Merhabalar, Fae Farm incelememize hoş geldiniz. Bugün sizlerle iç ısıtan türden tatlı bir çiftçilik simülasyonu inceleyeceğiz. Şirin atmosfere sahip rahatlatıcı oyunlara ilginiz varsa hiç bekletmeyeyim, hemen yazımıza başlayalım.
Dilerseniz yalnız, dilerseniz arkadaşlarla: Fae Farm inceleme
Gerek tek başınıza, gerekse de arkadaşlarınızla oynayabileceğiniz bu oyunu çiftçilik simülasyonu diye kısıtlamak ne kadar doğru, bilmiyorum açıkçası ama genel tür bazında baktığımız takdirde bu tarz oyunların etiketlenişi bu şekilde. “Oyun nasıl?” derseniz, size şöyle detaya girmeden kısa bir özet geçebilirim: Kendi çiftliğimiz var, burada gerek tarım gerek hayvancılık yaparak geçinme çabamız içerisinde bir taraftan alım-satımla da uğraşıyoruz. Bunları yapabilmek için de gerekli malzemeleri çevreden gerek ot toplama, ağaç kesme gibi gerekse de madene inerek yaptığımız kazı çalışmaları ve yaratıklarla girdiğimiz savaşlardan elde ediyoruz.
Bu tarz oyunların ortak bir noktası da tasarım açısından bizi özgür bırakması, keza Minecraft’ın da öne çıkma sebeplerinden birisi de bu aslında, her ne kadar o konuşma içerisinde daha fazla hayatta kalma unsuruyla öne çıkıyor olsa da. Fae Farm ise daha çok tasarım açısından öne çıkmakla birlikte bunları kesinlikle karşılayan bir oyun.
Karakter tasarlama konusunda cazip bir özgürlük tanınmış
Karakterimizi tasarlama kısmında oyun bizi herhangi bir cinsiyet kalıbıyla sınırlamıyor, her şey özgür. İstediğimiz ten renginde, istediğimiz saç şekli ve renginde, istediğimiz sakal, bıyık şekli ve renginde, istediğimiz vücut kalıbında ve ses tonlamasında karakter yaratıp dilediğimiz zamiri ona atayabiliyoruz.
Türkçede zamir pek bir anlam ifade etmiyor cinsiyet açısından ama İngilizcedeki önemini ve bu konudaki hassasiyeti biliyorsunuzdur, o açıdan güzel bir şey. Karakter yaratmada oyuncuyu tamamen özgür bırakmak çok daha mantıklı geldi bana da. Hatta benim klasik bir tiplemem vardır kızıl saç, koyu yeşil bıyık ya da sakal; onu yapmış bulundum, verilen özgürlükten faydalanmamak olmaz dedim.
Hikâyesini şöyle bir özetlemek gerekirse yardıma muhtaç bir ada halkına yardım için giden kahramanız/kahramanlarız. Hikâyeyi bölüm bölüm, çizimli sinematik anlatımlarla bizlere sunmayı uygun görmüşler. Biraz daha sihirli bir ortam söz konusu, zaten etrafı gezdiğiniz takdirde ortaya çıkan koca koca dikenli dallardan anlayabilirsiniz.
Atmosferi türünün hakkını veriyor
Oyunun atmosferi ve müzikleri bence oldukça rahatlatıcı, keyif verici, hatta bileniniz var mıdır bilmiyorum ama eskiden Free Realms diye bir oyunu vardı Sony’nin, onun havasını bile aldım rahatlatıcılık açısından. O yüzden de olabilir, bilmiyorum, bu oyun gerçekten çok hoşuma gitti. Zaten bu tarzı seven birisiyim: Etrafı dilediğim gibi düzenleyeyim, birileriyle etkileşime gireyim, bir şeyler yetiştirip satayım, dövüşeyim edeyim tarzı işleri seviyorum. Oynarken zamanın nasıl geçtiğini en çok anlayamadığım türlerin başında geliyor bunlar hatta.
