Like a Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii İnceleme

Like a Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii’nin PlayStation 5 inceleme kopyası, SEGA tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Like a Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii incelememize hoş geldiniz sevgili Atarita okurları! Yılların Yakuza veya uzun zamandır yeni adıyla Like a Dragon serisi hız kesmeden devam ediyor. Ana seri, yeni karakter kadrosu ve oynanış sistemi ile bambaşka bir yola gitmişken “Spin off” dediğimiz yan oyunlar; olay örgüsünü daha da detaylandırmak adına yardımcı oluyordu. Like a Dragon Gaiden: The Man Who Erased His Name ara oyununu pek sevmesem de Yakuza: Like a Dragon ve Like a Dragon: Infinite Wealth’i güzel bağlamıştı. Peki Majima’nın korsan oyunu serinin neresinde yer almış ve yıllardır beklediğimiz o korsan oyunu olmayı başarabilmiş mi, gelin bir konuşalım!

Abartılı derecede bir absürtlük!

Aslında serinin adı Like a Dragon olduğundan beri ciddiyette yavaş yavaş kaybolmalar başlamıştı. Eski protagonistimiz Kiryu’nun hikayesi yeni kahramanımız Ichiban’a göre daha karanlık ve ciddi bir tondaydı. Ayrıca Ichiban’ın kendini gerçekten kahraman sanıp tüm düşmanlarını kafasında kurduğu hayal ürünü karakterlere çevirmesi ve bunu sıra tabanlı savaş sistemiyle çeşitli JRPG elementleri ile süslemeleri güçlü detaylardandı. Burada bu inceleme özelinde detaya girmeme gerek yok, merak ediyorsanız Eren’in yazdığı Like a Dragon: Infinite Wealth incelemesini buradan okuyabilirsiniz.

Hatta bence Infinite Wealth’i oynamalısınız da. Çünkü Pirate Yakuza in Hawaii her ne kadar kendi içerisinde başı ve sonu belli olan bir hikaye anlatsa da, Like a Dragon: Infinite Wealth ve hatta Yakuza: Like a Dragon’daki yaşananlara kadar bağlanan bir olay örgüsüne sahip. E tabii bu oyundaki ana karakterimiz Goro Majima’nın orijin hikayesini görmek için Yakuza 0 oyununu da oynamanız gerektiğini varsayarsak, şahsi fikrim yeni birinin seriye en başından başlaması gerektiği olacaktır. Açıkçası ben Yakuza oyunlarını her sene yeni sezonu çıkan bir dizi gibi görüyorum. Peş peşe olmamak kaydıyla ağır ağır oynarsanız da sıkılmayacağınızı düşünüyorum.

Tabii uzun ara sahneler izlemekten yana bir sıkıntınız yoksa sıkılmazsınız. Çünkü Yakuza oyunlarının ara sahne uzunlukları Kojima’nın oyunlarıyla yarışacak düzeyde fazla. Like a Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii oyununda da, ara oyun falan dinlememişler yine yapıştırmışlar uzun uzun sahneleri. Ancak bir şeyler izlemekten yana sıkıntınız yoksa bu sahnelerin keyifli olduğunu söylemeden de geçmemek gerek. Özellikle ana karakterimiz Majima gibi bir manyak olunca, bazı sahnelerde komedi ve çılgınlık tarafı bir hayli fazla oluyor.

Hikayemize gelirsek, Shimano’nun kuduz köpeği Goro Majima’yı hafızasını kaybetmiş ve bir adanın kıyısına vurmuş halde buluyoruz. Ada sakinlerinden daha bir çocuk olan Noah, Majima’yı buluyor ve ona yardımcı olmak istiyor. Daha sonra Noah’ın babası Jason ile tanışıyoruz ve diğer Yakuza’ların Nele Adası’nda olduğu bilgisini alıyoruz. (Nele Adası olaylarının detayları Infinite Wealth’te anlatılmaktadır.) Ancak adaya gitmek için Majima’ya bir gemi ve de tayfa lazımdır. Böylelikle er ya da geç tüm koşullar sağlandığında Majima’nın hem hafızasını arayacağı hem de büyük bir hazinenin peşine düşeceği yolculuğu başlayacaktır.

