Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
Lollipop Chainsaw RePOP’un inceleme kopyası, DRAGAMI GAMES tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Selamlar! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Beni soracak olursanız ben süperim! Neden mi? Çünkü küçükken çok sevdiğim bir oyun olan Lollipop Chainsaw’ın yeniden düzenlenmiş versiyonunu, yani Lollipop Chainsaw RePOP İnceleme yazısını sizlere sunma fırsatına kavuştum. 2012’de çıkan Hack & Slash türündeki Lollipop Chainsaw, kara mizahı ve cıvıl cıvıl ana karakterimiz eşliğinde kült bir yapım hâline gelmişti ve 2024 yılında yeniden oyun dünyasındaki yerini almak için aramıza dönüyor. İlk defa bilgisayar oyuncularıyla buluşan bu oyun nasılmış, gelin birlikte bakalım.
Okulun amigo kız kaptanlığından zombi avcılığına… işte Juliet Starling!
Lollipop Chainsaw, bizi klasik “aptal sarışın” tiplemesinde güzel mi güzel liseli bir kızın 18. yaş gününde hayatına dahil ediyor. Güzel bir ailesi, yakışıklı bir erkek arkadaşı ve harika giden bir hayatı var. Böyle bir kızın doğum gününde olaylar en fazla ne kadar yanlış gidebilir ki? En azından biz böyle düşünüyoruz. Ta ki oyun başlayana kadar.
İdeal bir aile ve sıradan sarışın tiplemesinin ardında Starling Ailesi’nin ortanca çocuğu Juliet Starling’in aslında ne ailesinin ne de kendisinin klasik bir tiplemeden ibaret olduğunu fark ediyoruz. Sülalece zombi avcılığı yapan bu aile, hayatlarını farklı boyutlardaki korkunç yaratıkları öldürüp dünyayı kurtarmaya adamışlar. Evet, yanlış okumadınız. Şirin mi şirin, güzel mi güzel kızımız aslında daha bir yaşında bile değilken ilk zombisini öldürmüş bir zombi avcısı. Ee, peki bunun önemi ne? Her şey doğum gününde patlak veriyor. Nasıl mı? Gelin bakalım;
Şanslı kızın talihsiz doğum günü felaketi ve olayların geldiği nokta
Hem orijinalinin hem de yeniden düzenlenmiş versiyonunun +17 yaş sınırı almasını sağlayacak kadar vahşet, kan ve bel altı esprilere yer veren Lollipop Chainsaw; kara mizah tutkunları, tatlı kız tiplemesi ve zombi sevdalıları için ideal bir adres olarak karşımıza çıkıyor.
Aklınıza gelebilecek her kesimden kişilerle bir şekilde dalga geçmeyi başaran bu yapımın goygoy seviyesi ve absürtlüğüyle eğlenmediğiniz bir an bile geçirmeniz oldukça zor. Bir an olsun pozitifliği bırakmadan hoplaya zıplaya, zombileri öldüre öldüre gezen ana karakterimiz Juliet, belinde hâlâ bir şekilde hayatta olan sadece kafalı Nick, ikonik kalp figürlü elektrik testeremiz ve mükemmel doğum günü umuduyla çıktığımız yol oldukça aksiyonlu ve komik geçiyor. Oyun içerisinde o kadar içeriğe gönderme var ki açıkçası Juliet’in sevgilisinin isminin Nick seçilmesinin bile Harry Potter’daki Neredeyse Kafasız Nick’e gönderme olabileceğini düşünüyorum. Death metal dinleyenlerin diğer türleri dinleyenleri eziklemesi gibi şu anda aklıma gelmeyen birçok iğneleyici laf da oyunda yer alıyor. Hatta bir kısımda sağ olsunlar, emolar ile ilgili bol bol konuşma geçtiği sırada My Chemical Romance grubundan bahsedilip Teenagers şarkısı konuya dahil edildiği için oyunun belli bir kısmında kafamda o çalarak gezdim. Şöyle bir düşününce gerçekten de “Bütün gençler ödümü koparıyor” sözüne hak verebiliriz. En azından bu oyun için.
