Bloober Team ve Anshar Studios’un birlikte geliştirdiği Layers of Fear (2023) ön inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Oyun için Steam’de yayınlanan demo sürümünü indirerek, çıkış öncesi sevilen korku oyunu serisinin yeni oyununa bir göz gezdirelim dedik. Özellikle ilk oyunu seven biri olarak geliştirici ekibin yaptığı işten oynadığım 30 dakika boyunca fazlasıyla memnun kaldığımı söyleyerek başlamalıyım. Yazının geri kalanında da size nedenlerinden bahsedeceğim.
Bloober Team ilk oyundaki dokuyu korumayı başarmış
Bu sefer ana karakterimiz bir ressam değil, bir yazar olarak karşımıza çıkıyor. Ajansı tarafından bir deniz fenerine hikaye yazması için gönderilen yazar karakterimiz, her bölümde yazdığı hikayenin belirli kısımlarını yaşıyor. O tadı damağımızda kalan Layers of Fear dokusu ise oynanışın tamamı boyunca kendisini göstermeye devam ediyor.
Hikayeyi anlaması ise çok kolay çünkü oyun Türkçe dil desteğine sahip ve Türkçe altyazılar güzel çevirilmiş. Yerde bulduğunuz notları okurken ya da etrafta gezinirken gördüklerinizin Türkçe dilindeki karşılığı da hemen ekranınızda beliriveriyor. Bu bağlamda oyunun tüketmesi çok kolay bir içerik olduğunu da söyleyebiliriz.
Oynanış detaylarına geçmeden önce bir sevincimi daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Nihayet Unreal Engine 5 ile geliştirilmiş oyunlar gelmeye başladı! Layers of Fear da Unreal Engine 5 teknolojisiyle geliştirilen bir oyun ve onun Lumen, Nanite gibi teknolojilerinden faydalanıyor. Aynı zamanda ışın izleme desteğine de sahip. Yani bu oyunu yeni nesil bir korku oyunu olarak sıfatlandırsak yeridir.
Hiç arkanı dönmeye de gelmiyor
İlk oyundan bu yana serinin bir numaralı imzası haline gelen dinamik ortam değişiklikleri daha oyunun hemen başında sizi karşılıyor. Oyunun gerilim dozunu birkaç kat artıran bu olay size artık her arkanızı döndüğünüzde başınıza bir şey gelecekmiş gibi hissettiriyor. Bir kapıyı açmak için sırtınızı koridora döndüğünüzde, koridorun artık orada olmadığını, bunun yerine bir yatak odası görebileceğinizi biliyorsunuz. Bunu bilmek de sizi germeye yetiyor.
Etkileşim oranı bölümlerin her yerinde fazlasıyla zengin tasarlanmış ve hikayede neler olup bittiğini anlamaya yardımcı olmak adına her yere notlar ve kağıtlar serpiştirilmiş. Oynanış videomuzda da görebileceğiniz gibi yazar karakterimiz, ilk oyundaki ressam karakterin hikayesini yazmaya başlıyor. İlk oyunu oynamamış oyuncular için etrafta bulacakları notlar güzelce rehberlik edecektir. Yani aslında oyun bu küçük notlarla üzerinizden “ilk oyunu oynamış olma” gerekliliğini kaldırıyor. Bunun da tasarımsal olarak iyi bir seçim olduğunu söylemek mümkün.
Bu sefer kovalamacalar da sizi bekliyor
Geliştirici ekip keskin bir dönüş yaparak yeni oyunlarına kovalamaca mekanikleri eklemeye de karar vermişler. Demonun ikinci, oyunun beşinci bölümünde bir yaratığın sizi kovaladığını ve bu sırada sizin ondan hem kaçıp hem de dövüşebildiğiniz bir sistemin oturtulduğunu görebilirsiniz. Gaz lambasına benzeyen bir ışık ile karanlık nesneleri yok edebiliyoruz, bizi kovalayan yaratığı ise kısa süreliğine zemine yapıştırabiliyoruz. Sonrasında kalkıp kovalamaya devam ediyor.
Demoda bu kovalamaca siz bir kilit mekanizmasını çözecek parçaların hepsini toplayana kadar sürüyor. Yani kovalamacalarla birlikte “parçaların hepsini bul” dinamiklerine de oyunda yer verildiğini görüyoruz. Tabi bu tam sürümde ne kadar çok tekrarlanır bilemeyiz fakat tadında bırakılması gereken bir sistem olduğunu düşünüyorum. Diğer türlüsü artık kabak tadı vermeye başlayacaktır.
Unreal Engine 5 şovuna hoş geldiniz!
Grafik teknolojilerinin tufan gibi her şeyi önüne katarak ilerlediği bu dönemde Layers of Fear da kendisini hiç sakınmayarak bütün görsel nimetlerini gözler önüne seriyor. Işın izleme teknolojisiyle çok daha iyi aydınlatma ve yansımalar görebileceğiniz gibi atmosfer ve bölüm tasarımları da leziz olmuş. Grafik kalitesini belirleyen en büyük unsurun doku çözünürlükleri ve parçacıklardan ziyade bölüm tasarımcısının “oyuncu buradan bakarsa nasıl görünecek” diyerek her yeri ilmek ilmek işlemesi olduğunu düşünüyorum. Bugün herkesin çok övdüğü RDR2 gibi oyunların da tasarımsal olarak başarı formülü budur ve Layers of Fear da bu formülü oldukça iyi şekilde uygulamış.
Zengin grafiklerle desteklenmiş gerilim atmosferi iliklerinize kadar işliyor. Etrafta gezdikçe hem sanatsal anlamda tatmin olup hem de gerim gerim geriliyorsunuz. Bu, Bloober Team’in ilk oyundan beri yapmayı sevdiği bir şey. Güzel de başardıklarını düşünüyorum.
Performans anlamında da bir sorun yaşamadım. Işın izleme ile yüksek ayarlarda 1080p çözünürlüğünde videoda da görebileceğiniz gibi ortalama 70 FPS’in üzerindeydi. Gayet akıcı ve herhangi bir giriş gecikmesi olmadan oynayabildim. Bu konuda da tam puan aldığını söylemek mümkün.
Uzun lafın kısası
Layers of Fear’ı 30 dakika oynadım ve gördüğüm şeyi fazlasıyla sevdiğimi söyleyebilirim. Serinin dokusu gereği sizi gereksiz yere sürekli korkutarak hayatı zindan etmiyor, bunun yerine sanatsal tatmin hissini öne çıkartarak arada sırada da gerginlikler yaratıyor. Bir korku oyunu mu? Evet! Fakat sıradan bir korku oyunu değil. Tam sürüm 15 Haziran’da çıktığında gönül rahatlığıyla oynamanızı tavsiye edebilirim.
Oyundan yana şimdilik size aktaracaklarım bu kadardı, çıktıktan sonra daha detaylı bir inceleme ile karşınızda olmaya gayret edeceğim. Sevgi ve oyun ile kalın.
