Selamlar! System Shock incelememize hoş geldiniz. Bu sefer sizlerle çok eski bir korku oyunu serisinin günümüze uyarlanmış ilk oyununu inceleyeceğiz. Karşınızda System Shock Remake! Hazırsanız kemerlerinizi bağlayın, başlayalım.
System Shock İncelemesi
System Shock, 1994 yılında Looking Glass Studios tarafından çıkmış; üç boyutlu ortamda birinci kişi bakış açısıyla yapılan başlıca oyunlardan birisidir. Bioshock, Dead Space ve Singularity gibi oyunlara öncülük yapan bu kült bilimkurgu yapımı günümüze daha çok eski oyunların remastered ve enchaned sürümlerini portlamalarıyla bilinen Nightdive Studios aracılığıyla Unreal Engine 4 motoruyla yeniden yapıldı.
Hikâyemiz şöyle, Ana karakterimiz hacker’ın ağına girmeye çalıştığı firma TriOptimum, kendisini iş üstünde yakaladıktan sonra şirketin koruyucu yapay zekâsı S.H.O.D.A.N.ı güçlendirmesi için ona iş teklifi sunması ve işin başarıyla sonuçlanmasının ardından 6 aylık iyileşme komasına giren karakterimizin uyanmasıyla başlıyor.
Karakterimiz uyandığında istasyonu mutantlar, cyborglar ve koruma robotları haricinde ölüm sessizliğinde buluyor. Dünya’dan irtibatta olduğumuz güvenlik çalışanı Rebecca bize kısaca olan bitenleri anlatıyor. Devamında S.H.O.D.A.N.ın her şeyi lehimize kullanarak gemiyi ne hâle getirdiğinden bahsederek ilk işimizin maden lazerlerini yok etmek olması gerektiğini söylüyor ve harekete geçiyoruz.
Oyunun ilk hâline videolardan göz gezdirdiğim kadarıyla bu kesinlikle bir yeniden yapım fakat günümüze uyarlansa dahi günümüzün şartlarını sağlayan bir oyun değil. Oyunda eşyalarla etkileşime girmemiz, kimi zaman etraftaki kaplamalar, düşmanlarla savaşırkenki hasar alıp verme durumumuz, oyunun elimizden tutarak yardımcı olma seviyesi gibi birçok unsur oyunun orijinalini bilmezseniz şayet remastered olmuş diyeceğiniz şekilde ayarlanmış. Bu kötü mü? Bence değil, aslında oyunun ruhunu aynı şekilde tutmaya özen göstermişler ki bu güzel bir şey. Günümüzde maalesef oyunlarda oyuncunun elinden tutacağız diye her şeyi oldukça kolay hâle getiriyorlar, zorluk seviyesini keyfimize göre ayarlayabilsek bile eski oyunlardaki zorlukları bulamayabiliyoruz. O nedenle böyle içeriklere de ihtiyacımız var.
Bu oyun; hatayı affetmeyen, oyuncuyu süründürebilen ve çok sık kayıt almanızı gerektiren bir yapım. Vakti zamanında demo’sunu oynamama rağmen bu denli olacağını tahmin etmediğim için zorluk açısından her şeyi normal ayarlasam da ilerledikçe çıkmaza gittiğim gerçeğini son derece hissettim. Oyunda ölmeniz çok kolay, hasar vermeniz de bir o kadar zor. Can sıkıcı bir zorluğu yok aslında fakat kolay bir şey bekleyerek girişmemek gerekiyor diyeyim size. Belli tetikleyici sahnelerin ardından temizlediğinizi düşündüğünüz ortamlarda farklı düşmanlar ortaya çıkabiliyor. Düşman çeşitliliği bizim hasar alma kolaylığımız sebebiyle bence oldukça yeterli seviyede, oyunda ilerledikçe çeşit de artmaya devam ediyor.
