Geçen gün ekipçe oturup sohbet ederken aklımıza harika bir yazı fikri geldi. Hazır Star Wars haftası ilan etmişken neden “sonraki Star Wars oyununu biz yapsaydık nasıl olurdu?” isimli bir içerik çıkartmayalım ki dedik. Bu yazımızı tamamen eğlence amaçlı kaleme aldığımızı bilmenizi istiyoruz. Kesinlikle gerçeklik payı yoktur ve hayal ürünleriyle bezenmiştir. Keyifli okumalar dileriz, güç sizinle olsun!
Star Wars Jedi: Survivor ve sonrası geliştirmeye hız kesmeden devam ederdik.
Star Wars Jedi: Survivor bildiğiniz üzere çıkış yapıyor ve serinin ilk oyununun üstüne katarak güzel bir ivme yakalayacağını bizlere gösteriyor. Oyunun şerefine Star Wars haftası ilan ettik ve Twitter üzerinde sizlerden bir kişiye oyunu hediye ediyoruz. Şimdi sıra geldi koltuğa oturmaya ve başka projeler hazırlamaya.
Oyun güzel bir ivme yakalamışken kendimizce yeni planlar oluşturmaya başlardık. Aklımızdaki Star Wars oyununu modelleyebilir ve yansıtabilirsek büyük bir başarı elde edeceğimizi bilirdik. İşte bu sebeple gece gündüz çalışır ve hayallerimizdeki oyunu sizler için sunmaya hazırlanırdık.
Öncelik planlama aşamasında olurdu. Oyunun konusu, karakter veya karakterleri, hikaye örgüsü, çevrimiçi mevcutsa detayları ve daha birçok konuyu gözden geçirirdik. Atarita ekibi olarak Uncharted temasına çok benzeyen ama aynı zamanda açık dünyaya sahip bir Star Wars oyunu geliştirmek için kolları sıvardık.
Açık dünya dedik ama içerisi dopdolu olacak.
Günümüzdeki çoğu yapımda açık dünya temelini görmemiz olası ancak bunların neredeyse %80’i aynı içeriklerin farklı versiyonlarını bize sunmalarından ibaret. Harita içerisinde yer alan toplanabilir nesneler veya yan görevlerin birbirine benzememesi için çok çalışırdık. Özellikle filmlerden alacağımız ilhamı da kullanarak takipçilerimize en güzel deneyimi sunmayı amaçlardık.
Açık dünyasını dolu dolu yapacağımızı söyledik ama oyunun hikayesi ve karakterlerinden bahsetmedik. Hikayemiz, klasik Star Wars evreninde geçen ve bizlere bir Klon askerini canlandırmamıza olanak sağlayan bir oyun olurdu ve kesinlikle üçüncü şahıs bir kamera açısına sahip olurdu. Klon askeriyiz ancak oyunun hikaye örgüsü hiç olmadığı kadar ilgi çekici olurdu ve sinematik anlatıma çok özen gösterirdik.
Beyni yıkanmış bir Klon askeri olarak orduda görevimizi sürdürürken, başımıza gelen bazı olaylar sonucunda hafızamız yavaş yavaş yerine gelmeye başlardı ve bu süreçte eski anılarımızı hatırlamaya başlardık. Orduda yer alan diğer askerler bu duruma inanmayarak bizimle alay eder ve üst mercilere şikayet ederdi. Bu durum sonucunda olaylar hızla ilerlerdi ve önüne geçilmez bir hal alarak bizlerin ordudan kaçışını ve olayın gerçek yüzünü başkalarına anlatmayı gösterirdi. Nasıl hikaye ama?
Yeni bir Star Wars oyunu için başka firmaların olduğunu da biliyoruz.
Tabii rekabetin büyük olduğunu da biliyoruz. Bizim gibi başka firmalar da evrenin bu zengin kuyusuna inmek için kolları sıvayacaktır. Bu yüzden elimizi çabuk tutmamız gerekiyordu fakat bir yandan da oyunu sorunlu çıkartmak istemiyorduk. İşte bu sebeple kullanıcılara oyunun başını deneyimleyebilmeleri ve bize geri dönüş vermeleri adına kısa bir demo sürümü yayınlardık. Bu demo sürümü içerisinde oyunun giriş bölümünü tanır ve bazı mekanikleri gösterirdik.
Oyunun hikayesi bir kaçış senaryosu barındırsa bile açık dünyasında karşılaşabilecek tonla yan görev ve hepsi birbirinden farklı karakter kurgularıyla karşınıza çıkardık. Demo sonrası alınan geri dönüşleri ince eleyip sık dokurduk ve buna göre geliştirmelerimizi tamamlardık. Uzun süren çalışma takviminden hemen sonra ise Oyunun ilk tanıtımını yapmak için büyük bir lansman düzenlemeye karar verirdik.
Lansman dönemi ve oyunun “Gold” statüsüne ulaşması
Lansman dönemi de aynı demo sürecinde olduğu gibi geri dönüş alma bakımından çok önemli olurdu. Oyunumuzun belirli bir kısmını insanlara göstermenin yanı sıra, diğer yandan da oynama şansı sunardık. Lansmanı yaparken kurduğumuz fiziksel stantların içerisinde 5 dakikayı geçmeyecek bir süreyle herkese oyunu deneyimletmeye özen gösterirdik.
Aldığımız geri dönüşler sonrasında oyunun geliştirme sürecinde sona yaklaştığımızı fark ederdik. Bu sebeple tüm basın kuruluşlarına bir bülten yollar ve oyunumuzun “Gold” statüsüne ulaştığını ilan ederdik. Artık yayınlamak için elimizde tüm imkanlar olurdu ve bir tarih belirleyip insanlar ile paylaşırdık. Uzun ve zorlu bir geliştirme sürecinin ardından artık tek yapmamız gereken oyunun reklamını düzenlemek olurdu.
Yerel fiyatlandırma konusu?
Elbette Atarita ekibi olarak oyuna yerel bir fiyatlandırma politikası düzenlerdik. Neticede oyun fiyatlarının yükseldiği şu dönemde oyuncuların hem yerli hem de makul fiyatlı bir oyuna ihtiyaçları olduğunu düşünürdük. Bu sebeple fiyat politikamızı yerel bir düzene sokar ve oyunculara bu şekilde sunardık. Dijital platfom olarak Steam‘i terchi ederdik ve internet sitemiz üzerinden oyunun fiziksel kopyasını satışa sunardık.
Fiziksel kopya içerisinde oyunun kendisi, dünyasının haritası, çıkartma paketi, 2 adet küçük poster ve el kitapçığı yer alırdı. Bu içeriklerin yurt dışına satılanları global dil olan İngilizceden, yurt içine satışları ise Türkçeden tasarlanıp satılırdı. Ayrıca oyunun çıkışına özel olarak hem sitemiz hem de Twitter adresimiz üzerinden hediyeler dağıtmayı da ihmal etmezdik.
Evet dostlar, bir sonraki Star Wars oyununu biz yapsaydık muhtemelen süreç bu şekilde işlerdi. Ama tekrar hatırlatmakta fayda var, bu yazılanların tamamı hayal ürününden ibarettir. Hiçbir gerçeklik taşımıyor ve ayrıca taşısaydı bile paramız yetmezdi diye düşünüyoruz. Herkese keyifli okumalar dileriz!