My Time at Sandrock incelememize hoş geldiniz. İlk kez 2019’da çıkan My Time at Portia’nın ardından Pathea Games büyük bir sevgiye boğulmuş ve oyun da oldukça olumlu yorumlar almıştı. Bunun üzerine çok geçmeden Mayıs 2022’de yeni oyun geldi ve uzun süredir de erken erişimde. Artık nihayet tam sürümüne ulaşıyor ve biz de bu sürümü önceden oynayıp sizlere aktarma şansına sahip olduk. Gelin “içimizi ferahlatan oyunlar” kategorisine giren yeni yapımın nasıl bir yapıya sahip olduğunu birlikte inceleyelim.
My Time at Sandrock yüzlerce saat boyunca sizi pamuk gibi edebilir
Yapı olarak Stardew Valley’in ferahlığını taşıyan My Time at Sandrock, içerik zenginliğiyle ağzınızı açık bırakabilecek türden bir oyun olmuş. Baştan söyleyelim, eğer Stardew Valley veya benzeri oyunları oynadıysanız, yapısına pek yabancılık çekmeyeceksiniz.
İnşaatçı olarak taşındığınız çölün ortasındaki Sandrock kasabası, bir bakıma her anlamda sizin elinize bakıyor. Kaynaklar kısıtlı fakat umutlar sonsuz. Kasabanın yeniden inşa edilmesi ve geliştirilmesi için ihtiyaç duyacağınız her şeyi dayanışma yoluyla elde ediyorsunuz. Verdiği olumlu mesajlarıyla içinizi açan bu oyunu, erken erişim döneminde Steam’de yorum bırakan kullanıcılar arasında 4 bin saat boyunca oynamış olanları görebilirsiniz.
Başlangıçta karakterinizin cinsiyetini ve görüntüsünü ayarlayarak Sandrock’a taşınacak yeni inşaatçının nasıl görüneceğini belirliyorsunuz. Ardından oyun sizi birbirinden farklı kişiliklere sahip ve renkli karakterlerin arasına bırakıveriyor. Kasabada insanlarla tanışıp ilişkiler geliştirebiliyor, kasaba sakinlerinin görevlerini yaparak altın ve ilişki puanları kazanabiliyor ve kaynak arayışı için de dünyasının altını üstüne getirebiliyorsunuz. Aynı zamanda My Time at Sandrock, günümüz dünyasının bir felaketle ortadan kaybolduğu bir temelin üzerine inşa edildiğinden, günümüz teknolojisi ve bugüne dair her şey oyunda “eski dünya” olarak anılıyor.
Haritası bir çöl olan oyunda haliyle odun, su gibi kaynaklar sınırlı. Sandrock ve çevresinde ağaç -ya da büyük kaktüsleri- kesmek kesinlikle yasak, su bulmak için de vahaları ziyaret etmeniz ya da etraftaki küçük kaktüsleri kesmeniz gerekiyor. Bulduğunuz su ise her şey için hayati öneme sahip. Çünkü üretim yapmak için yerleştireceğiniz makineler de bir yerde su kullanarak çalışıyor. Eğer su bulamazsanız ya da mevcuttaki suyunuz biterse, atölyenizdeki tüm işler duruyor.
Sandrock kasabası birbirinden şirin sakinlere ev sahipliği yapıyor
Kasabada tasarlanmış her karakterin kendi rengi olduğunu ve kişiliklerinin belirgin çizgilerle birbirinden ayrıldığını söyleyebilirim. Mesela şehirdeki komisyoncumuz “Yan” tam bir üçkağıtçı gibi davranıyorken Blue Moon Saloon’un sahibi “Owen” daha dostane ve samimi bir yapıya sahip. Kasabadaki hemen hemen bütün karakterler de bu şekilde birbirinden ayrılıyor. Bu sadece bir karakter ile etkileşime girerken sıradan bir NPC ile konuşuyormuş gibi hissetmek yerine daha organik bir deneyim sağlanmış.
Tıpkı Stardew Valley’de olduğu gibi My Time at Sandrock’ta da kasaba sakinleriyle ilişkilerimizi geliştirebiliyoruz. Onlara zaman ayırıp sohbet ederek, cricket adı verilen kart oyununu oynayarak ya da hediyeler vererek aramızdaki bağı güçlendirebiliyoruz. Aynı zamanda bu karakterler ile romantik bağlar kurmamız da mümkün. Aynı zamanda bu tür bağlar kurabileceğiniz her karakterin hayatında önemli bir amacı bulunuyor. Dolayısıyla yollarınız birleştiğinde, bu amaç aynı zamanda sizin de amaçlarınızdan birisi haline geliyor. Oynanış da bu sayede büyük ölçüde zenginleşiyor.
Üretkenlik hissi olumlu duygular uyandırarak güçlendiriliyor
Oyunda alışılagelmiş “loot toplama” mekanikleri olumlu bir mesaj ile güçlendirilmiş. Çölün ortasındaki bir kasabada bulunduğunuz için odun toplamak için ağaç kesemiyor, bunun yerine eski dünyadan kalan hurda ahşapları geri dönüşüme sokarak “eskiden yeni” üretiyorsunuz. Bütün temel üretim hammaddeleri için bu şekilde hurdalar arıyor ve daha kaliteli hurdaları ayrıştırıp geri dönüştürmek için de daha iyi teçhizatlar üretmeniz gerekiyor.
