Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
Sid Meier’s Civilization VII inceleme kopyası, 2K tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Sid Meier’s Civilization VII incelememize hoş geldiniz. Serinin 2016’dan bu yana çıkan ilk oyunu olan ve 9 yıllık sessizliği bozan yapım, şikayet edecek çok fazla şey olmasına karşın harika bir oyun olmuş. Fakat bu biraz sizin tercihlerinize göre şekillenecek. Mesela, sizin için değişim mi daha önemlidir, yoksa yenilik mi? Her değişim bir yenilik midir veya her yenilik bir değişim olmalı mıdır? İşte oyunu oynarken kafamda sürekli bu sorular dönüyordu. Dilerseniz gelin kılıfını açıp Civilization 7’nin derinliklerine bir göz atalım.
Sid Meier’s Civilization VII incelemesi: Taşların yeri değişmiş, binanın boyu aynı
Strateji oyunlarının çıkış sonrası DLC içerikleriyle tamamlandığı gerçeğini göz önünde bulundurarak, Civilization 7’nin oynadığım sürümüne “taban sürümü” diyeceğim ve bu şekilde değerlendireceğim. Zira Civilization 6’nın da ilk sürümü ve DLC içerikleriyle desteklendikten sonraki hali arasında dağlar kadar fark var. İncelemeyi de bunun bilincinde olarak okumanızı tavsiye ederim. Çünkü benim için Civilization 7 pek yeni bir oyun olmamış, daha ziyade oyunun temel sistemlerinde çok fazla değişiklik yapılarak, eldeki formül birbirine karıştırılmış.
Önceki oyuna kıyasla Civilization VII’nin çok daha “multiplayer odaklı” olduğunu söylemem gerekiyor. Ben ise oyunu tek oyunculu modda deneyimledim. Ancak çok oyunculu tarafta artık sadece oyunu çok iyi bilmek değil, muhtemelen çok fazla oynamış olmak da gerekecek. Çünkü yeni ilerleyiş sistemiyle birlikte ilk karşılaşmada çağ atlarken seçeceğiniz medeniyetlerin sayısı gerçekten çok düşük olacak.
Evet artık liderler ve medeniyetler ayrı ayrı seçiliyorlar
Selefinde her lider kendi medeniyeti ile birlikte, bir paket halinde geliyordu. Civilization 7’de ise artık bu sistem değişiyor. Liderleri ve medeniyetleri ayrı olarak seçip, karakteristikleri arasında bir uyum yakalamamız gerekecek. İlk etapta birbirinden farklı 20 lider bulunuyor. Bunların ise 5 tanesinin birer farklı varyantı daha mevcut. Yani toplamda oynayabileceğimiz 26 farklı lider bulunuyor. Bu varyantlara örnek verecek olursak, Friedrich’in bir “Baroque”, bir de “Oblique” versiyonlarının olmasını gösterebiliriz. Baroque askeri ve kültürel bir oyun tarzı için uygunken, Oblique askeri ve bilimsel bir oyun tarzı için daha doğru bir seçim olacaktır. Ayrıca bunların bazılarının “Founders Edition” ile geldiğini belirtmem lazım. Benim oynadığım sürüm buydu.
Medeniyetler ise artık çağlara bölünmüş durumda. Toplamda çok fazla medeniyet olsa da artık her medeniyeti her çağda oynayamıyoruz. Yani Civilization V’te Moğollar ile Atomic Era’da Cengiz Han’ın hayalini gerçekleştirmek mümkün değil. Zaten oyunda lider olarak Cengiz Han bulunmuyor. Yine de Moğollar’ı medeniyet olarak Keşif Çağı’nda seçmek mümkün.
Medeniyetlerin ve liderlerin ayrı olarak seçilebilmesi, oyuna stratejik bir derinlik katmış. Artık yeni kombinasyonlar deneyerek kendi oyun tarzınızın en iyi versiyonunu bulmaya çalışabiliyorsunuz. Oyunun bu yönünü beğendiğimi söylemeliyim. Fakat medeniyet sayısına kıyasla taban sürümde lider sayısını ve çeşitliliğini yeterli bulmadım. Yani bu taraftaki yenilik sayısı, değişiklik sayısından daha az olmuş diyebilirim.