Zombilerin bulunduğu öteki evrenlerle bağlantıyı sağlayacak geçidi her zamanki gibi haksızlıklar yaşadığını düşünerek isyankâr yaklaşımlar gösteren bir kötü adam açıyor. Her zamanki gibi deme sebebim şöyle bir bakınca kötü adam tiplemesi olarak farklı hikâyeler içerisinde aynı şeye varan çok fazla tipleme görebiliyoruz. Fakat zaten bu oyunu öne çıkaran unsurlar bunlar değil, fark etmişsinizdir. Klasik tiplemeler içerisindeki absürtlükler ve eğlenceli anlatım bu oyunu özel kılıyor. Juliet olarak doğum günümüzle dünyamızın mahvolmasını önlemek ve sonsuza kadar her şeyin yitmemesi için altı bölüm sonu canavarı olan zombiyi yenmeli ve geçidin sonsuza kadar açılmasını önlemeliyiz. Oyunu bitirmiş insanlar alta yorum atmasın, Spoiler vermeden anlatım sağlamaya çalıştığımı unutmayın. Neyse efenim bu süreçte bize bu zamana değin akıl hocalığı yapan Morikawa Sensei, tabii ki de sevgilimiz Nick ve aile fertlerimiz eşlik ediyor. Diğer aile üyelerini tanıdıkça öncesinde çatlak olduğunu düşündüğümüz Juliet gözümüzde melek, hatta bebek gibi bir hâl alıyor. En azından bende öyle oldu. Ailedeki her bir tipleme ayrı komik ve ikonik. Özellikle kız kardeş Rosalind… O kadar çatlak bir karakter ki neredeyse her sahnesinde gülüyorum.
Harita yapısından süresine, süresinden kayıt sistemine ve en önemlisi ise dükkânlar ve kostümler!
Oyun yapı olarak her tamamlayışta devamı açılan sahnelerden oluşan bir haritaya sahip. Bölgesel olarak sahneler ilerledikçe zorunlu olarak hikâyesel açılan birtakım özelliklerimiz olduğu gibi puan kazandıkça elde ettiğimiz dükkân para birimi olan madalyonlarla yiyecek, güçlendirme, kombo stilleri ve kostüm gibi birçok yeni içerik açabiliyoruz. Kostüm çeşitliliği gayet geniş ve bence her kitleye rahatlıkla hitap edecek kadar da güzel şekillendirmişler. Kostümler Juliet’in kıyafetini ve saç şeklini değiştirirken ayrı olarak saç rengini ve testeresinin rengini de kişiselleştirebilirsiniz. Siz benim yaptığım hatayı yapmayın, testere ve saç değişikliği için dükkânda sayfayı değiştirmeniz gerektiğini unutmayın. Ben yan oku “sayfayı açma” olarak algıladığımdan saç ve testere kısmı oyun bitince açılacak düşüncesine girdim maalesef… Bayağı sonradan fark ettim yani. O yüzden ekran görüntülerimin neredeyse hiçbirinde testere ve saç rengi değişikliği bulunmuyor gördüğünüz üzere.
Görselde aldığım testerede ek olarak özel madalyon birimini daha çok çıkartma yeteneği de varmış fakat normalde hiçbir kostüm ve saçta böyle oyun içi ekstra özellik bulunmuyor. Ya testerelerde bu var ya da anladığım kadarıyla sadece bu testerede var. Ayrıca bundan çok emin değilim ama sanki kostümden kostüme görsel kalitede değişiklik olabiliyor gibi geldi bana. Belki ortamın ışıklandırması da bunda etken olabilir. Sahneden sahneye aynı kostümle kontrol etmek lazım. Bu dediğim de büyük bir etken gibi geldi bana.
