Selamlar, Furnish Master erken erişim incelememize hoş geldiniz! Günlük hayatın stresinden sıyrılıp kendinizi mekân tasarlamalı rahatlatıcı simülasyon oyunları arayışı içerisinde bulduysanız; gelin, birlikte bu oyuna bir şans verelim. Oyunun kendisi gibi düzenli ve sade bir inceleme sizi bekliyor.
Bir kişilik ekip tarafından geliştirilen oyun
Oyunumuz Alex Blintsov isimli tek bir kişi tarafından yapılıyor. Bir kişinin bir oyunun altından kalkmasının ne kadar zorlayıcı ve yoğun bir süreç gerektirdiğinin farkındayım. Oyunların tam olarak nasıl yapıldığı hakkında bilgisi olmayan birisinin bile şöyle bir genel düşündüğünde bu kanıya varabileceğini az buçuk tahmin edebiliyorum. Kendisi, en azından tek başına geliştirebileceği en güzel türlerden birisine yönelmiş. Öncelikle tebrik etmek isterim. Şimdiyse biraz daha oyundan bahsedelim:
Oyunun sistemine yedirilmiş sade yapısı, tasarım kısmında da varlığını sürdürüyor
Furnish Master, temelde; istediğiniz gibi mekânı şekillendirirken dilediğinizce eşyaları dizip hayalinizdeki tasarımları ortaya koyabileceğiniz sade bir tecrübe vadediyor. Tasarımsal olarak daha sade, basit seçeneklerle oyuncu dostu bir yaklaşıma gidilmiş. Ne yazık ki renk körlüğü modu henüz bulunmamakta. Tasarımla ilgili bir oyun olması sebebiyle renkler çok önem arz ettiği için bu notu düşmek istedim. İleriki dönemlerde eklenirse diye takipte kalın!
Tasarım yapmaktan sıkılırsanız sizi hikâye moduna alalım:
Oyunun, “hikâye” ve “oyun” olarak iki tane modu bulunmakta: Eğer arkanıza yaslanıp tamamen keyfinizce bir ortam yaratmak, hayalinizdeki yapıyı ekrana dökmek istiyorsanız oyun; daha farklı bir deneyimle birlikte görevleri yaparken bir taraftan size verilen yapıları kişileştirmek istiyorsanız da hikâye modunu tercih edebilirsiniz.
Oyunun Steam sayfasından görebileceğiniz gibi Türkçe dahil birçok dilin desteği bulunmakta. Elbette ki kendi dilimiz varken oyunu İngilizceyle tecrübelemek doğru olmazdı. Fakat sanıyorum ki geliştiricimiz diğer dillere çeviri kullanarak doğrudan bir geçiş sağlamış çünkü “Hikâye modu” olarak çevireceğimiz “Campaign”in “Kampanya” yazması gibi oyun içerisinde çok tuhaf anlamsızlıklar söz konusu. Yine de çok takılacak bir şey değil bence, oyunun yapısı gereği zaten pek dil bilmeye yönelik idrak gerektiren bir unsuru bulunmamakta. Basit bir tasarımı olduğu için rahatlıkla oynayabilirsiniz.
Erken erişime henüz açıldığını oldukça hissettiriyor
Oyunun henüz Erken Erişim adı altında bize sunulduğunu göz önünde bulunduracak olursak şayet en önemli etkenlerden birisini de konuşmamız gerek: Hatalar. Bir oyunun erken erişime açılmasının en büyük sebebinin hem maddi katkı hem de oyuncular tarafından deneyim sürecindeki yapıcı dönüt arayışı olduğunu biliyorsunuz. Tam olarak bu sebepten bana kalırsa genel yorumlara bakmadan hiçbir oyunu erken erişimin ilk vakitlerinde almamanızı tavsiye ederim. Ya da alıp kenarda tutarken gelişimini inceleyip oynanabilir duruma gelmesini beklemek de bir olasılık tabii ki. Oynadığım bu günler içerisinde şahsen kendimi bitmiş bir oyun oynuyordan ziyade geliştirme ekibinin bir parçası gibi hissettim. Zaten oyunun içerisinde de henüz geliştirme süresinde olduğu belirtiliyor, erken erişim oyunlarının olayı budur. Fakat ben önceden de birçok erken erişim oyun oynadım ve bu bahsettiğim şeyi çoğunda yaşamadım. O nedenle bastırarak size bunu söylemek istedim çünkü bu oyun nihayetinde size rahatlatıcı bir deneyim sunmayı vadediyor. Vadettiği şeyi hatalar sebebiyle yapamadıktan sonra sizi hayal kırıklığına uğratmaya gerek yok bence. “Ne kadar yapamıyor,” derseniz, biraz da oraya bakalım.
