Electronic Arts’ın birinci parti stüdyolarından olan Ascendant Studios tarafından geliştirilen Immortals of Aveum inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Son yıllarda eski tarzına geri dönen EA’in yeni “büyülü FPS oyununu” önceden oynama şansına sahip olduk ve sizlere deneyimlerimizi aktarıyoruz. Tadında bir oyun olup bazı konularda sınıfta kalan bu yapıma dair beğendiğimiz ve beğenmediğimiz her şeyi bu yazı içerisinde bulabileceksiniz.
Ortaya karışık hikayeli FPS oyunu: Immortals of Aveum inceleme
Immortals of Aveum, büyülü bir dünyaya ev sahipliği yapıyor ve bu büyü, fiziksel formunda Leyline adı verilen damarlar halinde dünya üzerinde dolaşıyor. Farklı bir alemden yerküreye yükselen büyü, tıpkı paranın yaptığı gibi insanların birbirine düşmesine sebep oluyor. Geyiklerin dolaştığı, çiçeklerin açıp böceklerin vızıldadığı dünya yerini kudretli büyü damarlarına ve bunun için birbirini yiyen insanlığa bırakmış durumda.
Ana karakterimiz Jak haylaz, geçimini küçük ailesi ile birlikte hırsızlık yaparak sağlayan bir genç. Bir şekilde hayatta kalmak için çeşitli hırsızlıklar yaparak günü kurtarıyor. Oyunun başlangıcında ana karaktere dair gördüğümüz ilk şey de yaptığı bir hırsızlık oluyor. Bu sırada kendisine Luna adında, daha sonra adını çok kez zikredeceğimiz en iyi arkadaşı eşlik ediyor.
Hikayenin giriş kısmının açılması çok uzun sürüyor. Neredeyse oyunun yarısı boyunca kırılma noktasını aradım, işlerin ne zaman aradığım kadar heyecan verici olacağını merak ediyordum. Klişe sayabileceğimiz bir drama ile başlayan hikaye önce intikam ve anıları yaşatmak üzerine inşa edilmiş gibi hissettirdi. Birkaç saatin ardından ise aradığım kırılma noktası yaşandı ve işler çığırından çıkmaya başladı. Ancak bu noktaya kadar oyunun hikayesine çok önem vermek istemedim, çünkü hayal kırıklığına uğrayacağımı düşündürdü.
Oyunun başında bazı karakterler çok havada kalmıştı, yavaşça yerleştiler
Oyunun başında Kirkan, Devyn ve Zendara adında üç Immortal ile tanışıyoruz ve artık onlarla bir ekip oluyoruz. Başlangıç itibarıyla Kirkan çok ağır ve otoriter bir karakter rolü oynasa da bu güç yer yer el değiştiriyor. Askeri sistemde olduğu gibi Immortalların da kendi içinde bir hiyerarşisi var ve burada arada sırada dengeler değişiyor.
Başta kötü bir intiba veren, baş belası gibi görünen maskülen bir kadın olan Zendara ve her şeyi şakaya vurabilen Devyn karakterlerinde bu hiyerarşi düzeni yeniden yapılana kadar pek bir ağırlık yokmuş gibi hissettim. Kendimi bir klişenin ortasında bulduğumu düşünmeye başladığımda ise artık ekranımda daha fazla görünmeye başladılar. Bu sayede karakterleri tanıyıp benimsemem için bir şans verilmiş oldu ve işe yaradı.
Ana kötümüz Sandraak ve onun bir numaralı yardımcısı “The Hand of Sandraak” ise kendi haklı noktaları bulunduğunu düşünmemizi sağlayan kötü karakterler olarak oyunda yer alıyor. Bu anlamda kötünün tamamen siyah olmasından ise biraz daha gri olmasından yana olduğum için Sandraak’ın diyalogları, karakterin duruşu ve oyuna etkisi beni tatmin etti. Yardımcısı ise ayrı mesele, oraya girersem sizler için spoiler riski taşıyan cümleler sarf edebilirim. Oynayacakların oyun deneyimine zarar vermeden oynanış tarafına geçiyorum.
Savaşın rengi yok ama savaşçıların var
Hikayeyi dinleyerek fakat anlamaya çalışmayarak ilerlediğim başlangıç sekansında odağı oyunun aksiyonuna vermek istedim. Özellikle çok vurgulanan “silah gibi çalışan büyüler ve renklere dayalı oynanış” kısmında tahmin ettiğime yakın bir deneyim yaşadım.
