Civilization serisiyle köklü bir geçmişim olmasa da onu ilk kez beşinci oyunuyla öğrencilik yıllarımda tanımıştım. Hatta Civilization V, benim 4X strateji türüne ısınmamı sağlamıştı. Zamanı büken ve saatlerin nasıl geçtiğini anlamadığım yapısıyla altıncı oyunu da keyifle oynamıştım. Şimdi ise kapıyı Sid Meier’s Civilization VII çaldı ve oyunu bir süre oynama şansına eriştim. Sizlere oyunun bende bıraktığı ilk intibayı ve ilk bakışta dikkat çeken yenilikleri anlatmaya hazırım diyebilirim.
Sid Meier’s Civilization VII, kırmızı çizgilerin azaldığı bir oyun izlenimi veriyor
Gerek Civilization V’te gerekse altıncı oyunda kazanma koşulları arasındaki kırmızı çizgiler net ve belirgindi. Liderini seçtiğiniz medeniyetin güçlü olduğu tarafta ilerleyerek bilim, din, kültür veya hakimiyet zaferleri kazanmaya çalıştığınızda ayrımı doğrudan hissediyordunuz. Yeni oyunda ise aradaki bu belirgin çizgiler incelmiş ve oyuncuya çok daha fazla seçim yapma şansı tanınmış. Bu kimine göre iyi, kimine göre ise kötü bir adım olabilir. Ben ise henüz ortada duruyorum. Çünkü bu konu hakkında kesin bir kanıya varacak kadar uzun süre oynamadım. Bu yazıyı bir ön izleme gibi düşünerek, kesin fikirler için 3 Şubat’ı bekleyebilirsiniz. İncelememiz o tarihte sizlerin karşısında olacak.
Oyuna başlarken daha fazla seçim yapıyoruz ve ilerleyiş için daha fazla seçeneğimiz oluyor
Yeni oyunda henüz başlarken önce liderleri, sonra çağlar ve sonra da medeniyetler arasında seçim yapmamız gerekiyor. Örneğin, ABD’nin kurucularından birisi olan Benjamin Franklin ile oynarken bu liderin özelliklerinden faydalanıp, bu lider ile Mısır Medeniyeti’ni yönetebiliyoruz. Dilersek antik çağdan, dilersek de diğerlerinden başlayabiliyoruz. Selefinde lider seçimi sırasında medeniyet otomatik olarak belirleniyordu. Şimdiyse seçimler konusunda bir katman daha derine iniyor ve artık “doğru kombinasyonu yakalama” kaygısına düşebiliyoruz. Bu bir strateji oyunu için olumlu bir gelişme olsa da türe yabancı oyuncular için işleri biraz daha zorlaştıracaktır.
Değişen çağ atlama sistemi ilk bakışta çok iyi görünüyor
Seçimler yalnızca burada değil, aynı zamanda çağ geçişleri arasında da oluyor. Örneğin, Antik Çağ’ın sonuna gelip Keşif Çağı’na geçtiğinizde, medeniyetinizi değiştirebiliyorsunuz. Daha doğrusu değiştirmeniz gerekiyor. Aynı zamanda şehirlerinizdeki binaların bazıları, askeri birimleriniz ve Antik Çağ’a ait olan her şey o dönemde kalıyor. Gelişime uygun olanlarla birlikte yeni çağa giriyorsunuz. Bu da çağ atlama mekaniğini aslında insanlık tarihine baktığımızda da görebileceğimiz gibi “iki ileri, bir geri” durumuna çeviriyor. İlk çağda işler sizin için pek iyi gitmemiş olabilir ancak yeni çağda bunun kartopu etkisiyle büyümesinin önüne geçiliyor. Bu sayede bir şeyler başlamadan bitmiyor. Bu yeni çağ atlama sistemini oldukça beğendiğimi söyleyebilirim.
Civilization VI’da da opsiyonel olarak yer alan sistem, koltuğuna oturmuş durumda. Her çağ sırasında bir “Legacy Path” takip ediyor ve burada size verilen görevleri yapıyorsunuz. Oyunun galibiyet koşullarının tamamı için birer yol bulunuyor ve bunların hepsini aynı anda takip edebildiğiniz gibi, bir tanesine odaklanarak oradan da ilerleyebiliyorsunuz. Burada elde ettiğiniz kazanımlar veya hezeyanlar, yeni çağda medeniyetinizi doğrudan etkiliyor.