Fae Farm’ı şu anlık Nintendo ve Windows’ta oynayabiliyorsunuz, sanırsam Steam Deck için de geçerli oluyor bu sebepten. Fakat şu anlık Gamepass’e geleceğine dair bir bilgi yok gördüğüm kadarıyla. Fiyat açısından bir çekinceniz varsa Gamepass’e geldiği takdirde kesinlikle gözünüze kestirin derim.
Maalesef ki Türkçe dil desteği yok fakat dolu dolu bir İngilizce de istemiyor kesinlikle, körlemesine oynarsanız da illa oyunun mantığını anlarsınız diye düşünüyorum. Daha çok görselliğiyle kendini anlatan bir yapısı var çünkü.
Oyunun biraz da detaylı olarak sistemine girelim şimdi isterseniz. Oyun Unreal Engine’le yapılmış, oldukça da oyuncu dostu bir yapıya sahip. Normalde bu tarz oyunlarda biraz daha ertesi gün olunca otomatik kayıtla ancak çıkış yapmaya yönelebilme durumumuz oluyor ya, bunda öyle değil. O tabii ki de var ama dilediğinizde menüden kayıt yaparak da istediğiniz herhangi bir yerde çıkış yapabiliyorsunuz. Şahsen sık kullandığım bir özellik oldu diyebilirim. Hatta ben birkaç kez kayıt yapmadan da çıktım, kaldığım yerden devam etti.
Oyunlarda birazcık hiperaktif bir yapıda oynamayı seven birisi olarak komik gelebilir belki ama zıplama kısmını biraz fazla önemsiyorum, tabii ki de oyunun vadettiğine göre zıplama özelliğimiz olmayınca da olmuyor ama varsa da tadından yenmiyor bence. Elbette bunun eksi ve artıları var, mesela söz konusu üç boyutlu bir oyunsa olup olmadık yerlere girip sıkışma ve hiç çıkamama durumunuz olabiliyor. Bunun için sonrasında fazla uğraşa girmek zorunda kalabiliyorsunuz, fakat bu oyunda onun da çözümü var. Menüde sıkıştığınızı belirten butona bastığınızda sizi otomatik olarak evinize geri yolluyor, böylece sorun anında çözülmüş oluyor. Ki gerçek anlamda olup olmadık yerlere girmeme rağmen hiçbir sıkışma, çıkamama gibi durum da yaşamadım ben açıkçası. Yine de aklınızda bulunsun diyeyim.
Her yeni görmüş olduğunuz eşya el kitapçığımıza işleniyor, böylece her şey hemen elinizin altında oluyor. Zaten genel olarak eşyaların açıklaması yeterince bilgi verici, gerçekten oyuncu dostu bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Menüde aynı zamanda o hafta hangi hava durumunun olacağına kadar bize veren bir takvimimiz ve hangi katta nelerin bulunduğunu da bize veren bir zindan takipçimiz bulunuyor, bunlardan da güncel bilgileri takip edebiliyoruz.
Oyunda aynı zamanda insan ilişkileri de önem arz ediyor. İsterseniz arkadaş, isterseniz arkadaştan da öte olabiliyorsunuz. Açıkçası ben oynarken pek o kısımla ilgilenmediğim için başka oyunlardaki gibi katkısı olup olmadığını bilmiyorum ama illaki vardır diye düşünüyorum. Oynamaya devam ederkenki gelişmeleri ve düşüncelerimi sosyal medyada paylaştıkça öğrenirsiniz diyeyim olmadı.
Oyunu oynarken durdurmak isterseniz hiç sorun etmeyin, menüyü açtığınızda oyun duruyor. Fakat başkalarıyla oynarken de duruyor mu bilmiyorum, belki oyun kurucusu yapsa durabilir ama zannetmiyorum hiç. En azından tek başınıza oynarken aklınızda bulunması için eklemiş olayım.
En başta çantamız küçük ama arazimizdeki depomuzu düşündüğümüz takdirde yeterli diyebilirim, sonradan dükkânlardan yavaş yavaş boyutunu arttırabiliyorsunuz. Zaten asıl yer kaplayacak araç gereçlerimiz oyunun başında bize gelmekle birlikte çantamızda ayrı bir yere sahipler, yani ıvır zıvırlar yalnızca yer sorunu yaratıyor dersem yanlış olmaz bence. Kıyafetler için ayrı bir bölüm var, o konuda da birçok alternatif mevcut. Kanadınız bile olabiliyor!
