Şu sıralar Steam’in gözdesi olan, en çok istek listesine eklenen oyunu olan Manor Lords, bir süredir klavyemin ucundaydı. Şehir kurma, koloni yönetimi ve strateji türünü çılgınlar gibi seven bir oyuncu olarak orta çağ temasına olan aşkım ile alev alan bir bekleyiş sürecini geride bıraktım. Nihayet, Slavic Magic’in büyüsünü konuşturduğu, Hooded Horse’un yayıncılığıyla radarımda dolanan Manor Lords’u oynama şansına eriştim.
Her şeyden önce bunun bir ilk bakış yazısı olduğunu ve nihai eleştirilere yer vermek yerine, deneyimlerimi sizlerle paylaştığımı belirterek başlamak istiyorum. Şu anda oyunu 10 saat kadar oynadım ve yakında çok daha fazla oynayarak erken erişim incelemesi ile de karşınıza geleceğim. Orta çağ temasını sevenler, şehir kurma sevdalıları ve doğuştan yöneticiler, toplanın! Manor Lords ile ilk göz temasını kuruyoruz.
- Oyunu merak edenlere: Manor Lords hakkındaki tüm detaylar
Bu kadar pürüzsüz olmasını hiç beklemiyordum
Son 2-3 yıldır fragmanlarıyla, ekran görüntüleriyle şov yapan oyunların birer birer nasıl döküldüğünü izliyoruz. Haliyle Manor Lords, kapsamı gereği gözümü korkutan bir oyun oldu. Ancak oyuna girdiğimde her şeyin beklediğimden çok daha pürüzsüz şekilde çalıştığını fark ettim. Slavic Magic, yani tek kişilik dev kadro Greg, Unreal Engine 5 yerine bir önceki sürümü kullanarak oldukça isabetli bir hamle yapmış. Oyunun görsel kalitesi ve performansın tutarlılığı, daha başlar başlamaz özenli çalışıldığını belli ediyor, kalitesini hissettiriyor.
Manor Lords’u en yüksek grafik ayarlarında, 10 saatlik oyun süremin ortalaması olan 68 FPS kare hızı değerinde oynayabildim. Yakın zamanda birçok şehir kurma ve yönetim oyunu oynamıştım ve aralarında en pürüzsüz çalışanın Manor Lords olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Oyuncuların performans konusunda endişeleri olduğunu tahmin ederek, yazıya doğrudan bu kısımdan girmeyi tercih ettim. Performans anlamında benden tam not aldı diyebilirim.
Manor Lords, şehir kurma & strateji türüne yeni bir güncelleme gelmiş gibi hissettiriyor
Bu tür oyunlar ileri aşamalara geçtikçe üzerine yeni şeyler ekleyerek karmaşıklaşır ve bir süre sonra her şeyin takibi gerçekten zor bir hale gelir. Manor Lords, ilerledikçe kendi içerisinde orantılı şekilde karmaşıklaşıyor ve bu durum, oyunun janrasına bir güncelleme gelmiş gibi hissettiriyor. Örneğin alıştığımız şekilde evleri tek tek yerleştirmek yerine, “Tımar Arazisi” aracı ile bir bölge seçiyoruz ve oyun bu bölgenin içerisine yerleştireceği ev sayısını, evlerin boyutunu ve evlere geliştirme yapılabilecek alanları kendisi belirliyor. Bu sayede nüfus arttıkça tek tek ev yerleştirmekle uğraşmak yerine, şehirleşeceğimiz bölgeyi kendi ellerimizle belirleyebiliyor ve burada binaların yapılmasını sağlayabiliyoruz. Boşta evlerimiz varsa şehrimize eklenen yeni aileler de bu evlere yerleşiyor.
Aslında Manor Lords’ta evlerin önemi çok büyük. Daha fazla insanı aynı bölgede toplayabilmek için yaşam alanlarını genişleterek her eve 2 aile sığdırabildiğimiz gibi bu evleri üretim odaklı da kullanabiliyoruz. Mesela ikinci seviye bir evin bahçesine demirci atölyesi yerleştirebiliyor ve burada milislerimizin kullanacağı silahlar üretebiliyoruz. Tabii bu, harici bir yapıya ihtiyaç olmadığı anlamına gelmiyor. Demircimizin kullanması için madenlerde demir cevheri üretilmesi, bunların da silah olabilmesi için Haddehane’de demir levhalara dönüştürülmesi gerekiyor. Silah üretmek için ekstra bir yapı inşa etmek yerine, evleri kullanarak içindeki ailelerin zanaatkâr olmasını sağlayabiliyoruz.
Evler geliştikçe, o evde yaşayan ailelerin de seviyeleri yükseliyor. Örneğin sıradan bir ailenin yaşadığı evi geliştirdiğimizde, bu evde yaşayan aile artık zanaatkâr oluyor ve basit işlerde onları kullanamıyoruz. Bu da ev geliştirme sistemine doğru kullanılmadığı takdirde bir penaltı olarak eklenmiş ve oyunun bizden beklediği stratejik düşünme refleksini gözler önüne seriyor.
Bu arada, oyunda üçüncü şahıs kamera açısına geçip bir kral gibi şehrinizde dolaşabiliyor, savaşları da yerinde seyredebiliyorsunuz. Bu modda herhangi bir etkileşime giremeseniz bile sürükleyiciliği ziyadesiyle artırıyor ve bir yerde artık işin keyfini sürmeye başladığınızı hissediyorsunuz.
