hakim olmanızı tavsiye ederim. Dünyanın en basit meselesini çok sinirli bir şekilde anlatan karakterler ile tanışmanız çok olası. Ha ama bizim ana karakter biraz duygusuz, mimiksiz ve tepkisiz duruyor. Bu bilerek mi seçildi fikrim yok ancak senaryonun heyecanına girmeyi biraz zorlaştırıyor bana göre.
Aksiyonu epik, keşfetmesi ise eğlenceli
Oyunda elbette üzerinde gezebileceğimiz, ana senaryo görevlerini kovalayabileceğimiz veya yan görevler yapabileceğimiz bir harita sistemi var. Bu harita üzerinde çeşitli eyaletlere bölünmüş alanlar var ve her alan belirli bir hikâye gidişatından sonra aktif olarak kullanılabiliyor. Harita üzerinde çeşitli toplanılabilir kaynakların yanı sıra mini ele geçirmek görevleri de var. Bu görevlerin yapılması zorunlu değil ancak eğlenceli ve karakteri daha çabuk geliştirmeye odaklı. Bir silahı gerekli yeterliliğe ulaştırmak veya daha fazla para kazanarak harita üzerinde bulunan çeşitli şehirlerden farklı silahlar alabilmek için bu minik “skirmish” görevlerini yapmak gayet kabul görülebilir.
Dynasty Warriors: Origins, türü sevenler için peynir ekmek gibi tüketilebilen bir yiyecek. Musou türüne hakim olmayanlar için ise tam bir başlangıç tabağı. Ki birçok farklı elementi birleştirmesi de onu çoğu oyuncu için lezzetli kılan bir diğer neden. Strateji yapmayı seviyorsanız, kendinizi elit bir savaşçı gibi hissedip 3 dakika içerisinde 500 düşmanı yere sermeyi keyifli buluyorsanız doğru yerdesiniz. Her şeyi bir kenara bıraktığımızda bu oyun, epik savaşlarıyla gerçekten hafızalara kazınabilecek bir yapım.