Prensip olarak bir oyunu tam anlamıyla bitirmeden hakkında bir şeyler karalamıyorum. Daha doğrusu karalamıyordum; Oddyssey: Your Space, Your Way, bu konuda benim için bir ilk oldu. Kötü bir ilk…
Neresinden tutsan elinde kalıyor
Bundan iki yıl önce Oddyssey’in duyuru haberini – eskiden yazdığım sitede – yapmıştım. Bugüne kadar özel olarak takip etmesem de oyunun varlığından haberdardım yani. Haliyle erken erişim olarak çıktığında da özel olarak denemek istedim. Ama bu kadar vasat bir işle karşılaşacağımı gerçekten düşünmemiştim…
Oyunun hikayesini aradan çıkartıp hemen içimi dökmek istiyorum. Dünya artık yaşanılamaz hale gelmiş. İnsanlar da bunun üzerine yaşanabilir yeni bir gezegen bulma umuduyla ARK isimli bir uzay gemisi inşa etmiş ve torun tombalak doluşmuş içine. İçerisinde 2 milyon dondurulmuş insanı barındıran ARK, yolculuğu sırasında rotasından sapmış ve yakıtı iyice azalmış. Gemiyi ve içindekileri kurtarmak da erkenden uyandırılan 4 yolcuya kalmış…
İşte, Oddyssey’in hikayesi bundan ibaret. Hikayenin iyi bir temeli var, bu konuda oyunun hakkını yiyemem. Ama oynadığım süre boyunca bu temelin üzerine hiçbir şey koyamayan bir yapım vardı karşımda. Hikaye modunda ilerledikçe – neden ilerleyemediğimi anlatacağım – yeni şeylerin açıldığını da pek sanmıyorum. Buna rağmen tam sürümde özel olarak hikayeye ağırlık verilmeli diyemeyeceğim çünkü oyun bana göre her anlamda eksik.
Geliştirici ekip, hikayenin girizgahını tutorial kısmında yapmayı ve oyuncuya bir yandan da oynanış mekaniklerini tanıtmak istemiş. Tek kelimeyle: Batırmışlar. Oddyssey, bugüne dek gördüğüm en kötü ve en sıkıcı tutorial’a sahip. Öyle ki, oyuncuların çoğu oyunu tutorial kısmında bırakmış. Aynı şey benim de aklımdan geçmedi değil. Ama ben oyunu bırakmak yerine direkt öğretici kısmı geçmeyi tercih ettim.
Bir tutorial düşünün ki bölümler sürsün, bunu da olabilecek en sıkıcı şekilde yapsın. Üstüne sözde “öğretici” olması gerekirken çoğu zaman nerede ne yapman gerektiğini de söylemesin. Sürekli dır dır konuşan bilgisayarın sinir bozucu sesine değinmedim bile… Kısaca Oddyssey, tutorial kısmıyla gerçekten berbat bir deneyim yaşattı bana.
Hayat sıkıcı oyunlar için fazla kısa
Oyuna devam edebilmek için kendimi pek inanmasam da hikaye moduyla motive etmeye çalıştım. Sonuçta eldeki malzeme tutorial’dan ne kadar kötü olabilirdi ki? Düşüncemde haklı da çıktım. Zaten bilgisayarın o sinir bozucu sesinin azalması bile benim için gayet yeterliydi. Ama “haklı çıktım!!!” dediysem çok da iyi bir anlamda değil; kötünün iyisi işte.
Öğretici kısımda hem çok sıkılmış hem de oyunun amacını kavrayamamıştım. Bu iki derdime hikaye modu da çare olmadı. Bir kere ben oyunun amacını hala anlayabilmiş değilim. Hikaye modunda “ilerleyebildiğim” süre boyunca oradan oraya savruldum durdum. Oyunda ne olduğunu, ne yaptığınızı anlamadan sürekli bir hareket halindesiniz. “Sinyalin kaynağını bul.” diye bir görev var mesela. Buluyorsunuz ki, bu hiç de zor değil; haritalar zaten küçücük. Bulunca da “Haaaa, tamam o zaman gidebiliriz.” gibisinden bir mantıkla başka bir gezegene yollanıyorsunuz. Ne olup ne bitiyor hiçbir şey anlaşılmıyor. Bunun devam etme motivasyonunuzu ne kadar düşürdüğünü söylememe gerek bile yok.
Oyunun sıkıcı olmasına gelirsek, bu konuda biraz insaflı olmakta fayda var. Sonuçta Oddyssey erken erişim olarak çıkmış bir yapım. Ama benim asıl rahatsız olduğum kısım mevcut içerik eksikliği değil, oyunun yapısının tamamen uzayda süzülen hammaddeleri toplamak üzerine olması. Bu da hiç ama hiç eğlenceli değil. Karakteriniz uzayda dikey – şaka gibi – hareket edemiyor. Yani sonsuz boşlukta sadece yatay olarak ilerleyebiliyorsunuz. Haritaların da pek bir albenisi yok zaten, hepsi küçücük ve tasarım olarak tıpatıp aynılar. Tüm bunların üstüne oyunun kamera açısı da gerçekten rezalet. Anlayacağınız, Oddyssey’in mevcut tek elle tutulur mekaniği olan geminin dışına çıkıp hammadde toplamak, şu an için tam bir zulüm.
Hammadde toplamayı temel alan bir yapım, bu maddeleri işleyip çeşitli şekillerde kullanabilmenizi de sağlamalı. Oddyssey’in bu konuda bir çabası var ama şimdilik yetersiz kalıyor. Çeşitli maddeleri işleyip gıda, oksijen ve yakıt gibi kaynaklar elde edebiliyorsunuz ama bu seçenekler çok daha çeşitlendirilmeli. Aynı durum otomasyon için de geçerli. Başarılı otomasyon formüllerinin ne kadar bağımlılık yaptığı ortada. Şu an hiçbir albenisi olmayan Oddyssey, tam sürüme geçmeden önce otomasyon açısından zenginleştirilirse oynanabilirliği kesinlikle artacaktır.
Kapanış
Yazı boyunca “ilerleyebildiğim yere kadar” diye bir parantez açma gereği duydum. Çünkü ben Oddyssey’i teknik bir sorundan ötürü yarıda bırakmak zorunda kaldım. Bu “teknik sorun”, oyunun hiçbir zaman yeterince açıklayıcı olmamasından dolayı da kaynaklanmış olabilir. Her iki seçenek de işin bahanesi tabii. Oynarken hiç keyif almadım ve oyunun neredeyse hiçbir olumlu yönünü göremedim. Tam sürüme kırk fırın ekmek yiyip geçmesi lazım. Şu an tavsiye edilebilecek hiçbir tarafı yok.