Artık her oyun birbirini etkiliyor ve bir “genel ilerleme” sistemi mevcut
Ayrıca artık bir profil ilerlemeniz de mevcut. Oyun içerisinde tamamladığınız mücadelelere bağlı olarak oynadığınız liderde ilerleme kaydediyor, yine bu mücadelelerin ödülleri olarak yeni medeniyetlerin kilidini açabiliyorsunuz. Oyundaki tüm medeniyetler, oyun tarzlarına göre etiketlere ayrılmış durumda. “Ekonomi – Ordu”, “Bilim – Genişleme” gibi etiketlerle kendi oyun tarzınızı sürdürebileceğiniz medeniyetler üzerinden ilerleyebiliyorsunuz. Lider ile edindiğiniz kazanımlar sonrasında yeni medeniyetlerin kilidi açılıyor. Bunlar ilk oyununuzda kilitli olduğundan, onları denemek için yeni oyunlara başlama konusunda da sizi motive ediyor.
Yeni arayüz bana pek iyi görünmedi, fakat alışmak gerekiyor da olabilir
Oyunu açar açmaz dikkatimi çeken ve Civilization VII‘de bir şeylerin çok farklı olduğunu gösteren ilk şey arayüz tasarımıydı. Selefinin UI’ını çok beğenen birisi olarak yeni oyun ilk görüşte bende pek olumlu bir intiba bırakmadı. Fakat 5-6 saat oynadıktan sonra bunu da akıcı şekilde kullanabildiğimi fark ettim. Yani fonksiyonellik olarak pek bir şey değişmese de estetik olarak önceki oyuna çok alışmış olduğumdan, yeni arayüz bana pek iyi bir değişiklik gibi görünmedi. Tabii ki çok daha uzun süre oynadıktan sonra arkasında bir hikmet olup olmadığını daha iyi anlayacağım. Şu aşamada, verdiği ilk intibanın pek olumlu olmadığını söyleyebilirim.
Diplomasi ekranları artık oyunun akışına dahil edilmiş durumda
Civilization VII ile oyunun genel akışını aksatmayacak bir düzenlemeye gidilmiş. Daha önceki oyunları oynarken diplomasi ekranlarında arka tarafın tamamen kapandığı ve yeni bir sahneye geçtiğiniz sinematik alanlar görmüştük. Yeni oyunda ise ekranı bir maske gibi kaplayan fakat tamamını işgal etmeyen yeni animasyonlar görüyoruz. Civilization V’in diplomasi ekranlarının sıkı bir hayranı olsam da yenisini de beğendim. Özellikle durumlara göre oynayan animasyonlar ve bunların kalitesi çok hoşuma gitti. Artık iki lider birbirlerine savaş ilan ederken gerçekten öfkeli ve tehlikeli görünüyorlar. Bu da diplomatik bir karar alırken hissettiğiniz şeylerin ekrana daha iyi yansıdığı anlamına geliyor.
Diplomasi her zaman bir amaçtan ziyade araçtı, şimdi tamamen araca dönüşmüş durumda
Sid Meier’s Civilization VII’de diplomasinin derinliğinin biraz eksildiğini fark ettim. Artık aldığımız kararlar veya karşı tarafın aldığı kararlar konusunda üç seçeneğimiz oluyor ve bunlarda nüfuzumuzu kullanıyoruz. Örneğin, X bir medeniyetin lideri benim halkım ile ortak bir festival düzenlemek istediğini söylediğinde onu reddedebiliyor, sadece kabul edebiliyor veya destekleyebiliyorum. Hepsinin de birbirinden farklı sonuçları oluyor. Desteklemek istersem, nüfuz puanlarımı kullanarak durumdan daha fazla avantaj sağlayabiliyorum.
Bunun dışında diplomasinin önceki oyunlarda dolaylı kullanım alanları olan “kendini garantiye almak, ekstra altın kazanmak veya halkı sevindirmek” gibi seçenekleri bu oyunda daha güçlü şekilde vurgulanıyor. Diplomasinin ve bürokrasinin getirdiği o karmaşıklık ortadan kaldırılmış durumda. Alacağınız her karar ve sonuçları çok net, kesin bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu da bana diplomasinin biraz daha yüzünden alınmış olduğunu hissettirdi. Şikayetçi miyim diye soracak olursanız, pek sayılmam.
Uzun lafın kısası
Velhasıl kelam Sid Meier’s Civilization VII ilk bakışta olumlu bir intiba yarattı. Değişen çok fazla şey var ve bunları önümüzdeki haftalarda da deneyimlemeye devam edeceğim. Vakti geldiğinde de detaylı incelememizde sizlerle hepsinin nasıl olduğunu paylaşıp, nihai puanlamayı yapacağız. Şimdilik ön izleme içeriğimizde sizlerle paylaşabileceklerimiz bu kadardı. Siz de görüşlerinizi ve sorularınızı yorumlarda bizlerle paylaşabilirsiniz. Herkese iyi oyunlar dilerim.