Bu düşmanlarla baş edebileceğiniz elbette envai çeşit silah sunulmuyor size ama belli başlı olanlar da kullanmayı bildiğiniz müddetçe yeterli olabiliyor. Bol yağ bulmuş gibi can paketi ve mermilerinizi kullanmazsanız şayet bir yerden bir yere bir şeyleri çözmek için koşuşturup ederken çok zorlanmazsınız. Yine de oyun hakkında okuyup etmeden günümüzün sistemiyle bir şeyleri bekleyerek girişince baştan başlamak şart oluyor bir yerden sonra, yoksa oyun kafayı yedirtecek zorluğa geliyor. Her yerden düşman fışkırıyor, canınız azıcık ve sadece yakın dövüşe kaldıysanız zaten vay hâlinize.
Silah sistemini de açıklayayım. Mermiyle çalışan silahlarımız haricinde elektrikle çalışan uzak menzilli silahlarımız da var. Onlar çok etkili fakat tabii ki de her katta bulunan elektrik şebekelerinin yerini aklınızda tutmanız gerekiyor, enerjiniz bittikçe gidip oradan doldurmanız lazım. Bazı hantal, vuruşları arasında açık bırakan düşmanlarda uzak menzil silahlarınız boşaldıysa elbette yakın dövüşe başvurabildiğiniz vakitleri göz ardı etmemek lazım.
Onun haricinde yakın dövüş çoğu düşmanınızda yetersiz kalıyor, hatta küçük bir böcekten farksız oluyorsunuz.
E böcek gibi kalınca da ne oluyor, hâliyle, çok fazla ölüyorsunuz. Bu kadar sık ölünebilecek bir oyunda şahsen oyunun havasını yok etmemek için yaptıkları belli fakat günümüz oyuncusunu itebilecek bir unsurdan bahsedeceğim şimdi size: Ölüm sahnesi. Uzun, kesinlikle o havayı verebilecek şekilde görsel ve ses efektleriyle atmosfer donatılmış fakat sahneyi geçememek bir süre sonra o kadar can sıkıcı bir hâl alıyor ki… Sırf o sebepten öleceğimi anladığım anda kaydı geri sarıyordum artık.
Diyeceksiniz bu kadar acımasız mı bu oyun? Değil aslında. Sanırsam her katta bulunan cyborg yapım alanları bulunuyor. Biz de cyborg’uz bu arada. Eğer onlardan birisini bile aktive etmiş olursanız hangi katta olduğunuz fark etmeksizin en yakındakine gönderiliyorsunuz. Tabii katlar arası değişiklik oyunun ilerleyen zamanlarında geçerli oluyor, yoksa asansörü açana kadar böyle bir şey mümkün değil. Sanırsam bahsettiğim makine de ilk katta yok zaten. Onun harici can kazanmakta zorluk yaşarsanız da bir kat harici bütün katlardaki medikal odadaki cihaz ile canınızın tamamını doldurabiliyorsunuz. Tabii en rahatı çok sık kayıt almak bana kalırsa.
Hazır zorluğa biraz daha değinmişken detaylıca bir inceleyelim isterseniz ki oynayacağınızda tekrardan bir araştırmaya gerek duymayın.
Oyun başında bize dövüş, görev, siber ve bulmaca olmak üzere dört farklı zorluk türü ve her tür için kolay, normal ve zor olmak üzere üç zorluk seviyesi sunuluyor. Dövüşün seviyesini arttırdıkça karşılaşacağınız düşman sayısı ve vuruş güçleri artış gösteriyor. Görev seviyesini kolayda ayarlarsanız oyun elinizden hâlâ tutmasa da birazcık yönlendirme sağlıyor. Fakat zorda ayarlarsanız beş saat içerisinde oyunu bitirmeniz gerekiyor ve bahsettiğim cyborgları yeniden oluşturma alanını açmadan ölürseniz oyun tamamen bitiyor. Siberse size bundan sonra bahsedeceğim hack işlemi yaparken ve siber âlemde öldüğümüz takdirde oyunda kahramanımıza yansıyacak cezayı şekillendiren bir zorluk sistemi sunuyor bize.
Ben bütün zorlukları normalde ayarladığım için siber âlemde öldüğümde canımın belli kısmı azalmakla yetiniyordu, en zorda ayarlarsanız kahramanınız da ölüyor. Ve son olarak da bulmaca: Bu kurcalamadan dövüş haricinde mantık kurarak anında keyfinize göre işaretleyebileceğiniz tek zorluk türü sanırım. Zorluğu arttırdıkça bulmacaların çözülme zorluğu da artıyor. Normalde oynadığımda bana can sıkıcı gelmedi bulmacaların yapısı açıkçası.