Her ne kadar oyun sahnelerle birbirine bağlı olarak ilerlese de merak etmeyin, dilediğiniz gibi geriye dönerek istediğiniz sahneyi de oynayabiliyorsunuz. Ayrıca herhangi bir sahneyi bitirme gereği duymadan dükkânda yaptığınız geliştirme ve kişileştirme alışverişi varlığını koruyor. Bence bu güzel bir şey. Çünkü deneyimlediğim ve gözlemlediğim kadarıyla oyun, her ne kadar kayıt noktalarında kayıt alındığını söylese de oyundan sahne bitmeden çıkarsanız ilerlemenizi hafızasında tutmadığı durumlar oluyor. Bu açıkçası birazcık can sıkıcı çünkü deneyimlemişken hem fare ve klavyeyle hem de oyun koluyla oynamak istemiştim ve oyun koluna pek alışkın olmayan bir insan olarak molasız, uzun soluklu oyun sekansı parmaklarımı gerçekten yoruyor. En azından başta yakındığım çok oldu bundan ama sonradan alıştım sanırım. Sizin yine de aklınızda olsun, kayıt noktalarına pek güvenmeyin derim. Ayrıca klavye ve fareye daha alışkın olduğumdan mıdır bilinmez ama komboları orada daha rahat yapabildiğimi fark ettim. En azından bu tarz sonradan bilgisayara optimize edilen oyunlarda sıkça görülen problemlerden birisi olan klavye-fare rahatsızlığının bu oyunda geçerli olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Juliet’in hareketleri gayet akıcı, doğru hamleleri yaptığınız takdirde de gayet öldürücü. Sahnelerde ilerledikçe gelişen ve değişen testeremizin farklı araçlarıyla yakın dövüş, uzak dövüş ve bir yerden bir yere fırlama gibi eylemleri yapabilmemizi sağlarken tüm bunların hepsinde kullandığımız testerenin ağırlığını hissetmemiz mümkün. Gerek vuruş hissi açısından gerek kısmi fırlatma aracı olarak kullandığımızdaki ağırlığı oyuncuya geçer nitelikte. Uzak menzilli silah olarak kullandığımız versiyonunda yalnızca bir şeye değinmemde fayda var. Otomatik nişanı açık bırakırsanız bazen sinir bozucu olabiliyor. Oyunda iki tür varil bulunmakta, birisi yakıcı diğeri ise dondurucu. Bazen zombilere hasar vermesi için varile uzak menzilli silah versiyonuyla vurmak istediğimde otomatik zombiye nişan aldığı için biraz fazla uğraştırdığı durumlar oldu. Fakat ne olursa olsun oynanışın sıradan bir testereden ibaret kalmaması ve yine de testere üzerinden çeşitlenmesi bence çok güzel bir düşünce. Eh, tabii bir de sevgili Juliet’imizin biricik sevgilisi Nick’in yalnızca kafadan ibaret olmasına rağmen bize gerek puan, gerek bomba, gerek savurmak için silah, gerek kafasız zombilerin bedenini ele geçirip bize yardımcı olma gibi ekstra görevlerle destek olmasına da değinmek gerek. Nick gerçekten çok destekleyici bir erkek arkadaş diyebiliriz.
Bir diğer değinmem gereken konu ise tabii ki de optimizasyon. Oyunu incelerken neredeyse bir buçuk defa bitirmiş birisi olarak herhangi bir çökme sorunuyla karşılaşmadığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Yalnız benim oyun kolumdan kaynaklı mı yoksa oyundan mı çok emin olamayacağım bir sebepten, bazen oyun içerisinde kontrolcümü algılamadığı durumlara denk geldim. Oyun kolumu kapatıp açarak yeniden algılatmam gerekti ama topu topu iki defa oldu bu olay. Belki benim oyun kolumla da ilgili olabilir. Zaten klavye-fare ile oynarsanız böyle bir sorunla karşılaşmayacaksınız, o kesin. Oyun içerisinde sık yükleme ekranı girse de oldukça kısa sürdükleri ve açıkçası birazcık soluklanma molası gibi hissettirdiği için beni hiç rahatsız etmedi. Gerçekten bu parmakcıkların dinlenmesi gerekiyordu… Ayrıca bazı yükleme ekranları bulunduğumuz sahneye özel olduğu için onları izlemek ayrı bir keyifli oluyor bence. Kayıt sorunu sebebiyle sahneyi tek solukta oynama durumu içerisine girdiğinizde bunu göz sağlığınız için “ekran molası” gibi de görebilirsiniz ki onun için bile gayet kısa sürüyor.
Çok emin olmamakla birlikte sanırım oyunun ara sahneleri video gibi değil de modellemelerin anlık yerleştirilmesi şeklinde oluşturulmuş. Bunu deme sebebim sahne geçişlerinde bazen modellerin bir saniyelik bile olsa teklediğini görmemdi. Onun harici gözüme takılan bir başka şey de ses ve altyazıyla ilgili oldu. Bazı yerlerde altyazı hiç gözükmüyordu. Çok nadiren de olsa sesin sinematikte kaydığı da oldu fakat bunların çok da büyük sorunlar olduğunu düşünmüyorum. Kostümlerde de bazen küçük de olsa anlık modelleme hataları olabiliyor. Muhtemelen güncellemeyle kolayca halledilebilecek şeyler bunlar. Güzelce izlenebilir ve oynanabilir durumda olduğu takdirde o kadardan bence bir şey olmaz. Neler neler gördü bu gözler önceden…
Orijinal mi, yeniden düzenleme mi? Hangisi daha iyi? Değer mi?