Hikâye modunda, oyunun bize sunduğu mekanikleri farklı şekillerde kullanmamızı sağlayan çeşitlilik sayesinde mekaniklerin daha geniş bir çatı altında toplandığını söyleyebiliriz. En basitinden; normalde dekore etmekten ibaret diyebileceğimiz oyun, yeri geliyor bulmaca oyununa bile dönüşüyor. Domino taşları dizme gibi normalde bu tarz bir oyundan pek beklemediğimiz görevlerle karşımıza geliyor. Fakat şunu da belirtmek gerek: Hikâye modu henüz geliştirilme aşamasında, bahsettiğim hatalar da aslında en çok hikâye modunda sorun yaratıyor. Ne yazık ki bazı sorunlar görevi başarısız hâle getirirken bazıları başarılı-başarısız sonucu almamıza bile vakit tanımayacak şekilde önümüzü tıkayabiliyor. Misal: Dükkânı toparladığımız bir bölümde raflardan birisinin aniden kaybolması. Keza, hikâye modunu kurcalama serüvenim; domino bölümüyle birlikte son buldu. Rahatlamak için oynadığım oyun beni gerince açıkçası ben kendi kendime bir şeyler oluşturma kısmına yönelmeyi tercih ettim. Hem o bölümden bahsedeyim hem de biraz daha oynanışı detaylandırayım:
Yapısı detaylı, fiziği de bir o kadar sorunlu. En azından şimdilik
Oyundaki mekânımız, üç boyutlu bir uzay ortamında ortaya yerleştirilmiş şekilde bulunuyor. Kameramızsa izometrik açıdan sabit olmayarak birçok yönden dilediğimizce mekânı gözlemlememiz için bize fırsat sunuyor.
Hikâye modunda etkileşime girebileceğimiz ürünler kimi görevde sınırlı, kimi görevde sonsuzken ne yazık ki bazı şeyler şanssızlığınızla birleştiğinde fazladan sorunlar yaratabiliyor. Oyun, ürün yerleştirme açısından oldukça geniş bir özgürlüğe sahip. Bu hem güzel hem de kötü çünkü görev esnasında oyunun yapısını çok kavrayamadığınız takdirde fiziğinin nasıl işleyeceğini çok öngöremeyebiliyorsunuz. Ben açıkçası geliştiricinin yerinde olsam domino taşları hedefe ulaşmadan devrilmeyi bıraktığında “Görev başarısız” komutunu verdirip odayı sıfırlamaz, yalnızca ürünleri domino taşlarının tetiklenmeden önceki yerlerine koyardım. Böylece oyuncudan bağımsız şekilde düşmesi gereken bir ürün tetiklenmediğinde, top gibi, rahatlatması beklenen oyunda oyuncunun gerilmesini de önlemiş olurdunuz. Biraz daha detaylı düşünmeleri hoş bir şey, en azından bölüm yapısı gelişigüzel oluşturulmamış. “Ufacık bir şeyi çözdün, geçtin,” gibi işlemiyor. Fakat dediğim gibi fazla gerçekçilik de kısmi olarak o rahatlama hissini silip götürebilir. Dikkat etmek lazım diye düşünüyorum.
O bölümde başka bir takıldığım şeyse genel düzene göre ayarladığınızda bir domino taşının eksik oluyor olması. Yani fiziken olup olmayacağından emin olmadığınız büyük bir aralık bırakarak başka bir yere taş koymanız gerekiyor ama aynı şeyi bazen yaptığınızda görev başarısız da olabiliyor. Bir bölüm üzerinden anlattım her şeyi ama siz beni anlamışsınızdır bence. Yani çeşitlilik güzel ama oyunun getirisi olarak rahatlığı da unutmamak gerek.