Hikayeyi pek fazla Spoiler vermeden, olabildiğince sade şekilde anlatmaya çalıştım. Ancak oyun, benim hikayeyi burada anlattığım gibi kısaca geçmiyor tabii. Upuzun bir girişe ve 20 saat üstünde süren bir uzunluğa sahip. Yani ara oyun olması sizi korkutmasın, sunduğu içerik bakımından gayet yeterli. Ama yukarıda dediklerimi unutmayın; bu oyunu oynamadan önce Infinite Wealth’i kesinlikle oynayın. Sadece olayları anlamak için değil, Infinite Wealth hakkında Spoiler yememek için de bunu yapmalısınız. Yoksa bu oyunu bitirdiğinizde onu da oynamış kadar olursunuz benden söylemesi.

Aslında iyi bir korsan oyunu!

Like a Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii çoğu kişinin yıllardır beklediği korsan oyunu olmaya en çok yaklaşan adaylardan biri. Sektördeki korsan içeriği açlığımızı yılda birkaç kez Sea of Thieves oynayarak veya tekrar tekrar Karayip Korsanları izleyerek dindiren bizler için, yıllar sonra Assassin’s Creed Black Flag’le kapışabilecek korsan oyununu yapmayı başarmış Ryu Ga Gotoku. Klasik yakın dövüş kısmına geçmeden önce ben en önemli gördüğüm korsanlık temasını şimdi aradan çıkarmak isterim.

Kaptan Majima olarak gemimiz Goromaru’nun dümenini tuttuğumuz ilk an da kontrollerin kütüklüğü sizi bir noktada üzecektir. Çünkü daha “Arcade” tasarlamak istedikleri için geminizi sürerken bir ağırlığı olduğunu hissedemiyorsunuz. Ancak geminize yaptığınız geliştirmeler ve eklediğiniz yeni silahlar sayesinde bu anlamsızlık çabucak son buluyor. İşin absürtlük kısmı elbette burada da devam etmekte. Mesela gemiyle drift yapabiliyorsunuz veya dümeni bırakıp roket atar ile saldırabiliyorsunuz.

Bunun dışında yeni toplar, ateş silahları ve makineli tüfekler ekleyerek gemi savaşlarının dinamiğini değiştirebiliyorsunuz. Dilerseniz geminizin geçici bir süre hızını arttıran “turbo” modunu geliştirip diğer gemilere tokmaklama saldırısı yapıp hasar da verebilirsiniz. Aynı zamanda tamir kitlerine de sahipsiniz. Geminiz fazla hasar aldığı zaman, rakip gemilerden uzaklaşıp tamirat sürecine başlayabilirsiniz ancak bu noktada geminin tüm silahlarının işlevsiz kalacağını ve dümendeki yeteneğinize sarılmanız gerektiğini unutmayınız.

Merhaba, tayfama katılır mısın?

Korsanlık kısmından devam edersek bir diğer önemli unsur olan “tayfa” sisteminden bahsetmemiz gerekli. Oyunun farklı lokasyonlarında farklı mücadeleler tamamlamanız sonucu ekibinize katabileceğiniz çeşitli insanlar bulunmakta. Tabii hikaye gereği ilerleyip tayfanıza katabileceğiniz kişilerin dışında bu dediklerim. İlk katıldıklarında “1. seviye” olan bu üyeleri gerektiği yerde kullandığınız müddetçe gerçekten hızlı gelişiyorlar. Tabii kendi aralarında bir nadirlik seviyeleri de var. En düşük olanlar sadece 20. seviyeye kadar çıkabilirken, efsanevi nadirlikte olanlar 40. seviyeye kadar çıkabiliyor.