Ben böyle anlatıyorum anlatmasına da oyunun orijinalini zaten oynamış ya da bilen insanlar için pek bir şey ifade etmeyecek kısımları uzattım da uzattım. Farkındayım. Bundan sonrası artık karşılaştırma olarak ilerleyecek. Yani gözlerinizi dört açın, favori lolipopunuzu elinize alın ve hazıra geçin çünkü önemli kısımlara nihayet geldik!
Oyunumuz orijinal ve RePOP seçeneği şeklinde iki versiyonla biz oyunculara sunuluyor. Bu yeniden düzenlenmiş versiyon, yeniden yapım olmaması sebebiyle genel olarak sadece görsel değişimle bize sunuluyor diyebiliriz. O nedenle oyun içerisinde dilediğiniz zaman ana menüye çıkıp orijinale ya da RePOP versiyonuna geçebiliyorsunuz. Ama tabii oyun esnasında geçemiyorsunuz. Bunu da unutmamak gerek. Gelin şimdi görsel farklılıklarına bakalım.
Her ne kadar insanlara “sansürlü” versiyon diye daha çok anlatılsa da ben daha çok “Lollipop Chainsaw havasına sahip” versiyon demeyi uygun buluyorum. Elbette kan, vahşet ve kıyım görmek isteyebilirsiniz! Ama tatlı mı tatlı şirin zombi avcımız Juliet için zombileri kesip biçerken tatlı parıltılar, kalpler ve şirin renk tonları görmek bence görsel olarak daha cazip ve eğlenceli kılıyor. Ne yazık ki 2012 versiyonuna nazaran bu versiyonunda orijinalinde de RePOP’unda da gözümden kaçmayan bir şey varsa o da oyunun çizgi roman havasının azaldığıdır. Bilmiyorum siz de mi böyle düşünüyorsunuz ama bence bazı oyunlarda görsel kaliteyi arttırma düşüncesiyle oyunun kendine has sanatsal görselliği yitiriliyor. Life is Strange için de düşüncem bu şekildeydi ve ne yazık ki Lollipop için de düşüncem böyle. Ama asıl canımı sıkan konu RePOP’un menüde yer bulması ve oyunumuzu ne kadar etkileyeceğini dilediğimiz gibi değiştiremememiz. Neden böyle dediğimi hemen anlayacaksınız.
Daha gerçekçi ve kaliteli yapma adı altında modellemeler her ne kadar güzelleştirilse de her şey keskinleştirildiği için bence atmosferin de etkisi azalmış. Hadi tamam bu da sorun değil ama karakter tanıtımındaki bariz bir şekilde çizgi romandan çıkmış hissettirilen bölümlerin yok edilip aşırı dandik fontla karakter bilgilerini vermeyi nasıl tercih etmişler aklım almadı gerçekten. Bu yüzden keşke RePOP içeriğinin detaylarını dilediğimizce seçebilseydik de hem eksisi hem de artısıyla katlanmak durumunda kalmasaydık. Kan yerine ışıltılar ve şirin efektler düşüncesi bence gerçekten çok yerinde ama diğer kalan bütün unsurlar beni RePOP’tan ziyade orijinalini oynamaya iter oldu. Bunu bir göz önünde bulundurmak lazım.
Onun harici 2012 versiyonunun sadece PlayStation 3 ve Xbox 360 için çıkması sebebiyle konsoldan konsola farklı kostüm gibi kişiselleştirilmiş özellikleri ve dönemine göre telifi alınmış içerikleri olduğunu unutmamak gerek. O nedenle bu versiyonumuzda eskiden olan fakat artık olmayan birkaç tane kostüm bulunmakta. Yani, telif durumları… Yapacak bir şey yok. Maalesef Türkçe dil desteği ve seslendirme de bulunmamakta fakat farklı dillerde altyazı ve seslendirmeyle oynamanız mümkün. Japonca seslendirmeyle oynamak isteyenler için yanlış anlamadıysam Xbox ve PlayStation için eskiden iki farklı kişi Juliet’i seslendirmiş, bu sebepten bu versiyonda yeni birisi daha seslendirmesi gerekmiş. Ben İngilizce sesiyle Tara Strong’un seslendirdiği şekilde oynadım. Zamanında da hep öyle bildim, o nedenle inceleme için farklı kulvarlara pek girişmeyeyim dedim. Tara Strong’u da My Little Pony’den Twilight Sparkle ya da DC oyunlarından Harley Quinn olarak mutlaka biliyorsunuzdur. Sevdiğim bir seslendirmendir kendisi. Neyse efenim ben konudan saptım biraz, oyuna geri dönelim.