Total War’dan esinlenilerek oyuna yedirilen savaşlar keyifli
Haydut grupları bazen köyünüzden malzeme çalabildiği gibi bazen de sürüsüne bereket üzerinize hücum edebiliyorlar. Oyundaki demircilik, ahşap doğramacılığı gibi zanaatkârların çalıştığı binalardan elde edebileceğiniz silah ve kalkanlar ile kendi birimlerimizi oluşturuyoruz. Şu anda piyade, kargıcı, mızrakçı ve okçu birimleri bulunuyor. Bunların her strateji oyununda olduğu gibi birbirine karşı güçlü ve zayıf yönleri de var. Savaşlarda da bu güzel kullanılmış.
Savaşların rastlantısallığı, savaş alanlarını tehdidi ne kadar uzakta fark edebilirseniz o zaman belirleyebilmeniz gibi anlık gelişen stratejik unsurlara dayanıyor. Oyunun akışının dışına çıkmayan savaşlar, bir anda içine düşebildiğiniz ve herhangi bir yükleme ekranının arkasına gizlenmemiş.
Oyuncunun elinden biraz daha tutması gerekiyormuş gibi hissettirdi
Manor Lords, başlangıçta oyuncunun elinden pek tutmuyor. İçerisinde türün geleneksel oyun tasarımının üzerine eklenmiş yeni fikirler bulunsa da bunları en azından ilk etapta çok net açıklamıyor. Çözene kadar ilk köyünüzü haydutlara kurban edebilir, ilk kışı başarısızlıkla geçirerek karanlığa sürüklenebilirsiniz. Köşeye sıkıştığınızda normalde atlayıp okumadığınız ansiklopedide “Burada yazıyordur” diyerek girdiğinizde de genelde hüsran ile ayrılıyorsunuz. Tabii ki bir erken erişim oyunu olarak çıkacağını hesaba katarak, bu kısımların ilerde dolacağını düşünüyorum.
Yine de başlangıçta öğretici tadında bazı mesajlar ile bize “Evet, Manor Lords oynarken bunu yapabilirsin!” diyerek bu yenilikçi mekanikleri kullanmak için cesaretlendirilebilirdik. Tabii ki bunların şu anda bulunmuyor olması, hiç olmayacağı anlamına da gelmiyor. Unutmayın, bu oyun bir erken erişim oyunu olarak çıkacak.
“Erken erişim hissi” var ama oldukça olumlu anlamda
Günümüzde erken erişim oyunu denildiğinde akıllarda performanstan yana sorunlar, türlü buglar ve oyun deneyimini zedeleyen önemli şeyler canlanıyor. Çağın getirdiği bu endişe ve önyargı ise, bize zamanla erken erişim oyunlarının nasıl olması gerektiğini unutturmuş. Bunu, Manor Lords oynadığım sırada çok iyi hatırladım ve anladım. Manor Lords, oyun deneyimini kötü etkileyen sorunlara sahip bir erken erişim oyunu olmayacak. Bunun yerine bazı fonksiyonların yerelleştirmesinin olması gerektiği yerde “bu_bir_fonksiyon_ismi” şeklinde metinler görüyoruz. Bunlar da erken erişim süreci boyunca oyunlaştırılıp, daha anlamlı şekilde karşımıza gelecektir.
Bunun dışında irili ufaklı hata ve buglar bulunuyor. O anlamda tertemiz olduğunu söylemek zor fakat bunlar daha biz görmeden güncelleştirilip düzenleniyor. Mesela, bizim oynadığımız çıkış öncesi kopyada yaşanan bir sorunu henüz ben o aşamaya gelmeden geliştirici görüp şunu paylaşmıştı:
Ayrıca Slavic Magic’in tam bir bağımsız oyun geliştiricisi gibi davranıp sunduğu şeffaflığı da çok beğendim. Manor Lords’u bir evlat gibi bağrına basıp kusurlarıyla birlikte kabul ederek geliştirmeye çalıştığı aşikar. Bu nedenle oyunu oynarken, “ben satın alayım” diye değil de “ben keyifle oynayayım” diye yaptığını da çok rahat hissedebildim.
Velhasıl kelam ilk bakışta bir takım aşklar yaşandı
Manor Lords, şu anda erken erişim oyunu olmanın getirdiği doğal eksilere sahip olsa da türe güncelleştirme gibi gelen harika bir oyun olacak gibi görünüyor. İlk 10 saatte bende uyandırdığı duygular bu şekildeydi, önümüzdeki haftalarda sizlerin karşısına erken erişim incelemesi ile çok daha fazla oynamış şekilde çıkacağım. Ancak bunun öncesinde, oyunda bahsettiğim elden tutma eksikliği nedeniyle inceleme gelene kadar benden bir takım rehberler görmeyi de bekleyebilirsiniz.
Şimdilik size aktaracaklarım bu kadardı, ilk bakışta aşk yaşandı ve bunun böyle devam edip etmeyeceğini birlikte göreceğiz. Eğer içeriğimizi faydalı bulduysanız bizi sosyal medya kanallarımızdan takip edebilir, sitemizin bildirimlerini de açabilirsiniz. Şimdiden herkese iyi oyunlar dilerim!