Belki de bu oyundan çok örnek verdim fakat Stardew Valley’de olduğu gibi burada da “maden sistemi” yer alıyor. Çöl kumlarının altına indiğinizde eski dünyaya ait harabe ve kalıntıları keşfediyor, buradan da yeni teçhizatlar üretebilmek için ihtiyaç duyacağınız bakır, altın gibi madenlere ulaşıyorsunuz. Bu madenlere her inişinizde biraz daha ileriye gidebiliyor ve bu sayede tekrar tekrar inerek daha derinlere ulaşmaya çalışıyorsunuz. İçeride tehlikeli tuzaklar ve yaratıklarla birlikte görünce beni sebepsiz yere mutlu eden “ganimet goblinlerine” de rastlayabiliyorsunuz. Sebebini bilmemekle birlikte ilk kez bir ganimet goblini gördüğümde aşırı mutlu olmuş ve ganimetlerini kaybetmemek için onu uzun uzun kovalamıştım.
Karakterinizin gelişimi ve oyundaki ilerleyiş birçok farklı koldan yaşanıyor
Karakteriniz dünya ile etkileşime girip yeni nesnelerle tanıştıkça “Bilgi Puanı” kazanıyorsunuz. Bu puanlar ile pasif güçlendirmelerin kilidini açarak sınırlı enerjinizi daha verimli kullanabiliyor ve daha fazla tecrübe puanı ve materyal kazanabiliyorsunuz. Bilgi kısmındaki gelişim ağacı aynı zamanda bir karar mekanizması görevi görüyor çünkü sınırlı puanınızla hangi daldan giderseniz, artık sizin için en verimli üretim şekli o daldaki pasif güçlendirmelere göre belirleniyor.
Bunun dışında etrafta hammadde ve ganimet toplarken envanterinize eklenen “Veri Diskleri” de bulunuyor. Bu diskleri elde ettikçe kasabadaki araştırma merkezine giderek daha iyi ve verimli üretim istasyonlarının kilidini açıyorsunuz. Açtığınız her yeni düğüm ile birlikte elinizdeki üretim istasyonlarını eğer hammaddelere sahipseniz bir üst seviyeye çıkarabiliyor ve su tüketimini azaltarak çalışma süresini hızlandırabiliyorsunuz.
Çölde balık yakalayarak fazladan altın kazanabiliyorsunuz
Bu tür oyunlardaki en verimli ekonomi numaralarından birisi olan balıkçılık, My Time at Sandrock’ta farklı şekilde ele alınmış ve oldukça keyifli. Belirli ve nispeten küçük bir alanda kumun altında gezinen balıkları yem kullanarak yüzeye çıkarıp, üzerlerine kapanlar fırlatarak yakalayabiliyorsunuz. Hatta sizlerle ilk kez bu tür bir oyunda balık tutarken sıkılmayıp fazlasıyla eğlendiğimi de paylaşmalıyım.
İlerleyen aşamalarda daha büyük ve değerli, aynı zamanda besin değeri yüksek balıkları yakalayabilmek için daha gelişmiş tuzaklara ihtiyaç duyuyorsunuz. Balıkçılık diğer oyunlardaki gibi doğru zamanda tıklama eyleminin yerine gerçekten yetenek bazlı ve çok eğlenceli bir sistemin üzerine oturtulmuş. Bu nedenle uzun vadede ne kadar tekrara düşerse düşsün, oyunun eğlenceli içeriklerinden birisi olarak kalmayı başarıyor. Tür içerisinde bir karşılaştırma yapacak olursam sanırım en beğendiğim balıkçılık sistemini bu oyunda gördüğümü söyleyebilirim.
İçerik çeşitliliği oyunun açılmasını biraz yavaşlatıyor
My Time at Sandrock’ta karşılaşacağınız içerik zenginliği aynı zamanda oyun üzerinde olumsuz bir etkiye de sahip. Tabii bu durum herkes için olumsuz olmayabilir. Oyunun açılması, tahmin ettiğinizden çok daha uzun sürüyor. Atölyenizi genişletmek, bir binek sahibi olmak ya da çiftçilik yapmaya başlamak için uzun süreler oynamış olmanız gerekiyor. Aslında bu durum bir anlamda çöl ortasındaki bir kasabaya yeni taşınmış bir yabancının adaptasyon sürecini temsil ettiğinden benim için herhangi bir olumsuzluk teşkil etmedi. Yine de oyunu oynama arifesinde olan oyuncular için bunun da altını çizmem gerektiğini düşündüm.
Uzun lafın kısası
Velhasıl kelam oyundaki her içeriği tek tek anlatmaya kalksam bu yazının içinden ne ben ne de siz çıkabilirsiniz. My Time at Sandrock oyuncuya inanılmaz bir zenginlik sunan, ferahlatıcı ve türü içerisinde harika bir oyun olmuş. Rahatlatıcı oyunları seven, kendi dünyasını kendi başına şekillendirmek isteyen bütün oyuncuların bu oyuna göz atmasını gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Şu anda Steam üzerinde 750,00₺ gibi pahalı bir fiyatlandırmayla karşımıza çıkıyor olsa da tahmini oyun süresine oranla makul bir oyun olduğunu söylemek mümkün.
My Time at Sandrock’tan size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı. Eğer yazılarımızı beğeniyorsanız bildirimleri açarak hepsinden anında haberdar olabilirsiniz. Bir başka incelemede daha görüşmek dileğiyle, sevgi ve oyun ile kalın.