7 Mart’ta tam sürüme geçen Rogue Spirit, temeline aldığı mekaniklerle roguelike sağanağının en özgün işlerinden biri olmuş. Gelin oyun hakkında biraz laflayalım. Bu ay çıkmasını beklediğimiz diğer yapımlara buradan ulaşabilirsiniz.
Niye uyandırdınız beni kardeşim?
Rogue Spirit, birkaç keşiş tarafından ruhlar âleminden çağrılmamızla başlıyor. Dünyaya geri getirilme sebebimiz, şeytani güçlerin istila ettiği Midra diyarını yeniden huzura kavuşturmak. Maceramız da bu hedefin etrafında şekilleniyor.
Roguelike, tür olarak zengin hikaye anlatımları için pek elverişli değil. Yapımcıların önceliği de bu olmuyor zaten. İşte, Rogue Spirit’in hikayesi de tamamen yukarıdaki paragraftan ibaret. Oyundan bu konuda öyle aman aman bir beklentim olmadığından bu durum beni çok rahatsız etmedi. Hatta günün sonunda aksiyona daha çok odaklanabildiğim için mutlu bile oldum. Ama bu tabii kişiden kişiye göre değişir; görece “anlamsız” bir oyun herkese hitap etmeyebilir. Çünkü ortadaki iş türün düşük standartlarının bile altında.
Oynanış kısmında daha detaylı değineceğim ama bu durum biraz da oyunun düşük bütçeli olmasından kaynaklanıyor. Rogue Spirit, aslında içerisinde çeşitli diyaloglar ve evrene dair bilgi “kırıntıları” barındırıyor ama kullanımları teknik olarak bir hayli temel düzeyde. Bu da oyunun sesinin cılız kalmasına yol açıyor. Bir konuyu ara sahne, seslendirme veya yazıyla aktarmak arasında o kadar büyük farklar var ki… Hâl böyleyken geliştirici ekibe pek de kızamıyorum yani.
Ucundan gizlilik, bocalama RNG
Gelelim oynanışa. Rogue Spirit, içerisinde 18 farklı karakter ve düşman çeşidi barındırıyor. Sayıları aynı çünkü bir ruh olarak öldürdüğümüz düşmanların yerine geçebiliyoruz. Oyunun temelini oluşturan bu özgün fikri fazlasıyla sevdiğimi söylemeliyim. Ama RNG ögelerinin fazlalığı gibi çeşitli unsurlar bu mekaniği oyun içinde pek de çekici kılmıyor.
Maceranıza her seferinde rastgele bir karakterle başlıyorsunuz ve karakterinizin özellikleri de yine rastgele belirleniyor. Karşınıza çıkan düşmanların özellikleri de rastgele belirlendiğinden, başlarda doğal olarak bol bol karakter değiştiriyorsunuz. Sonuçta gitgide güçlenmeniz gerekiyor ve bunun da en kolay yolu bir nevi hazıra konmak. Ama bir süre sonra aynı RNG ögeleri aleyhinize işlemeye başlıyor.
Oyunda bölüm aralarının haricinde tam anlamıyla can yenileyebilmenizin tek yolu karakter değiştirmek. Bu da sizi çoğu zaman hem istemediğiniz hem de daha güçsüz olan bir karakterle oynamak zorunda bırakıyor. Oyuncunun kartopu etkisiyle gelişmesinin ve oyunu tek seferde bitirmesinin önüne geçmek için alınmış bu karar, günün sonunda oldukça konforsuz bir deneyime yol açıyor. Bir kere strateji kurmak neredeyse imkansız hâle geliyor; kumar oynayıp, karakter değiştirmeyerek bölüm sonuna kadar gitmeye çalışmak da size kalmış…
Ruh olmanın bir diğer getirisi de görünmez olmak tabii. Rogue Spirit’in mağaza sayfasında “hafif gizlilik ögeleri” içerdiği söyleniyor ya, işte o bayağı hafif. Hava kadar, kantin tostundaki kaşar kadar hafif… Gizlilik, oyunda sahiden de sadece görünmez olmak anlamına geliyor. Takedown gibi kilit bir unsur yok, siz anlayın durumun vahametini. Çeşitli güçlendirmelerle gizli hâlden çıkıp saldırmanın birtakım artıları oluyor o kadar.
Ruh olmak daha çok savaş dışı konularda işinize yarıyor. Ruh formunda düşmanlar tarafından fark edilmediğiniz sürece – o da saniyeler sürüyor zaten – dilediğiniz gibi gezebiliyorsunuz mesela. Hareket hızınız ciddi şekilde artıyor ve artık ezberlediğiniz yerlerden hızlıca geçip gidebiliyorsunuz. Sadece ruh formundayken görülebilen hazineleri de unutmamalı. İçinden çıkanlar, güçlendirme almak veya sonraya yatırım yapmak için çok yardımcı oluyor.
