Nintendoʼnun eski oyunlarını Switchʼe getirme furyası son gaz devam ederken, bir GameBoy Advance oyunu Mario vs. Donkey Kong gerçekten yeniden yapılmayı hak eden bir oyun olmayı başarabilmiş mi, gelin konuşalım.
Mario vs. Donkey Kong: Nintendo ve onun yeniden yapımlara olan aşkı…
Mario vs. Donkey Kong güzel bir bulmaca oyunu ve eğlenceli oynanışı, harika gözüken grafikleri ile de bu durumu sonuna kadar destekliyor. Tabii maalesef ayılıp bayılmadım pek öyle, yalan yok. Nintendo standartlarına bakınca maalesef sınıfta kaldığı noktalar var. Bilmiyorsanız, bu oyun orijinal olarak GameBoy Advance için çıkan Mario vs. DKʼnin Switchʼe çıkarılmış bir yeniden yapımı.
Açık konuşmak gerekirse ben olsam kaynaklarımı, hele de elimde remake yapabileceğim yüzlerce daha iyi oyun varken, bu oyuna harcamazdım. Zaten şu sıralar konsol iyiden iyiye sadece eski oyunların yeniden yapımları ile doldu taştı. Bari çok daha güzel oyunları görelim. Döneminde çok mu efsaneydi diye araştırdım da yine ortalama bir oyun gördüğüm kadarıyla. Açıkcası bu oyunun orijinal sürümünün, Nintendo Switch Onlineʼdaki, GameBoy Advance sistemine gelmesini daha çok isterdim.
Şimdi Nintendoʼnun hiçbir zaman umursamayacağı uzun serzenişli girizgahımdan sonra artık gerçekten oyunu anlatmaya başlayalım. Mario vs. Donkey Kong, farklı farklı çeşitli sekanslar içeren kısa bir bulmaca oyunu. Benim oyun için eksik gördüğüm kısımlar ise öyle çok çok büyük değil. Bu yüzden de oyunun gayet ortalama üstü olduğunu söyleyip, incelememize başlayalım.
Neden ve nasıl kapışıyoruz bu goril adamla?
Oyunumuza Donkey Kongʼun televizyon izlerken, fabrika çıkışlı küçük Mario oyuncaklarının yapıldığını öğrenmesi ile başlıyoruz. Gariptir ki bu durum, adamımızın ilgisini muzlardan bile daha çok çekiyor. Daha sonra da tutuyor oyuncak fabrikasının yolunu. İçeriye bam güm girdikten sonra birkaç tane oyuncağı çuvalına attığı gibi oradan topukluyor. Tam o sırada yoldan geçen Marioʼda muhtemelen hissedarı olduğu şirketin soyulduğunu görünce, “Umarım, Bowser şu an Prenses Peachʼi kaçırmaz, ufak biʼ işimiz çıktı.ˮ dercesine, koca gorilin peşine düşüyor. Böylece 8 dünya boyunca Donkey Kongʼu kovalayacağımız maceramız başlıyor.
Oyun temelde A noktasındaki anahtarların, süre dolmadan ve anahtarın başına bir şey gelmeden B noktasındaki kapıya götürülmesi üzerine kurulu. Böylelikle kapılardan içeri girdiğinizde çalınan oyuncaklardan birini kurtarabiliyoruz. Her dünyada bu şekilde yapmanız gereken 6 tane bölüm var. Üstüne üstlük her dünyanın son 2 bölümü diğerlerine nazaran daha farklı. Bir tanesinde topladığımız oyuncak Marioʼları, kutularına sağ salim götürmeye çalışıyoruz. Burada bayağı yaratıcı ve eğlenceli bulmacalar çıkarmayı başarmışlar. İkinci kısımda yani her dünyanın son bölümünde ise bizi Donkey Kong ile yapacağımız bir Boss savaşı beklemekte.
Boss savaşları genel olarak aynı konsepte sahip. Donkey Kongʼun açığa çıkardığı ya da Marioʼya fırlattığı bir cismi taşımamız ve belli bir platforming oynanışından sonra ona geri fırlatıp hasar vermemiz gerek. Bu hasarı 4 kere verince de Boss savaşı bitiyor. Sizin de 6 canınız var, onlar da yukarıda bahsettiğim şekilde 6 farklı bölümde topladığınız oyuncaklardan oluşmakta. Boss savaşları eğlenceli olsa da dediğim gibi sürekli oynaşıp duran öfkeli bir gorile, çeşitli cisimler fırlatmaktan ibaret. Ama dünyadan dünyaya, o bölümün dizaynına uygun tasarımsal farklılıklar olduğu için her biri farklı hissettirmeyi başarıyorlar.
Bir yeniden yapım olarak nasıl olmuş?
Oyunun GameBoy Advance sürümünü biraz inceledikten sonra şunu söyleyebilirim ki gelişme sadece grafiklerde değil. Ancak ilk olarak grafik tarafının ne kadar iyi olduğunu siz görsellerden de az çok görüyorsunuz zaten. Karakter, çevre, düşman
tasarımları olsun, ara sahneler olsun inanılmaz iyiler. Zaten Nintendo, Super Mario Wonderʼdan sonra Mario grafiklerinde gerçekten gözle net görülebilen bir çağ atladı. Üstüne üstlük göz alıcı animasyonlarda eklenince tadından yenmiyor.