Oyunun şu anda yerel fiyatlandırması yok fakat yapılan son açıklamaya göre yerel fiyatlandırma için gerekli işlemlere başlayacaklarmış. İlginizi çektiyse istek listenize alıp beklemenizde fayda var gibi duruyor. Şu an 45 dolar gibi bir fiyattan satılıyor. Zaten yeniden düzenlenme ürünü olduğunu hesaba katacak olursak 60-70 dolar gibi bir fiyatlandırma beklenmemeliydi. Ne olursa olsun bu eski bir yapım. Yaklaşık 6-8, bilemediniz 10 saatte biten bir oyun. Tabii başarımları yapayım, onu bunu edeyim derseniz 15-20 saati bulabilir. Zaten Hack & Slash yapısı ve sahneleri tekrar tekrar kolaylıkla oynayabilmemiz, ayrıca oyunu bitirdiğimizde açılan ne kadar sürede tek oturuşta bitirebileceğimizi görmemizi sağlayan zamanlı oynanış versiyonu gibi içerikleri sayesinde kendini tekrar tekrar oynatabilen bir yapıya sahip. Ayrıca iki sonu olduğunu da unutmamak gerek.
Kara mizah ve absürt komedi seven herkese hitap ediyor mu? Zorluğu nasıl?
Öncelikle kesinlikle kara mizah ve absürt komedi türlerini seviyorsanız bu oyuna şans vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Souls furyasından kaynaklı olarak bölüm sonu canavarlarının hareketlerinin ezberlenene kadar birkaç kere mutlaka ölmeniz gerektiği düşüncesinin ana akıma yönelmesinden önce boss’ların ne kadar basit olduğunu hatırlattı bana bu oyun. Normal zorlukta oynamama rağmen çok basit bir şekilde ilerledim ve bitirdim. Tabii böyle deyince dümdüz gibi de algılamayın. Her bölüm sonu canavarının sistemi farklı ve savaşları birkaç kısımdan oluşuyor. Ama sıkmıyor yani, onu demek istedim. Zaten sahneden sahneye içerikler bolca çeşitlilik gösterdiği için de bu oyun bence tekrar tekrar oynamaya çok müsait bir yapıya sahip. Arcade kısımlarıyla eski oyunların bu oyunun içine yedirilme şekli oldukça nostaljik ve hoştu mesela. Onlar da yapı olarak gayet basit ve oyuncuyu sıkmayacak düzeydeydi. Yine de genel olarak “Aman komboyla çok uğraşmayayım, bu zombiler biraz bile olsa canımı sıkmasın” derseniz kolay modu da zaten mevcut. “Birazcık zorlanayım” derseniz zor modu, hatta oyunu bitirdiğinizde çok daha zor olan başka bir modu da bizlere açılıyor.
Eğer yukarıda belirttiğim rekabet için oynayabileceğiniz süreli versiyonuna bakacak olursanız onda en düşük olarak normal seviyede oynayabildiğinizi belirtmem gerek. Zaten dediğim gibi aslında hiç de zorlamıyor. Bu da aklınızın köşesinde bulunsun. Umarım Lollipop Chainsaw ileride yeniden düzenleme değil de bir devam yapımıyla yeniden adından bahsettirecek bir hamle yapar. Bunun bir basamak olduğunu düşünüyorum. Ekip olarak gördüğüm kadarıyla iyi-kötü tüm eleştirileri özenle inceleyerek hareket ediyorlar. En azından RePOP için konuşacak olursam bahsettiğim çizgi roman atmosferini azaltan ögeleri ellemeseler de küçük bozuklukları güncellemeyle kesinlikle gidereceklerdir diye düşünüyor ve umuyorum.
Son söz:
Dilerseniz orijinal, dilerseniz RePOP moduyla nihayet bilgisayar oyuncularıyla da tanışan Lollipop Chainsaw, eski hayranlarıyla yeniden buluşurken yeni hayranları için de bir kapı açıyor. Kara mizah ve absürt komediyle ilgilenen ve Hack & Slash türünü sevenlerin indirim vaktinde bu kült yapıma mutlaka şans vermelerini tavsiye ederim. Görsel kısımdan eleştirilebilir kısımları olsa da diğer tüm kısımlarda kalitesini koruyan bir yapım.