S.H.O.D.A.N.ın işini hem içeriden hem de dışarıdan bitirmeye yönelik hareket etmemiz gerekiyor. Çünkü düşündüğümüzden çok daha zorlu ve korkunç bir hâl almış durumda, öyle ki bazı odalara girdiğimizde cesetlerle birlikte ritüel kalıntıları bile görebiliyoruz. Pek değinmedim ama belki de oyundaki kimi zaman biraz daha piksel görsel seçimi oyunun hâlihazırda yeterince vahşi görsellere sahip olmasından kaynaklı da olabilir. Binbir çeşit ceset görünümü ve parçalarıyla karşılaşacağınızı garanti edebilirim. S.H.O.D.A.N. ve kuklaları oldukça acımasız oynuyorlar diyelim.
O yüzden biz de acımasız oynuyoruz. Bir hacker’ın en iyi savaşma yöntemi nedir? Tabii ki de hacklemek. Sistem odalarına girip kimi zaman makineleri patlatarak, kimi zamansa direkt ağın içerisine girip S.H.O.D.A.N.ı kendi oyununda yenmeye çalışıyoruz. O bizi engellemeye çalıştıkça da biz yükleniyoruz.
Siber âlem kısmı bence oldukça hoş, türü içerisinde farklılık gösteren bir yapısı var. Üç boyutlu uzay oyunlarındaki gemi kullanımıyla aynı fiziğe sahip aslında ama o denli başınızı döndürmez diye düşünüyor ve umuyorum. Son incelemelerimden bildiğiniz üzere birazcık tecrübem olduğu için mi rahat edebildim, bilemedim. Tek bir oyun olsa tabii ki alıp oynamazdım muhtemelen ama mini oyun şeklinde oyun içerisinde ilerledikçe oyunun bize sunduğu içerik çeşitliliği bu açıdan da hoşuma gitti. Can toplama, farklı vuruşlarla saldırı, farklı düşman çeşitleri derken bence bu kısmı da hiç sıkıcı değildi.
Birçok birinci kişi bakış açılı oyunlarda görmeye alışık olduğumuz gibi ölmüş düşmanlarımızın tuhaf tuhaf şekillere girmeleri, kimi zaman odadan odaya geçiş yaparken sanki canlanıvermiş gibi kıpırdanarak eski hâllerini geri alması gibi olaylar bu oyunda da mevcut. Açıkçası can sıkıcı değil de komik unsur olarak görüyorum bunları desem de oyunun başında düşmanların tam olarak neleri yapıp yapamayacağını idrak edemediğim için ödüm birkaç kez kopmadı değil bu sebepten.
Günümüzde eski oyunlara en yakın örneklerden diyebilirim bu remake için. Oyun sizi tamamen özgür bırakıyor; kartla açılan alanlar haricinde dilediğinizce kat kat gezip araştırmalar yapabiliyorsunuz. Bu süreçte kiminle karşılaşacağınız, can ve kalkanınızın korunumu gibi bütün riskler sizin sorumluluğunuzda. Oyun yalnızca bulduğunuz ses kayıtlarıyla hikâye açısından sizin elinizden tutuyor, geri kalan her şey oynanışta saklı. Çok olasılık, büyük risk, muhteşem bir deneyim de aynı zamanda.
Ses kayıtlarından bahsetmişken oyunu oynadıktan sonra hatırladığım bir şeyi size söyleyeyim ki aynı hatayı yapmayın. Oyunda Türkçe dil desteği var. Oyun içerisinde altyazı, ana menü ve oyun içerisindeki menü içerisinde tamamını Türkçe yapabiliyorsunuz. Zaten ses kayıtlarını tekrar tekrar açıp dinleyebildiğiniz için kaçırma, etme gibi bir sorununuz olacağınızı zannetmiyorum. Rahatlıkla hikâyeyi ve oyunu takip edebilirsiniz.