Sınırları daha belirgin çizilmiş bir oyun anlayışı
Civilization 7’de oyunun sınırları çok daha belirgin çizilmiş. Eğer 6’nın taban sürümünü oynuyor olsaydım, rakiplerimden önce yeni çağlara geçebilirdim. Bu tamamen benim teknoloji araştırma hızıma bağlı olurdu. Fakat yeni oyunda -tıpkı selefinin DLC içerikleriyle gelen oyun modunda olduğu gibi- tüm dünya bir çağdan diğerine aynı anda geçiyor. Buradaki süreyi ise Legacy Path adındaki galibiyet koşulu görevlerini en hızlı tamamlayan medeniyet belirliyor.
Legacy Path aslında selefini DLC ile oynayanların bileceği bir sistemin elden geçirilmiş versiyonu. Oyunun kazanma koşulu olan kültür, bilim, ekonomi ve askeri dallarında görevler tamamlayarak “Legacy Points” adında puanlar kazanıyoruz. Eğer bir Legacy Path’in tüm görevlerini bir çağ içerisinde yapmayı başarırsak da önümüzdeki çağda o alanda önemli bonuslar kazanıyoruz. Yani Antik Çağ’da ekonomi görevlerinin tamamını yaparsanız, Keşif Çağı’nda ekonomik olarak altın çağınızı yaşıyorsunuz. Bu da oyundaki galibiyet yarışının sınırlarını daha da belirgin çizerek oyuncunun yarışa odaklanmasını sağlıyor.
Bu benim için biraz ikircikli bir değişim çünkü elimden bir seçenek alınmış gibi hissettim. Öte yandan oyunun beni yarışa daha fazla odaklaması da beğendiğim yönlerinden birisi oldu. Mevcut lider & medeniyet ayrımıyla yarışa başlarken en optimum dalı/dalları seçerek burada daha azimli şekilde ilerlemek hoşuma gitti. Yine de eski sistemin bir yerlerde korunmuş olması gerektiğini de hissettim. Çünkü içimdeki şeytan, bilimde aşırı hızlı ilerleyerek mızraklarla savaşmaya çalışan en zayıf medeniyetin üzerine tank göndermek istiyordu.
Çağlardan çağlara
Selefinde toplam 9 çağ bulunan Civilization 7’de yalnızca 3 çağ mevcut. Antik Çağ’dan başlayıp sırasıyla Keşif Çağı’na ve sonra da Modern Çağ’a geliyorsunuz. Eğer Modern Çağ’da takip ettiğiniz Legacy Path üzerinde galibiyet koşulunu karşılarsanız, oyunu kazanıyorsunuz. Yani basitçe Atom Çağı ve Bilgi Çağı gibi Modern Çağ’ın devamındaki içerikler yeni oyunda yerini boşluğa bırakmış.
Medeniyetler çağlara göre kategorize edildiği için, buraya eklenti olarak gelecek her çağ için yeni bir medeniyet seti gerekecek. Sanırım bunu çıkış sonrası DLC içerikleriyle yapmayı düşünüyorlar fakat bu konuda bir bilgim yok. Şu anda Modern Çağ’ın ilerisine geçmek mümkün değil ve oyun burada sonlanıyor.
Her çağ atladığınızda, elinizdeki medeniyet setinden yeni bir medeniyet seçmeniz gerekiyor. Buradaki medeniyetlerin kilidini ise liderlerin mücadelelerini tamamlayarak, bir nevi ana oyun görevlerini bitirerek açıyorsunuz. Yani buradaki ilerleyiş oyunun genel ilerleme sisteminin bir parçası haline gelmiş. Ayrıca her çağ atladığınızda bir önceki çağdan tüm binalarınız veya birimleriniz yenisine geçemiyor. Artık tarihi isabetliliğe uygun olacak şekilde miladı dolan şeyler, bir önceki çağda kalıyor.