Bu bağlamda kişilerin yeteneklerine göre; gemide hangi konumda bulunacaklarını sizin Goromaru’nun menüsünden tayfa ayarlama kısmından düzenlemeniz gerekmekte. Aynı zamanda savaş kaybettikçe moralleri de azaldığı için düzenli şekilde hediyeler verip durumlarını dengelemeniz önemli. Geminin iki yanı, orta kısmı ve kaptan yardımcısını harf notlarına göre (S-F) düzenleyip, gemi savaşlarındaki hasarınızı arttırabiliyorsunuz.

Ama bu kadar kişiyi sadece gemi için toplamıyoruz tabii ki. İşin bir de diğer gemiye çıkartma yapma kısmı var. Topladığınız tayfa üyelerinden geliştirmenize göre 5 gruba kadar ayrı ayrı 5 kişilik çıkartma tayfaları oluşturabiliyorsunuz. Karşıdaki gemi eğer bir “Boss” gemisi ise, gemi savaşını kazandığınız zaman çıkartma yapmanız için bir sekans başlıyor. Böylece karşı geminin tayfası ve kaptanı ile sizin ekibiniz uzunca bir çarpışma yapıyor. Bu noktada tayfanızı doğru seçmeniz çok önemli. Özelliklerine göre yakın dövüş, uzak dövüş ve destek (Healer) odaklı şeklinde ayrılıyorlar.

Aynı zamanda moral olarak destek vermekle mükellef bir tayfa sınıfımız daha var. “Companion” olarak geçen bu minik dostlar yer yer hayvanlardan veya çocuklardan oluşmakta. Savaşlarda zaman geçtikçe artan aksiyon barı tamamen dolduğunda, bizlere özel bonuslar sağlayabiliyorlar. Bizzat yanınızda savaşmıyorlar ama seçtiğiniz ahbaplara göre atak, defans gibi değerleri arttıran anlık yetenekler kazanabilirsiniz. Peki bu kadar anlattım da, bu tayfadaki kişileri nasıl ekibe katıyoruz? Hadi gelin açık dünya kısmında bu konuyu açalım.

Hawaii’yi o kadar tasarladık, kullanacağız tabii…

Yakuza serisi genel olarak Japonya’da ve Kamurocho’da geçer. Bazen Yokohama’ya da gitsek de genel olarak her oyun hep aynı haritada geziyor oluruz. İlk defa Infinite Wealth’te farklı bir atmosfere geçtik ve Hawaii’ye geldik. Herhalde bir yedi oyunda burada olacağız gibi duruyor. Tabii işin şakasındayım ama umarım öyle bir şey yapmazlar. Her ana oyunu farklı yerlerde oynamak çok daha etkileyici olurdu. Ancak Ryu Ga Gotoku Stüdyosu’nu burada gerçekten taktir ettim. Çünkü sadece Hawaii’yi ekleyip geçmek ya da başka malum oyunlar gibi “korsan” oyunu yapıp adalara bile adım atamadığımız saçma sapan işler yapmak yerine; gerçekten kocaman bir açık dünya tasarlamış ve bunu çeşitli yan etkinliklerle doldurmuşlar.

Tabii bu adalardan bahsetmeden önce biz ana büyük açık dünyamız Hawaii’den bahsedelim. Yukarıda saydığım tayfa üyelerini toplamadan tutun, çeşitli hazineler, toplanabilirler, Bounty’ler ve sürüyle yan görevin hepsine Hawaii açık dünyasından ulaşabiliyorsunuz. Infinite Wealth’teki haritanın aynısını getirmelerinin yanı sıra karakterlerin de çoğu tanıdık. Bu noktada önceki oyunu oynayanların yabancılık hissetmeyeceği, hatta Cameo’lara boğulacağını söylemeden geçmeyelim. Yine millete selam verip, sosyal medyadan arkadaş ekleme muhabbeti de korunmuş. Yani bu oyunda da saatlerce “Aloha!” diye bağıracaksınız!