Hatalar; özgür hareketi kısıtlar, sadeliği pohpohlar nitelikte
Oyun modu kısmına dönecek olursak: Oyunun, Steam ve Twitter gibi sayfalarında gösterilen odaları yapmak mümkün. Duvar boyutlarınızı enine ve boyuna olmak üzere dilediğiniz gibi şekillendirebiliyorsunuz fakat bunda da oyunun fizik kuralları işin içine giriyor. Sizler için birazcık işi genişleterek restoran yapmak istemiştim fakat fazla duvar eklediğim için sanırsam oyun hata verip çöktü. En azından kaydetti neyse ki de o kadar emeğim çöp olmadı. Yine de içini dekore etmeye girişmeye şu anlık çekindim, daha sonradan yapıp paylaşırsam görürsünüz. Yakın zamanda oynayacaksanız şu anlık daha çok minimal yapıdaki odalardan ilerleyin derim. Fazla ürün eklediğinizde de oyun, neyi nereye yerleştireceğinden emin olamadığı için kafayı yiyor. O zaman da oyun neredeyse çökecek kadar donmaya başlıyor.
Ürün çeşitliliği olarak şu anlık bana yeterli geldi. Renklendirme açısından da size sonsuz bir renk paleti açmasa da yeterli bir imkân sunuyor. Detaylandırma olarak eşyaları birkaç bölüme ayırıyor ki bu da kişiselleştirmek için önemli bence. Mekânı estetik zevkinize göre dilediğiniz gibi dekore edebiliyorsunuz. Fakat ben yine de ürün çeşitliliğinin çok daha artabileceğini düşünüyorum. Zamanla, birlikte göreceğiz.
Vakit nakittir; peki, ya dekorlar?
Yine de tamamen keyfinizce bir mekân yapabileceğiniz tek seçenek bu. Hikâye modunda ilerledikçe size açılan odalarda ürün almak istediğiniz vakit, nakit harcamanız gerekiyor. Bunlar, yaptığınız görevlerden ve sanırım ne kadar süre boyunca oyunu oynar hâlde durduğunuzun akışı olarak size geliyor. İsterseniz hikâye modunda oluşturacağınız mekânın nasıl görüneceğinden emin olmak için öncesinde oyun modunda bir denemesini yapabilirsiniz.
Bu oyun tabii ki de bir iç mimarın kullanabileceği kadar içerik vadetmiyor. İleride, şayet çeşitlilik artarsa, belki olabilir. Fakat şu anlık duvar harici hiçbir nesneyi keyfimizce yeniden şekillendiremiyoruz. En fazla yapabildiğimiz şey evirip çevirebilmek. Zaten oyunda bahsettiğim fizik sorunları bence şu anlık ona elverişli kılmıyor. Bence sadece bütün bir bina yapımı haricinde de iç tasarımda olması gereken bazı unsurlar var: Holden salona geçerken kullanılabilecek küçük bir merdiven gibi. Dükkân içinde de keza çok işlevli olabilir bu fakat henüz oyun içinde böyle bir şey bulunmuyor. En azından gözümden kaçmadığını umuyorum. Oyun, genel olarak gerçek anlamda “dört duvar arasında” dizayn üzerine kurulmuş. Hâliyle, bu söylediğim şeylerin eklemeyecek olmaları çok olası.
Dizaynınızı oyun içinde sunabileceğiniz bir yer bulunmamakta
Bahsetmediğim için anlamışsınızdır diye düşünüyorum fakat oyunda herhangi bir şekilde arkadaşlarınızla etkileşime geçebileceğiniz bir şey yok. Oyun içerisinde ekran görüntüsü almamızı sağlayan cihaz aynı zamanda da çevrimiçi bir klasöre bizi yönlendirebilse bence çok tatlı olurdu. Başkalarıyla yorum, beğeni gibi etkileşimlere giremesek de “Kim, ne yapmış” diye bakabilmek bence oyuncu açısından bir motivasyon olabilirdi. Henüz geliştirilme aşamasında diye bunlara değinmek istedim. Belki bir gün dönüp baktığımızda bahsettiğim şeyler eklenmiş olur, kim bilir? Zamanla, birlikte göreceğiz.
- İlginizi Çekebilir: 2024 yılında çıkacak oyunlar
Furnish Master İçin Son Söz
Dört duvar arasında minimalist dizaynlar yapmak istiyorsanız ve farklı uğraşlara merakınız varsa gözünüzün kenarında tutabileceğiniz bir oyun. Erken erişime henüz girdiği için hataları giderme ve oyunu geliştirme kısmında uzun bir yolu var. Bunu unutmadan; belki bir şans verebilir ya da istek listenizde olgunlaşması gereken bir meyve misali bekletebilirsiniz.