Bir bakıma her yeni çağ, oyuna çok sert olmayan bir sıfırlama uyguluyor. Bir önceki çağda işler pek iyi gitmemiş olsa dahi, yeni çağda yeni bir medeniyet seçerek işleri yoluna koymaya çalışabiliyorsunuz. Tabii bunun daha önce bahsettiğim Legacy Path sistemiyle bağlantılı olduğunu ve kötü bir çağ atlattığınızda etkisini yine de hissedeceğinizi belirtmeliyim.
Oynanışta yapılan temel değişiklikler
Sid Meier’s Civilization VII’nin oynanışı selefine göre daha izole ve konsantre olmuş. Yani artık kendi ızgaranız üzerinde inşaat yapabilmek için inşaatçı birimler üretmeniz veya diğer medeniyetlerden teknoloji çalmak için casus üretmeniz gerekmeyecek. Bunlar gibi irili ufaklı değişiklikler oynanışta daha çok “nasıl yapmanız gerektiğine” değil, “ne yapmanız gerektiğine” odaklanmanıza yardımcı oluyor.
Şehirler ve nüfus kontrolü
Mesela, artık yerleşkeleriniz büyüdüğünde sadece sınırlarını genişletmeyecekler, ayrıca seçtiğiniz bir ızgara üzerine kaynağa uygun bir bina yapacaklar. Eğer bir kaynağın üzerine büyümediyseniz, orası daha sonra bir bina inşa edebileceğiniz küçük bir yerleşime, yani basitçe boyayabileceğiniz bir kanvasa dönüşecek. Artık bunun için bir birim üreterek birkaç tur uğraştıktan sonra ilgili ızgaraya ulaşmasını beklememize gerek kalmayacak. Yerleşkeler büyüdükçe genişleyecek ve bize daha fazla bina yapabilmemiz için alan sağlayacak. Ancak artık bu yerleşkelerde popülasyonu üretim, altın, bilim veya kültür odaklı olacak şekilde yönetemeyeceğiz. Buradaki yönetim paneli doğrudan başta verdiğimiz kararlara dönüşmüş.
Olmayan casuslar ve diplomasi
Yine selefinde casus birimler yetiştirerek düşman başkentlerine taşıyıp burada önemli eylemler yapmalarını sağlayabiliyorduk. Bu da basite indirgenmiş ve artık kültür puanlarımızla gereken ilkelerin kilidini açtıktan sonra diplomasi ekranı üzerinden tek tık ile bu eylemleri gerçekleştirebiliyoruz. Yani oyunda casusların kullanımıyla ilgili tüm mekanikler diplomasi ekranına sığdırılmış durumda. Burada casus birimleri geliştirmenin, iyi bir casustan aldığımız verimin ve bunu yapmanın verdiği keyfin kaybolduğunu da belirteyim.
Savaşlar daha keyifli olmuş, yeni Army Commander birimleri taktiksel derinliği artırıyor
Yeni oyunda ordu ve donanmanız için komutanlar atayıp onları bir birim halinde hareket ettirebiliyorsunuz. Bu muhtemelen Civilization serisinin 5. oyundan sonra benim dikkatimi çeken büyük sorunlardan biriydi. Bir kuşatma veya savunma planlarken birimleri tek tek hareket ettirmek ve farklı zamanlarda yerlerine ulaşan birimlerle uğraşmak biraz can sıkıyordu. Yeni oyunda komutanlar 5 birimi kendilerine dahil ederek tek birimmiş gibi hareket edebiliyorlar. Aynı zamanda bu komutanların birer yetenek ağacı da bulunuyor ve bu da savaştıkça geliştirilebilmelerine olanak sağlıyor. Birimleri istediğiniz zaman toplayıp, istediğiniz zaman stratejik kararlarınız doğrultusunda komutanın etrafına dağıtabiliyorsunuz.
Bu yenilik savaşları daha keyifli hale getirirken stratejik olarak da yeteneklerini belirlediğiniz komutanlarla uyumlu birimleri birlikte kullanmanızı gerektiriyor. Dolayısıyla benim çok beğendiğim bir yenilik oldu.