Tabii ki de araç gereçlerden bahsetmişken bir şeylerin zamanla gelişip kalitesinin arttığını da atlamamak gerek, maden en çok bu konuda önem arz ediyor diyebilirim hatta. En basitinden belli büyüklükteki ağaçları kesmemiz için daha kaliteli bir baltaya ihtiyacımız oluyor, bunun için de bakır baltamızı demire yükseltmemiz gerekiyor, gibi. Tabii ki de yaptıkça seviyesi yükselen yeteneklerimiz de araç gereçlerin kullanımı açısından önemli. Her yeteneğin seviye atladıkça kendine has getirileri oluyor, yani malzeme kalitesi kadar tecrübe de lazım aslında.
Bunları yaparken elimizi kolumuzu sallaya sallaya mı yapıyoruz? Elbette ki hayır, enerji sınırlamamız var. Günün bitmesini istemiyorsak uyumak haricinde yemek yiyerek ya da geceleri çıkan enerji toplarını toplayarak enerjimizi geri doldurabiliyoruz. Bir de iksirler var, onların ihtiyaca göre bir sürü versiyonu var gerçi. Ben şu anlık kullanmadım hiç. Yemeklerin daha fazla enerji vermesi ya da daha çok para etmesi için pişirmemiz gerekiyor, keza pişirme işlemi için bir şey harcamamız gerekmiyor da zaten. Bir şeyleri kesip kırmak haricinde hiçbir eylem gördüğümce enerji harcatmıyor. Yani börtü böcek toplamak, balık yakalamak ya da canavarlarla savaşmak enerji harcatan eylemler değiller.
Savaş kısmı demişken kesinlikle zorlayacak bir yapıda olmadığını kolaylıkla söyleyebilirim. Vurdukça sersemleme durumundan çıkamadıkları için hamle bile yapamıyorlar, zaten yaptıkları hamlelerin nereye geleceğini oyun bize önceden gösterdiği için onlar saldırana kadar çok rahat kurtulabiliyoruz. “Rahatlamak için oynayacağım ama savaş kısımları da var, o nedenle ikilemdeyim,” düşüncesinde birisiyseniz lütfen hiç dert etmeyin. Eminim ki hiç gerilmeyeceksinizdir.
Tabii ki balık tutabiliyorsunuz ve gayet basit bir sisteme sahip
Balık avlama kısmı nasıl diyeceksiniz, oldukça basit. En azından Stardew Valley ve Core Keeper’dan bu konuda bir tık çektiğimi hesaba katacak olursam buradaki sistem hiçbir şey, öğrenmenizi gerektiren öyle ahım şahım bir mantığı yok. İpiniz aşırı kırmızıya boyanmadığı müddetçe çekip duracaksınız ki balık uzaklaşmasın, diye özetleyebilirim bile. Zaten oyun her türlü bilgi açısından elinizden tutuyor bence, herhangi bir konuda zorlanacağınızı pek sanmıyorum.
Bir şeyler alım satımdan bahsedecek olursam oyunun başında bize dedikleri şeye istinaden oyun gerçek anlamda tüm ıvır zıvırımızı pazarda satma iznini bize tanıdığını gösteriyor aslında. Günün maddi açıdan boş geçmesini istemediğim vakitler en kötü elimdeki yemekleri pişirip etraftan topladığım böcekleri koyup geçiyorum mesela, ki para açısından zorluk çektirmiyor da oyun zaten. Aklınızda bulunsun, çevresi renkli renkli ışıldayan canlılar çok daha iyi para ediyorlar. Eh, tabii tutulmaları biraz daha zor oluyor bu sebepten ama o da yine matah bir zorluk değil.