Asıl önemli olan kısma gelirsek, bence bir bulmaca oyununun en önemli kısmı şüphesiz bölüm tasarımıdır. 2004 model oyunumuzda bölümler daha basite kaçıyorken, Switch sürümü işleri biraz daha karmaşıklaştırdığı için hoşuma gitti. Nintendoʼya yeri geliyor -yanlış anlaşılmasın sevdiğimden ötürü- güzel saydırsam da şu yeniden yapım işlerinden çok iyi anlıyorlar.
Oynanışta ek olarak bir yeni oyun modu da eklenmiş. Biraz daha basit oynamak isteyen oyuncular için yapılan Casual modu, size birkaç ekstra can eklemenin yanı sıra zaman sınırını da kaldırıyor. Ama oyunun tadı Classic modu ile çıkıyor aklınızda olsun.
Yenilenmiş ses tasarımı da açıkçası ilgimi çekti. Müzikler bildiğimiz Mario müzikleri değil bu arada. Hani o eğlenceli havaları devam ediyor ama orkestra bu sefer daha duygusal notalarda sıkıştırmış araya. Bölümü nasıl geçeceğinizi düşünürken, bana dinlemeleri huzurlu hissettirmeyi başaran güzel ezgiler sunabildi oyun.
Bu arada son olarak oyunu bitirince açılan Expert bölümlere de orijinallerinde olmayan o kadar çok ek içerik eklemişler ki, saygı duydum. Gerçi saygı duymayı da geçelim. Eğer Expert bölümler olmasa oyunun puanı az sonra göreceğinizden 5-10 puan falan düşük olacaktı ve bu konuyu konuşmamızın şimdi tam zamanı.
Oyun bittikten sonra ne yapacağız?
Oyunun ana hikayesi 3 saat civarı bitiyor. Ancak bilirsiniz ki bu tip oyunlarda asıl eğlence sonradan bölümlere dönüp, toplanılabilirleri nasıl alacağımızı bulmanın keyfiyle geçer. Mario vs. DKʼde ise her bölümde 3 tane toplanabilir hediye paketi var. Bu paketlerin hepsini toplarsanız da bölümü yıldızlı pek iyi ile tamamlıyorsunuz. Bu yıldızlar da oyunun sonunda açılan Expert görevlerin bazılarına ulaşmak için işinize yarıyor. Ayrıca yıldızları boss savaşlarında hasar almadan veya hiç oyuncak Mario kaybetmeden bölümü tamamlayarakta kazanabiliyorsunuz.
Expert görevler mi? Kaçtır diyorsun yazıda da ne bunlar? Oyunun ana hikayesini bitirdiğiniz ve DK ile son bir final boss savaşı yaptıktan sonra, oyun daha zor bölümlerle devam ediyor. Bu bölümleri de bitirdiğiniz zaman, asıl son boss savaşına ulaşabiliyorsunuz. Yani oyunun end gameʼi var ve inanın bana oyunun kendisinden çok daha eğlenceliler. Bir 2 saati de burada harcıyorsunuz ve oyun bu sefer gerçekten bitiyor. Ama Marioʼları %100ʼlemenin keyfi bir başkadır. Bu yüzden tüm yıldızları kazanmaya çalışmak, sonradan açılan “zamana karşı yarışˮ modu falan derken dolu dolu içerikler sizi bekliyor.
Eksiler ve yeniden yapımlar üzerine
Kısadan hisse; normal bölümlerin zorluklarının çok kolay olması bence oyunu geriye çeken bir durum. Çünkü bulmaca oyunlarında bir zorluk beklersiniz değil mi? Kafamı biraz zorlayayım, hafif sinirleneyim falan filan… Ama burada end gameʼde açılan Expert görevler dışında maalesef zorlayıcı bölümlerin sayısı çok az. Nerdeyse ilk defa bir Mario oyununa saramadım ben ya. Gece uyumadan birkaç dakika oynayıp uyuyordum. Ama neyse ki içeride hala bölüm tasarımı konusunda artık sensei düzeyine ulaşmış insanlar var. Son saatlerde açılan Expert kısımların tadı damağımda kaldı desem yalan olmaz.
Bu yeniden yapım işleri daha uzunca bir süre de devam edecek orası belli. Geçen sene ben hariç kimsenin bilmediğini düşündüğüm çocukluğumun favori oyunu Super Mario RPGʼye remake yaptıkları zaman anlamıştım zaten. Biraz daha az oynanan, niş sayılabilecek oyunlarını da getirip onları da yüceltmek istiyorlar. Tabii yapsınlar, haklarıdır ama kızgınlığım bunlardan önce; Super Mario Galaxy 2ʼyi veya Linkʼin yetişkin olduğu zaman çizgisindeki Zelda oyunlarının -Wind Waker, Twilight Princess vs.- Switch portʼlarını görmek istiyor insan. Ama hayallerimiz yine başka baharlara kaldı…
Mario vs. Donkey Kongʼu almak isterseniz ya indirimlerde ya da Nintendo Voucher ile almanızı tavsiye ederim. Switchʼiniz varsa kesin olarak almanız gereken bir oyun değil. Daha buna gelene kadar alınabilecek sürüyle oyunlar var. Ama eninde sonunda tabii ki şans vermek isterseniz; kötü bir oyun olmadığını, aksine gayet güzel bir yeniden yapım olduğunu bilseniz yeterli.