Yerleşkeler ikiye bölünüyor: Şehirler ve kasabalar
Artık iki tür yerleşkemiz bulunuyor. Bunlardan ilki alıştığımız ve bildiğimiz şehirler olurken, ikincisi ise kasabalar oluyor. Şehirler üretim yapabilen, diğer oyunlardan görmeye alışık olduğumuz bir yerleşke türü. Fakat kasabalar yeni ve kullanım alanları daha farklı. Çünkü kasabalar üretim yapamıyor ve ızgaradan aldıkları üretim puanlarını da altına dönüştürerek başkente gönderiyorlar. Burada yapılan tüm geliştirmeleri ve binaları altın karşılığında satın almanız gerekiyor. Özellikle ekonomi zaferi kazanmak isteyen oyuncular için kasabalar oldukça kullanışlı bir iyileştirme olmuş.
İkiye bölünen yerleşkeler artık medeniyetin şehirler üzerinde değil, genel olarak planlanmasını kolaylaştırıyor. Yani oyun tarzınıza göre yerleşkelerinizden kaç tanesinin şehir, kaç tanesinin kasaba olacağını hesaplama özgürlüğünün önü açılmış. Varsayılan olarak bir kasaba sürekli büyüyerek genişleyebiliyor ancak dilerseniz, bu kasabaya farklı odaklar da tanımlayabiliyorsunuz. Örneğin onu bir “Farming Town” yaptığınızda çiftlikler, tarlalar ve balıkçı teknelerinden “+2” gıda kazanıyor. Bu özelleştirmeleri de kasabanızın ızgara yapısına uygun olarak seçmeniz gerekiyor. Bu açıdan baktığımda oyunda en sevdiğim değişikliklerden birinin bu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bu değişiklik, aynı zamanda beraberinde iyi bir yenilik getiriyor.
Arayüz ve okunabilirlik
Strateji oyunlarının olmazsa olmazı arayüz ve bunun kullanışlı olup olmadığıdır. Sid Meier’s Civilization VI bu konuda çok iyi bir iş çıkarmıştı. Gerek ızgaranın üzerindeki değerleri ve kaynakları okumak, gerekse farklı yollardan girdiğimiz tüm arayüzleri anlamak çok kolaydı. Oyunun sistemleri karmaşık olsa da arayüzü basit tutmak çok önemlidir ve Civilization 7 ne yazık ki bu konuda çuvallamış. Ekranda tamamen bir karmaşa hüküm sürüyor ve her şey iç içe geçtiği gibi buna alışması da zaman alıyor. Benim arayüzü ve pencereleri akıcı olarak kullanmaya başlamam 20 saat sürdü. Kaldı ki ben daha önce Civilization 5 ve 6’yı da uzun süre oynadım.
Yeni arayüz tasarımı ana menüde dahi Civilization 6’daki görkemini kaybediyor. Oyun içerisine gelindiğinde ise tüm oyuncuların yapacağı gibi ızgaralardaki parametrelerin gösterilmesini sağlayan filtre açıldığında, ekran çorbaya dönüşüyor. Hele ki bu türde oyunları oynamaya yeni başladıysanız ve öğreticiye ihtiyaç duyuyorsanız, öğretici de ekranınızı bir süre boyunca kötü şekilde işgal ediyor.
Bu taraftaki yenilikler arasında beğendiğim şeyler diplomasi ve küçük açılır pencereler oldu. Diplomasi ekranları artık farklı bir sahneye atmıyor, karakterler ekranın sağından ve solundan çıkarak karşı karşıya geliyorlar. Bu da aradaki iletişimin inandırıcılığını artırıyor. Bununla birlikte artık “Narrative Choice” diye küçük açılır pencereler de görüyoruz. Bunlar oyun tarzımızın medeniyetimize nasıl etki ettiğini öyküleştirerek önümüze çıkarıyor ve bazen iki ödül arasından birini seçmemiz, bazen de cezamız neyse çekmemiz gerekiyor. Küçük açılır pencereler genel olarak tüketmesi ve anlaşılması kolay olmuş. Diplomasi arayüzünün estetiğiyle birlikte bu ikisini oldukça beğendiğimi söyleyebilirim.