Immortals of Aveum’un evreninde üç farklı renkte büyü türü bulunuyor ve savaş büyücülerinin büyük bir kısmı bunların en fazla iki tanesini aynı anda kullanabiliyor. Aralarında özel olanlar ise, “Triarch” ya da “Unforseen” olarak adlandırılıyor ve bu insanlar üç renk büyüye de hükmedebiliyor. Karakterimiz Jak de bu özel savaş büyücüleri arasında ve Rasharnian’lara karşı savaşmak adına Immortal’lara katılması üzün sürmüyor.
Üç renk büyünün üçü de farklı özelliklere sahip ve çemberin çok da dışına çıkamadan hepsini özelleştirebiliyoruz. Örneğin yeşil renkteki büyü daha çok minigun gibi çalışıyor, kırmızı renkteki büyü pompalı tüfeklere benziyor ve mavi büyüler yarı ya da tam otomatik keskin nişancı tüfeklerini andırıyor. Bu anlamda büyülerin “büyülü mermiler ateşleyen silahlar” gibi çalıştığını belirtmem lazım. Vuruş hissi tarafında da yine kullandığınız silah/büyü türüne göre yaşadığınız tatmin hissi düşse de genel olarak sert vurduğunuzu hissediyorsunuz.
Her renkteki büyünün de farklı düşmanlar üzerinde avantaj ve dezavantajları oluyor. Bazen aynı düşman önce kırmızı renkte bir kalkan barına, sonra da mavi renkteki bir can barına sahip olabiliyor. Dolayısıyla onunla savaşırken her iki büyü arasında sürekli gelip gitmemiz gerekiyor.
Bulmacalar da bu renkli dünyadan nasibini almış
Tahmin edebileceğiniz gibi oyundaki bu renk sistemi doğrudan bulmacaları da etkilemiş. Etrafta kendisiyle aynı renkten büyüleri kullanarak ateş ederseniz bir yerlerin kilidini açan bir çeşit büyülü düğmeler bulunuyor. Bazen bir kapıyı açmak için her üç renkteki büyüyü bulup aktif etmeniz gerekiyor, bazen ise bunları yaparken zamanla yarışıp sıralamasını çözmek durumunda kalıyorsunuz.
Bulmacalar ne çok kolay, ne de zor. Sadece dikkatli olmanız isteniyor. Eğer etrafı yeterince dikkatli araştırmıyorsanız, bu düğmeleri görmeniz ya da atlamanız çok mümkün. Ayrıca sadece düğmeler değil, lazer ve aynalar ile de ışıkları taşıyarak The Talos Principle rüzgarları estirip bazı kapıların kilitlerini açıyorsunuz. Her ne kadar çok öne çıkan ya da oyunun imzası olan bir yapısı olmasa da bulmacaların da Immortals of Aveum’a renk kattığını söylemek mümkün.
Karakter gelişimi ve oyundaki RYO öğeleri çok güçlü değil
Immortals of Aveum’da yeniyetme karakterimiz Jak’in yeni hayatında yükselişine şahitlik ederken onun üzerindeki ekipmanları ve yeteneklerini de güçlendirebiliyoruz. Savaşlara doğrudan katkısı olsa da eşya çeşitliliği tarafında ağırlık silahlara verilmiş ve oyun bizi karakterinizin eşyalarını güçlendirmek, yeteneklerini geliştirmek konusunda yeterince motive etmiyormuş gibi hissettim.
Karakter gelişimi oyun süresine bakarak biraz geride kalıyor. Bu anlamda eşya düşme sıklığı biraz daha fazla olsa ve Jak biraz daha hızlı yetenek puanları kazansa, oyun sonuna kadar gelişimi çok daha güçlü şekilde hissedilebilirmiş.
Savaşlarda ayarlanması gereken kısımlar olduğunu düşünüyorum
Immortals of Aveum içerisinde onlarca farklı boss savaşı barındırıyor fakat bunların büyük kısmı, sizi sayı olarak ezen düşmanlarla girdiğiniz savaşlar kadar zorlu geçmiyor. Düşman sayı üstünlüğü kurduğunda handikabı kapatmak için çok bir seçeneğiniz yok. En iyi ihtimalle sayılarını azaltarak işinizi kolaylaştırmanız gerekiyor fakat bazı düşmanların çok fazla canı olduğundan bunu yapmak da çoğu zaman ecel terleri dökmenize sebep oluyor.
Öte yandan boss savaşlarının şifresini bir kez çözdüğünüzde, geriye pek bir şey kalmıyor. Souls-like oyunlarla aranız iyiyse düşmanın hareket setini bir kez aklınıza kazıyıp savaşın geri kalanını ezberden oynayabiliyorsunuz. Ancak çoğu zaman bu ezbere dökme meselesine kadar uzamıyor, boss savaşları kısa sekanslar halinde gelip geçiyor. Oldukça da keyifli ve oyun burada potansiyelini gözler önüne seriyor.