Böyle oyunlara aşina olmadığınız takdirde ilk yarım saat, hatta belki bir saat büyük bir afallama yaşamanız çok normal bence. Sık kayıt alarak dikkatlice etrafı araştırıp mekânı haritaya baka baka kaybolmayacak şekilde gezmeniz gerekiyor. Keza uzun süre içerisinde bulunduğumuzda hasar aldırmaya başlayan yüksek radyasyonlu alanlar, işimizi bitirmek için S.H.O.D.A.N.ın donattığı tuzak odaları gibi birçok unsur bulunmakta.
Gelin birazcık S.H.O.D.A.N.dan bahsedelim: Kendisi; karakterimizin yeniden yapılandırılmasında yardımda bulunduğu, sistemin güvenliğinden sorumlu yapay zekâ. Bu 6 aylık komamızda gemide bir şeylerde terslikler olduğunu ekip çok geç fark ettiğinden dolayı ansızın katledilerek beyinleri yıkanmış ve yapay zekânın kuklası hâline gelmişler. Canlarını kurtaranlar da çok uzun süre dayanamayarak S.H.O.D.A.N.ın acımasız planlarında kurban gitmişler, yani gerçek anlamda insanların tek kurtuluşları ana karakterimiz oluyor bu raddede.
S.H.O.D.A.N. bütün geminin kontrolüne sahip bir yapay zekâ olduğu için eli, gözü, kulağı, her şeyi geminin parçası oluyor. Kameralarla bizi görüyor, robotları onlar vasıtasıyla bize yönlendiriyor. Mesela tuzak odalarına kameraları yok etmeden girerseniz sizin içeriye girdiğinizi bildiği için kapıları kapatarak öldürebiliyor fakat kameraları kapatıp girerseniz tam olarak konumunuzu bilmediği için net hareketler yapamıyor.
Etkileşime girmekten bahsetmişken belli bir sınırı olan çantamıza doldurup edebildiğimiz eşyalardan ve çantamızın şeklinden bahsedelim biraz. Etraftaki birçok eşyayla etkileşime girebiliyoruz: Canımızın tamamını dolduran ilk yardım çantaları, belli bir kısmını dolduran can aleti gibi onun kalkan, panzehir ve türevleri, daha fazla yere erişimi açan güvenlik seviyesine sahip kartlar, hikâyenin derinliklerini öğrenmemiz için dinlememiz gereken ses kayıtları, silahlar ve atıklar bulunmakta. Atıklar oldukça yer kaplayan eşyalar fakat kullanışsız diye bakamayız. Burada oyunun önemli bir kısmı işin içerisine giriyor: Geri dönüşüm.
Katların belli yerlerinde geri dönüşüm makinesi, çoğunlukla da yanında otomatlar bulunuyor. Geri dönüşüm makinelerinde atıklarımızı bastırılmış hâle çevirdikten sonra yeniden geçirdiğimizde madeni para hâline çeviriyor. Onlarla da silahlarımıza güçlendirme ya da can için abur cubur, içecek alabiliyoruz. Atık fazla çıkıyor, canımız da bir o kadar çabuk gidiyor. Bu nedenle oyunu oynarken “Ben uğraşmayayım,” diyebileceğiniz bir özellik olmaktan çıkıyor bana kalırsa.
Çantamızın içerisindeki eşyaları kişisel olarak istediğimiz şekilde düzenleyebiliyoruz: Birazcık düzensiz bulduğumuzda yönlerini değiştirerek tekrardan konumlandırabiliyor ya da artık çantamızda istemediğimiz eşyalarımızı kırabildiğimiz gibi olduğu şekilde yere de atabiliyoruz. Onun haricinde fazla yükten yavaşlama gibi durumlar yok, zaten alanımız belli olduğu için oyunun öyle bir ekstra zorluğu söz konusu değil.
Son söz
Bilimkurgu ve korku türünün sevdalısıysanız bu oyuna mutlaka bir göz atmanız gerek diye düşünüyorum. Bahsettiğim özellikleri kafanızda tarttığınızda baş edilebilir geliyorsa şimdiden size iyi eğlenceler, S.H.O.D.A.N.ın korkutucu parmaklarından başarıyla kurtulabilmeniz içinse bol şanslar diliyorum.