Teknik tarafa gelecek olursak…
Bildiğiniz gibi strateji oyunları yoğunlukla işlemci gücüne ihtiyaç duyar. Grafik kartı, bu tür oyunlarda genelde ikinci plandadır. Nitekim Sid Meier’s Civilization VII’de de durum benzer. Benim oynadığım sistemde 16 GB RAM, RX 6650 XT ekran kartı ve Ryzen 5 5600X işlemci bulunuyor. İşlemciyi AMD’nin PBO özelliği ile ortalama 4.3-4.6GHz saat hızı aralığında kullanıyorum. Oyunun ilk iki çağında teknik olarak hiçbir performans sorunu yaşamazken, artık tüm medeniyetlerle tanışıp uzaya uydu gönderdiğim Modern Çağ’da işlemcimin sendelemeye başladığını hissettim. Tur geçişlerinde performansım biraz düşse de bu hiç sorun olmadı. Zira tur bana geçtiğinde ve her şey durulduğunda oynamaya kaldığım yerden devam ettim.
Oyunu mümkün olan en yüksek grafik ayalarında, 1920×1080 çözünürlükte oynadım. AMD’nin FSR 3 teknolojisini destekleyen oyun kare hızı olarak sorunsuzdu. Zaten aşağıda da yaklaşık 40 saatlik oyun süresi boyunca ortalama FPS değerimi görebilirsiniz. Yani bu anlamda, beklendiği üzere pek bir sorun yok.
Bazı buglar var ve muhtemelen siz gördüğünüzde çoktan çözülmüş olacaklar
Yine de belirtmek gerekiyor… Sid Meier’s Civilization VII’de sistematik olmasa da oyuncuya rehberlik edilen bazı alanlarda buglar bulunuyor. Örneğin, ekonomik zafere doğru giderken şehirlerinize önce 7, sonra 13, en son da 20 kaynak atamanızı tavsiye eden bir görev serisi var. Ben bu görev serisine başladığımda çoktan ilk aşamayı geçmiştim, fakat görev tikli şekilde işaretlenmedi. Ancak sistem düzgün çalıştı, dolayısıyla o görevi tamamlamış olduğumu anladı. Sadece görsel olarak bana ifade etmekte sorun yaşadı.
Bu tip irili ufaklı hatalar var ancak oyun deneyimini örseleyen, ilerlemeyi durduran hiçbir sorunla karşılaşmadım. Bu nedenle teknik tarafta benden yüksek bir not aldığını söyleyebilirim.
Uzun lafın kısası
Velhasıl kelam benim Sid Meier’s Civilization VII’den yenilikler anlamında beklentim yüksekti. Fakat oyunun daha çok “değişiklikler” içerdiğini fark ettim. İçimde bir yerlerde bir şeyler kırılmış olsa da oyun bu haliyle hala 4X strateji türünün en iyi örnekleri arasında. Buradaki değişikliklerin ve kaybolan içeriklerin daha sonra DLC ile ortaya çıkacak olduğunu bilmek de beni birazcık rahatsız ediyor. Zira bunlar en az benim kadar diğer oyuncuların da taban sürümde görmeyi arzuladığı şeyler olacaktır. Ancak ikinci bir ödeme duvarının arkasında kalacak olmaları, taban sürümü oynayanlar için hayal kırıklığı yaratabilir. Fakat strateji türü hep böyleydi, bu değişecek gibi de görünmüyor. Oyunun taban sürümünü şu aşamada sevsem de Civilization 7’nin altıncı oyun için bir “sürdürme” projesi değil, daha çok alternatif olduğunu hissettim. Kesinlikle çok iyi bir oyun fakat hayal ettiğim şey değil. Yine de denemeye değer.
Benim incelemede sizlere aktaracaklarım bu kadardı. Sizler de görüşlerinizi ve sorularınızı yorumlarda paylaşabilirsiniz, merak ettiğiniz veya atladığımı düşündüğünüz alanlarda elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye gayret ederim. Sevgi ve oyun ile kalın.