Düşman çeşitliliği konusunda kısa hikayesinin içine sığdırabildikleri kadar düşman sığdırmışlar fakat genel olarak tatmin edici seviyede olduğunu söyleyebilirim. Bu hususta canımı sıkan tek mesele ise sayı üstünlüğüne karşı elimizden çok bir şeyin gelmiyor oluşu.
Immortals of Aveum kaç saat sürüyor?
Immortals of Aveum’un hikayesini bitirmek aşağı yukarı 12-13 saatinizi alacak. Girip çıkılmadık yer kalmasın, her şeyi göreyim istiyorsanız da tahminlerime göre oyun süreniz 20 saati geçmeyecektir.
Bu anlamda oyunun biraz kısa olduğu -özellikle tam fiyatlı bir oyuna göre- söylenebilir fakat bundan daha uzun olsaydı hikayenin çok zorlama şekilde sündürülebileceğini de hissettirmedi değil. Aslında oyunu kısa tutmak, tekrara düşmesini ya da oyuncuların sıkılabileceği kısımların mecburen de olsa ortaya çıkmasını engellemiş gibi görünüyor. Ancak Türkiye’de oyuna yaklaşık 1000 TL ödeyen oyuncularımızın en fazla 20 saatten sonra işinin biteceği bir oyuna sıcak bakmayabileceğini de anlıyor ve saygı duyuyorum.
Performans ve meşhur sistem gereksinimlerine gelecek olursak
Immortals of Aveum incelemesinin teknik tarafına süratle dalıyorum. Benim de yıllardır severek kullandığım ve gelişimini hayretler içerisinde seyrettiğim Unreal Engine teknolojisinin son sürümüyle geliştirilen Immortals of Aveum, gösterdiği kadar isteyen bir oyun. Electronic Arts bizlerle oyunun düşük sistemlerde bile en azından 30 FPS de olsa çalışabilmesi için çalışmaların sürdüğü ve bu tarafta bir farkındalık olduğunu paylaşmıştı. Ancak şimdilik Immortals of Aveum daha çok güçlü bilgisayarlar için üretilmiş gibi görünüyor.
Performans bakımından -bu yazının yayınlandığı gün, 19:00’da yayınlanacak olan- ilk gün yamasından önce oynamış olsam bile gözüme korkunç optimizasyon sorunları çarpmadı. Oyunun mağaza sayfasındaki 1080p/60 FPS sistem gereksinimlerinin çok hafif üzerinde olan sistemim ile oyunun büyük kısmını 60-90 FPS arası oynadığımı söyleyebilirim. Tabii bu performans yer yer 40 FPS’lere kadar düştü. Bu düşüş oyunun belirli yerlerinde yaşandığı için düzeltilmesi kolay olacaktır diye düşünüyorum.
Grafikleri, oyun motorunun da katkısıyla enfes görünüyor
Immortals of Aveum, Unreal Engine 5‘in nimetlerinden de faydalandığı için nefis bir görselliğe sahip. Işıklandırmalar, gölgeler ve doku çözünürlükleri detaylarının yanı sıra atmosfer ve bölüm tasarımı da oldukça hoş. Oyun deneyimi boyunca farklı biyomlara, farklı atmosferlere sahip mekanlara girip çıktım ve hiçbirinde göze çarpan büyük bir absürdlük sezmedim. Grafikleri ve atmosferinin de etkisiyle Immortals of Aveum oyuncuları içine çekmek konusunda sorun yaşamayacaktır diye düşünüyorum.
Uzun lafın kısası
Velhasıl kelam Immortals of Aveum’un kötü bir oyun olduğunu söylemek, en az çok iyi bir oyun olduğunu söylemek kadar zor. Yine de hikayeli FPS oyunlarını, büyü temasını ve hızlı aksiyonları sevenler için tatmin edici bir deneyim sunacağını söyleyebilirim. Oyun hakkında nihai sonuca varmak benim için çok zor oldu. Zira beğendiğim yerler kadar beğenmediğim yerler de çoktu ve hangisinin daha önemli olduğuna hem kendi perspektifimden, hem de oyunun potansiyel müşterisi olan sizlerin gözünden bakmam gerekiyordu.
Değerlendirmemi bu şekilde yaptım ve oyunu yukarıda bahsettiğim mevzulardan hoşlanan tüm oyunculara tavsiye edebilirim. Ancak fiyat/oyun süresi konusunda aranan kan olmadığını da belirtmeliyim.
Bu incelemeden sizlere aktaracaklarım şimdilik bu kadardı, yorumlarınızı da -hemen aşağıdan- sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Bir başka incelemede daha görüşmek dileğiyle, sevgi ve oyun ile kalın.