Yatırım, yatırım ve yatırım…
Şu “yatırım” mevzusu oyunda çok önemli bir yere sahip. Bir kere yukarıda roguelike falan dedik de Rogue Spirit kelimenin tam anlamıyla bir roguelite. Yani her ölüm yeni bir başlangıçtan ziyade, güçlenebilmeniz ve bir dahaki sefer daha çok ilerleyebilmeniz anlamına geliyor. Oyunu konforsuz hâle getiren seçimlerin sebebi de burada yatıyor. Geliştirici ekip, “Tek seferde gidebileceğin yere üç seferde git ama sana sunduğumuz mekanikleri iyice bir gör.” mantığıyla, tempoyu oyuncunun değil oyunun belirlemesini tercih etmiş.
Her ölüşünüzde yanınızda getirdiğiniz altınlarla kalıcı güçlendirmeler edinebiliyorsunuz. Bunların yelpazesi çok geniş ve gerçekten de zaman geçtikçe güçlendiğinizi hissettiriyorlar. Haritada karşınıza çıkan minik yoldaşlarınızı ve çeşitli yeteneklerinizi geliştirebildiğiniz gibi, can ve saldırılarınızı da rakamsal olarak iyileştirebiliyorsunuz.
Tabii tüm bunlar Rogue Spirit’in düzlüğe çıkana kadar grind gerektirdiği anlamına geliyor. E bu da roguelite türünün olayı zaten; meraklısı için birebir.
Bu konuyu kapatmadan önce Rogue Spirit’in temposuna dair son bir anekdot paylaşmak istiyorum. 18 farklı oynanabilir karakter var demiştim. Oyun bunları bölümlere iyice yedirmiş. Hepsiyle aynı anda karşılaşmak oldukça yorucu olacağından, her yeni bölümde yenileriyle tanışıyoruz ve kilidini açtıklarımız sonraki denemelerimizde daha ilk bölümden karşımıza çıkmaya başlıyor. Olumlu bulduğum ve mantığını takdir ettiğim bir karar.
Peki ben bu oyunun nesini sevdim?
Rogue Spirit’in o kadar olumsuz yönünü konuştuk, biraz da övelim değil mi? Bir kere ben oyunu saydığım onca eksiği ve hatasına rağmen gerçekten sevdim. Oynanışıyla insanı ilginç bir şekilde içine çekmeyi başarıyor. Kendini “bir şekilde” oynatabilmesi ve oyuncuyu hep bir sonraki el için hazır tutabilmesi de bir roguelite için en büyük başarı olsa gerek zaten.
Dövüş mekanikleri bence tam kararında mesela. Her bir karakterin iki farklı saldırı şekli var. Sürekli karakter değiştirdiğimiz ve mantıken iyi kötü hepsine hakim olmamız gereken bir yapım için oldukça mantıklı bir seçim. Bölüm sonu savaşları desen onlar da her bir karakterle geçilebilecek şekilde dizayn edilmiş. İşte tüm bu saydıklarım oynanabilirliği artırıyor. Tabii bu yorumlarımın oldukça öznel olduğunun farkındayım. Siz oyuncuyu çeşitli kombinasyonlara teşvik eden, zor bölüm savaşlarına sahip yapımları tercih ediyor olabilirsiniz. Yine de Rogue Spirit’in formülü düşük prodüksiyonlu bir yapım için son derece uygun bence. Kıs sesi, aç arkaya videonu, oyna babam oyna.
Son notlar
İstediği sistem gereksinimleri düşük olsa da Rogue Spirit’in FPS değerleri bölümlerdeki detay seviyesi arttıkça oynamaya başlıyor. Oyun oynanmayacak seviyeye gelmese de kalabalık düşman gruplarının arasında birtakım sorunlar yaşayabilirsiniz. Tabii bu lafım benimki gibi orta şekerli sistemlere sahip olanlar için.
Tasarımına gelirsek, oyun 3D klasik anime kafası çizimlere sahip. Kişisel olarak hazzetmediğim bir tarz olmasının yanı sıra çok daha başarılı da olabilirdi. Bu hali de hiç fena değil ama. Kullanılan ambiyans müzikleri de yine ne eksik ne fazla sadece görevini yerine getiriyor. Bu anlamda oyundan çok da bir beklentiniz olmasın.