Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
MySims: Cozy Bundle inceleme kopyası, Electronic Arts tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Selamlar sevgili okurlar MySims: Cozy Bundle hakkında konuşacağımız yazımıza hoş geldiniz. Bu seneyi kapatmadan önce görmeyi beklediğim son şey EA tarafından yapılan bir Animal Crossing idi. Açıkçası bunu talep ediyor muydum… Yani elimizde Mii oyunları veya Sims’in asıl büyük oyunları gibi daha iyi örnekler varken, pek aradığım söylenemezdi.
Mesela ana Sims markasını neden uzun zamandır saldılar hala bir fikrim yok. Rakipleri Krafton, InZOI adında son derece gerçekçi gözüken bir oyunla gümbür gümbür geliyorken, karşı saldırı olarak Sims 5’i patlatmak sanki MySims port’ları yapmaktan daha doğru bir satış politikası olabilirdi gibi düşünüyorum. Evet doğru okudunuz, bu iki oyun aslında geçmişte çıkan DS ve Wii için geliştirilen MySims ve MySims: Kingdom oyunlarının Switch için yeniden düzenlenmiş halleri.
Ama keşke bu düzenleme daha özenli yapılsaymış dedirtmeyi başardı. Uzun zamandır zaten, özellikle Nintendo tarafında firmaların “yeniden yapım” adı altında hep aynı oyunları döndüre döndüre bize oynattıkları hissiyatına kapılıyorum. Oyuncular olarak buna fazla göz yumduk sanırım ve başımıza bunun geleceğini de az çok kestiriyorduk. Neyse, yine herhangi bir adam olan benim EA’ye finans tavsiyesi verdiği ve oyuncular olarak hepimizi eleştirdiğim uzun girizgahımızdan sonra gelin artık oyunu konuşmaya başlayalım.
İki oyun da temel oynanış bakımından benzer
MySims ve MySims Kingdom aslında hemen hemen aynı şeyleri sadece farklı temalarda sizlere yaptıran oyunlar. Nedir bu aynı şeyler diye bakarsak işin Animal Crossing tarafı burada devreye giriyor. Hayır, Animal Crossing’deki gibi gün aşırı gelişmesini beklediğiniz olaylar yaşanmıyor. Öyle olacak diye korkmadım da değil ama merak etmeyin, her şey hızlı gelişiyor. Ağaç kestiyseniz ve yeni fidan ektiyseniz birkaç dakika içinde büyüyor veya suyunu döktükçe meyvesini hızlıca veriyor.
Bu bağlamda da oyun, kendisine benzer tarzdaki diğer oyunlar gibi “Biraz oyna, sonra dinlen. Vakit geçsin geri gel.” mantığında çalışmıyor. Çünkü oynanış döngüsü şehirdeki insanlardan görevler alıp, onlara bazı toplanabilir eşyaları getir götür yapmakla geçiyor. Bazen görev icabı size zoraki yaptırdığı çalışmalar olsa da genel anlamda Sandbox bir hava mevcut. Böylece yeni eşyalar üretip daha sonra da alet, bina ve benzeri yeni ürünler oluşturmak sizin elinizde.
Harbiden elinizde bu arada. Çeşitli parçaları dokunmatik ekranda (bence en rahat yol buydu) taşıyıp yeni eşyalar veya binalar üretebiliyorsunuz. Böylece şehri geliştirip görev yapayım derken bir bakmışsınız oyunun akışına kaptırmış gitmişsiniz. Ancak bu akıştaki sürükleyicilik etmeni ne yazık ki çok çok güçlü değil. Tek oturuşta saatlerinizi gömmek istemeyebilirsiniz ama boş zamanlarda, kafa dinlemek adına sizi içine çeken güçlü bir yanı da mevcut.
İkisi arasından benim favorim hangisi?
Aslında iki oyunda da belli başlı bir hikâye anlatılmaya çalışılmış. Sonuçta diyaloglar ve konuşma balonları ile akan bir sunum var. MySims’te belediye başkanından görevler alıp ağır ağır adımlarla kasabayı büyütmeye çalışıyoruz. Ancak My Sims: Kingdom’da işler biraz daha benim seveceğim kıvamda gidiyor. Tamam, Orta Çağ ortamını RPG’lerden ötürü çok sevdiğim için “Taraflı bakıyorsun Seyidcem!” diyebilirsiniz. Ama gelin bir farklılıkları dinleyin.
Öncelikle ana görevleri aldığımız belediye başkanı yerine artık Prenses, Kral ve Büyücü’ye sahibiz. Hem de inanmazsanız bu kasaba oluşturma işini ufakta bir hikâyeye dönüştürmüşler. Bayağı oyuncunun geçmesi gereken bir sınavmış gibi lanse ediliyor. Oynanış mekanikleri ise aynı olsa da bu sefer eşya oluşturma kısmında mana harcıyoruz. En önemlisi de görünmez bir şekilde havada uçan cisimler artık asadan çıkan bir taşıma büyüsü sayesinde havalanıyor. Animasyon eklentisi deyip geçmeyin, böyle mantığa oturtuldukları zaman gerçekten daha güzel duruyorlar.
Bunun dışında iki oyunun da karakter yaratma ve arayüz kısmındaki görsellikleri hemen hemen aynıydı. Tematik tarafı bir kenara alırsak birinin diğerinden üstün olduğunu düşündüğüm pekte fazla etmen yok. Görsellikler açısından ikisi de birbirlerinin tıpatıp aynısı ve gerek çevre, gerek karakter tasarımları olarak gerçekten şirin gözüküyorlar. Ama MySims: Kingdom’dan daha çok keyif aldığımı söylemeden geçmek istemedim.
Keşke biraz daha özenselerdi…
Girişte de dediğim gibi bu iki oyun zaten senelerdir, nerdeyse her Nintendo jenerasyonuna öyle ya da böyle çıkmış. Bari biraz özen gösterseydiniz ama aynı şeyi tekrar tekrar çıkarmak yerine. Oyunda çok çok temel iki sorun var. Biri son derece sığ ve anlaması zor karakter yaratma ekranı, diğeri de ne yazık ki kontroller. Karakter yaratma ekranı seçenekleri görmeyin, iyice zorlanın diye yapılmış gibi. Kaşa basayım derken gözü değiştiriyorum sonra beğendiğim seçeneği ara babam dur. En sevmediğim tasarımlardan biri, yapsana tüm seçenekleri görebildiğim bir alan…
Ayrıca hani demiştim ya üretim tarafında dokunmatik ekranı kullanmak çok daha rahat diye. Normalde stick’ler ile de kontrol edebiliyorsunuz ama inanın etmeseniz çok daha iyi. D Pad ile kaydırma, sağ stick ile hareket ettirme falan derken ne kadar saçma sapan bir kontrol sistemi olduğuna hayret ettim. Bunları biraz elden geçirip yayınlasalardı inanın çok daha başarılı olabilirdi ama böyle olması ne yazık ki can sıktı. Neyse ki optimizasyon tarafında bir sıkıntı yok ve oyun sabit kare hızında, hatasız çalışıyor.
Kısadan hisse MySims: Cozy Bundle, şehir planlama, üretim, gelişim ve görevler yapıp zaman harcama eylemlerini seven kişiler için doğru bir oyun olsa da; artık yaşlanmış kontrolleri ve hissettiren özensizliği sayesinde potansiyeline tam ulaşamamış bir oyun. Gerçekten oynayacak oyun bulamadığınız o kıtlıklarda iyi gelecek olsa da, kendilerine gelene kadar sizi türe daha çok çekecek oyunlara bakmanızı tavsiye ederim.