Biz oyuncular bazen bütün oyun oynama isteğimizi kaybedip, kütüphanedeki oyunlara isteksizce göz attığımız durumlara düşebiliyoruz. Bu özellikle yeni bir oyun bilgisayarı aldıktan hemen sonra veya güçlü bir donanıma kavuşmanın ardından gerçekleşiyor. Peki neden bir anda bütün oyun oynama isteğimizi kaybediyoruz? Daha da önemlisi, bunu tekrar nasıl kazanabiliriz? Gelin yıllar boyunca aynı sorunu yaşayan birisi olarak size nasıl bu durumu atlattığımı anlatayım.
Biz aslında oyun oynama isteğimizi kaybetmiyoruz
Bir şeyler ulaşılmaz olunca daha kıymetlidir; bu hepimiz için böyledir. Elimizdeki bilgisayar sistemi bir oyunu çalıştırmaya yetmeyince o daha cazip hale gelir. Çünkü insan psikolojisi “keşke” demeye çok hazırdır. Yeni bir oyun bilgisayarı satın aldınız ve yüksek kare hızlarında çalışan o harika oyun, o kadar harika görünmüyor mu? Endişelenmeyin… Zaten değildi. Yazının devamını aşağıdaki müzik eşliğinde okuyabilirsiniz.
Geçen seneden beridir başına gelmeyen iş kalmayan birisi olarak kötü durumlarda neler yapılması gerektiğini az çok anladım. Kötü durumları da kabullenmek gerekiyor. O anda oyun oynamak istemiyor olabilirsiniz, bunu kabul edin. Eğer “gerçekten oyun oynamak istiyorum ama ilgimi çeken bir şey bulamadım” diyorsanız, okumaya devam edin.
Deseni bozun
Örneğin rekabetçi FPS oyunlarında çok fazla vakit geçiren biriyseniz ve yeni bilgisayarınızın sağladığı düşük gecikme ve yüksek kare hızları bir anda sürprizi bozduysa, farklı oyunlar deneyin. Burada pürüzsüz bir geçişten bahsetmiyorum. Mesela çok oyunculu ve rekabetçi olup da bir o kadar yabancı olduğunuz oyunlara geçin. Valorant oynarken mi bu sıkıntıyı yaşamaya başladınız? Rocket League’i deneyin, veya tam tersini yapın. Deseni bozun. Oyun alışkanlıklarımız -özellikle görece genç oyuncu kitlesinde- hep aynı desende ilerliyor.
Fark etmeseniz de kendi oyun alışkanlıklarınıza bir desen oluşturuyorsunuz çünkü bu çok rahat hissettiriyor. Yalnızca hikâyeli RYO’lardan çıkıp arada sırada rekabetçi FPS oyunları oynuyorsanız, deseni değiştirin. Simülasyon oyunları oynamaya başlayın, oradan da bulmaca oyunlarına geçin. Yani bir bakıma, oyun hayatınıza renk katın. Renklenen tek şey yeni bilgisayar kasanızın üzerindeki RGB ışıklar olmasın.
Ben geçen yıl sistemi güncellediğimde çok fazla Rocket League oynayan birisi olarak bu yükseltmenin beni mutlu etmediğini fark ettim. Aslında etmeliydi, çünkü sürekli giriş gecikmesinden ve yenileme hızından şikayet ediyordum. Sonra durumun farklı olduğunu anladım. Farklı oyunlar oynamaya başladım. Tabii bu benim için biraz daha zor oldu çünkü oyun incelemeleri ile zaten sürekli farklı oyunlar arasında sürükleniyorum ve belli bir desenim yok. Sizin işiniz benden daha kolay ve kısa sürede tekrar eskisi gibi oyunlardan keyif alacağınıza eminim.
Bu da mı işe yaramadı?
O zaman bilgisayar oyunculuğunun en büyük nimetlerinden birisi olan oyun modlama kısmına davetlisiniz. Eskiden severek oynadığınız oyunları -tabii ki mod desteği olanları- tekrar yükleyin ve bu sefer sizin için tasarlanan deneyimin dışına çıkın. Askerlik görevimi yapmaya gitmeden önce son haftalarımı bu sıkıntıyla geçirdim ve ilk yaptığım şey Rockstar’ın modlanması çok dertli olan GTA 4’ünü indirip 50 küsür tane mod kurmak oldu. Girip oynamaya başladığımda o büyük sıkıntı, iç kararması bir anda kaybolmaya başladı. Evet, oynayıp bitirmiştim ama modladıktan sonra bütün görevler, gittiğim her yer bana yeni gibi gelmeye başladı.
Askerden geldikten sonra ise çözüm olarak ürettiğim yeni desene bile hiç bulaşmadan sürekli farklı oyunlar oynadım. Hepsinin harika olduğunu veya hepsi için çok heyecanlandığımı söyleyemem fakat hayatıma büyük renk kattı diyebilirim. Uzun zamandır da oynayacak oyun bulamadığım, içimin sıkıldığı bir döneme girmedim. Çünkü ne yapmam gerektiğini çözdüm.
Velhasıl kelam, renk katmak iyidir
Bu yazıyı okuyup “başka derdiniz mi yok kardeşim” diyecek insanlar için şimdiden üzüldüğümü belirtmeliyim. Çünkü biz bunca derdin arasında keyif aldığımız son şeyin bizden uzaklaşmasından endişeleniyoruz. Bunun için de çözüm üretiyor; deyimi yerindeyse son kaleyi ayakta tutmaya çalışıyoruz. Ben de bütün Türk oyuncular gibi Türkiye’de oyuncu olmanın çok zor olduğu şu dönemlerde kendimi bazen kaybolmuş hissediyorum. Yine de böyle saçılıp dökülerek hiçbir şey iyiye gitmeyecek; oyunlar oynayın ve tutkunuzu her zaman yüksek tutun. Herkese iyi oyunlar dilerim, sevgi ve oyun ile kalın.