Hawaii kısmının dışında ise bazı büyük lokasyonlar daha var. Bu lokasyonların yakınındaki denizlere, yolculuk boyunca geminizle ulaştığınız “Checkpoint” noktaları olan deniz fenerleri ile hızlı seyahat yapabiliyorsunuz. “Yok ben gemiyle gezeceğim” derseniz de, yol boyu içinden geçip rüzgarı alıp daha hızlı ilerleyeceğiniz halkalardan geçmeye hazır olun! Bu esnada deniz üzerindeki tahta parçalarına çarpa çarpa çeşitli materyaller toplayabilirsiniz. Bu materyalleri de gemi geliştirmeleri ve eklemeleri için kullanabilirsiniz.

Tüm bu parça parça olan haritaları ve üzerlerinde bulunan adaları özgürce gezemiyorsunuz. Ama bazı adalarda hazine avına çıktığınız mini oyunlar mevcut. Bunlar birbirinin kopyası zindan tasarımları ile sizlere farklı görevler sunmaktalar. Gemiyi ilgili adaya yanaştırıp, tayfadan seçeceğiniz beş kişi ile bazen dalga dalga düşman alt etme, düşman gruplarını yok ederek labirentte yolunuzu bulma (klasik Yakuza zindanları) veya sadece Boss savaşları yapma gibi çeşitli görevler yapıyorsunuz. Bir de mükemmel bir yan görev serisi sayesinde bu açık dünyada kötü korsanları avlayıp onların simgelerini toplayabiliyorsunuz. Bu görev yeni harita bölümleri ve uçuk geliştirmeler açmasının yanı sıra sizi yetenek puanı ve para olarak da bayağı rahatlattığı için kesinlikle yapmanızı öneririm.

Yetenekler ve dövüşmek!

Sonunda oyunda en çok yapacağınız kısma geldik; dövüşmek. Dövüş sistemi önceki Yakuza’lar gibi başladığı için ilk başta çabuk bayıyorsunuz. Majima, klasik “Mad Dog” stili ile kavga ediyor ve genel olarak yumruklarını konuşturuyor. Ancak iş “Pirate Yakuza” olmaya geldiğinde dövüş sistemine öyle bir can geliyor ki… Yetenek ağacı zaten dolu dolu ama temel oynanış siz hikayede ilerledikçe bayağı gelişiyor. Bir bakmışsınız tabancayla millete sıkıyorsunuz, bir bakmışsınız kancayla uzaktaki düşmanların yanına sokuluyorsunuz. Aynı zamanda akıcılıktan da kayıp yaşamadığınız için ekranda olan karmaşa gözünüze hiçbir zaman abes gelmiyor.

Hele atak setleri, kaçınma ve komboları çözdüğünüz an dövüşmekten ziyade adeta dans eder gibi oynuyorsunuz. Aynı zamanda tek tuşla “Mad Dog” ve “Pirate Yakuza” dövüş stilleri arasında geçiş yapabiliyorsunuz. İki stilin de farklı “Ultimate” özellikleri var. Mad Dog’da Majima’nın ikonik Doppleganger klon oluşturma yeteneğini kullanırken, Pirate’da işin boyutu bambaşka bir seviyeye ulaşıyor. Spoiler vermeyeceğim çünkü yukarıda bahsettiğim yan görev serisi ile ilgili bir durum mevcut. Ancak görseli bırakıyorum ve siz az çok neler olabileceğini tahmin edebilirsiniz.

Oyun hakkındaki tek eksi düşüncem.