Madenler de madenler: Fae Farm inceleme
Canavarlardan bahsetmişken, biraz da madenden konuşalım. Öncelikle maden kısmında otomatik bir kayıt söz konusu değil, madene geri girdiğinizde ilerlediğiniz yere sizi anında yerleştirmiyor. Yani her seferinde sil baştan yapmanız gerekiyor. Kaldığınız yerden devam etmek içinse ışınlanma, çabuk seyahat görevi gören mühürlerden kullanmamız gerekiyor. Onlar da türlü türlü, birçok maden ve kristalden yapılabiliyor, hâliyle kendi içlerinde farklılıklara sahipler. Ama o zamana değin enerji dolduracak malzemeleriniz varsa, yiyecek ya da iksir gibi, alandaki en zengin içerikli taşları/madenleri kırarak kapının açma düğmesini kolaylıkla bulabilirsiniz.
Biraz da kendi arazimizden bahsedelim. Arazi içerisinde istediğiniz yere engel olmadığı müddetçe dilediğinizce yerleşim sağlayabiliyorsunuz. Ev içi ve ev dışı yapabildiğiniz şeylerde farklılıklar var tabii ki fakat hepsi ortak bir şeye bakıyor nihayetinde: Onları yapabilmek için gerekli malzemelere sahip olmanız gerek.
Evimizi yapabiliyoruz ve bazı parametrelere dikkat etmek lazım
Ev içi ve ev dışında şöyle önemli bir fark var: Konfor durumu. Ev içinde ne kadar eşya koyarsanız, ki bunlar kendi içlerinde üç şekilde ayrılıyor, o kadar seviyesi yükseliyor. Kabataslak çeviriyle rahatlatıcı, huzur verici ve ilham verici olarak belirtebilirim grupları sanıyorum. Rahatlatıcı ne kadar artarsa maksimum canınız, huzur verici ne kadar artarsa maksimum enerjiniz, ilham verici ne kadar artarsa da maksimum mananız artıyor.
Mana normalde büyü yaparken kullandığımız bir şey ama benim oynadığım yere kadar mana kullanabileceğim bir durumda bulunmadım ya da kendim keşfemedim belki, inanın bilmiyorum. Bu konuda da takipte kalabilirsiniz isterseniz.
Buna benzer bir diğer konu da hava değişimleri. Oyuna Bahar ayında başlıyoruz, elbette mevsim değişiklikleri oluyor zaman geçtikçe ama onun haricinde de mevsim değişikliği olan alanlar var. Mesela benim henüz gidemediğim, girdiğim gibi üşümeye başladığım karlı bir alan var. Sanıyorum kıyafetlerle buralarda destek alacağız. Ben oynarken henüz çıkmamış, siz okurken de daha yeni çıkmış bir oyun olduğu için araştırarak rehber görevini görecek bir bilgi tomurcuğu bulma imkânımız şu anlık yok maalesef ama elbet o da olacaktır.
Diğer oyunlarda olduğu gibi bu oyun da gece yarısına doğru bize gün bitme uyarısında bulunuyor, açıkçası ben hiç riske atmamak için 11’de uyarıyı verdikten sonra 12 oldurmadan hep uyudum. O nedenle bize ne kadar süre tanınıyor, süreyi aşarsak ne olur hiç bilmiyorum.
Ben tabii ki de tek başıma oynadığım için arkadaşlarla oynandığı takdirde ne gibi değişiklikler gösterdiğini bilmiyorum ama kesinlikle o şekilde de oldukça eğleneceğinizden eminim, zaten bu tarz oyunlar hele başkalarıyla oynandı mı büyülenmiş gibi aklınızı başınızdan alıp götürüyorlar.
Fae Farm inceleme: Son söz
Günlük hayatın yoruculuğundan arınarak şöyle sizi zorlamayacak, rahatlatıcı, şirin temalı, huzur verici bir oyun arıyorsanız ve zaten bu türdeki oyunlarla güzel bir geçmişiniz varsa şans verilmesi gerektiğini düşündüğüm bir oyun. Hele ki birlikte oynayabileceğiniz arkadaşlarınız varsa birlikte kapın gelin derim. Oyunun mağaza sayfasına da buradan ulaşabilirsiniz.