Yetenek ağacını genel olarak beğendiğimi söyledim ancak ortada bir gerçek var ki, bu oyunda çok hızlı ve rahat güçleniyorsunuz. Öncelikle Korsan Seviyesi diye bir sistem var ve bu tamamen yaptığınız yan görev, topladığınız hazineler ve yendiğiniz gemiler sayesinde kazandığınız popülerlik ile bağlantılı. Ne kadar popülerseniz o kadar fazla yıldıza sahip oluyorsunuz. Ancak ben erken bir sürede son seviye korsan popülerliğine ulaştım. Oyunun yarısına bile gelmemiştim, öyle söyleyeyim. Bu da belli başlı yetenekleri daha hızlı açmama ve bir noktada oyunun sunabileceği tüm eğlenceyi erkenden keşfedip, bir noktada tekrara girmeme yol açtı. Abartılı derecede yan görev yaptığım da söylenemezdi. Olabildiğince ana hikaye ile dengeli oynamaya çalışmıştım.

Ancak Hawaii dışındaki Madlantis adındaki korsan lejyonunun kurulduğu mekandaki Korsan Kolezyumuna adımımı attığımda hızlıca tüm mücadele ve geliştirmelerin kilidini çoktan açtığımı fark ettim. Burada gemi savaşları, çıkartma savaşları veya turnuva tarzı farklı farklı bir sürü mücadele yapabiliyorsunuz. Ancak her yeni seviye korsan popülerliğiniz arttığı zaman açılıyor. Ben daha çok başlarda tüm mücadeleleri açmıştım. O yüzden siz oynarken çok fazla gelişmemeye özen gösterin derim. Sonrasında oyunun daha ortalarında inanılmaz orantısız bir güce sahip olabilirsiniz.

Işıklandırma be kardeşim!

Görsellik kısmında oyun beni ara sahnelerinde yine etkilemeyi başardı. Genel görsellik, sanat tasarımı ve animasyonlarda çok başarılı. Ki aslında Yakuza oyunlarını oynarken en son baktığım şeylerden biri olur görsellik genelde. Ama, hem de koca bir AMA, bizim Ryu Ga Gotoku yıllardır bir ışıklandırma sorununu çözemedi. İçerisinde kum bulunan herhangi bir sahne geldiği zaman kendimi Final Fantasy XVI’nın ana karakteri Clive’ı seslendiren Ben Starr’ın Game Awards’ta yüzüne gelen ışık sonrası olan halindeymiş gibi hissediyorum. Hawaii atmosferinin de genel olarak açık renkli tonlarda olduğunu düşünürsek acı verici olduğunu söylemem gerek. Ancak bunun dışında gözüme takılan bir grafiksel sorun olmadı.

Teknik tarafta ekip zaten her zaman işi çok güzel yapıyor. Bu konuda yiğidi öldür hakkını yeme, her oyunları çok güzel çalışıyor konsollarda. Ben oyunu Playstation 5 üzerinden oynadım ve performansı gayet beğendim. Ses tasarımı ve müzikler tarafında da yine stüdyo eski oyunlardaki şarkıları gerek karaoke gerek belirli sahnelerde çok güzel uygulamış. Atmosfere kapılıp, başında uzun saatler tutmayı başardığı için ise sürükleyicilik anlamında eksiksiz bir oyun olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.

Son Sözler ve Kapanış

Majima’nın korsan oyunu benim bu sene içinde en çok beklediğim oyunlardan biriydi ve şaşırtıcı olacak ama ilk defa beklentilerim hayallerimi kırmadı. Tam olarak umduğumu bulduğum, çok başarılı bir oyun oynadım. Gerek teması, gerek oynanışı, gerekse kurgusu beni hem eğlendirdi hem de keyiflendirdi. Uzun bir süre sonra bir oyunda yeniden bu duyguları yaşadığım için mutluyum. Like a Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii‘yi serinin tüm oyunlarını oynamış biriyseniz zaten çoktan almışsınızdır ama yeni gelenler az sonra diyeceğime kulak verin: Seriye ilk defa girecek biriysem, Infinite Wealth ve Pirate Yakuza in Hawaii oyunlarını anlayabilmek için şakasız tüm seriye başlardım. Okuduğunuz için teşekkürler, başka bir yazıda görüşmek üzere hoşça kalın!