Tails of Iron 2: Whiskers of Winter Ön İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryel Standartlar

Paylaş

Geçtiğimiz günlerde başlayan ve beraberinde yeni oyunlara dair yüzlerce yeni demo getiren Steam Next Fest’te fazlasıyla ilgimi çeken bir oyun vardı. Bu, tabii ki de Tails of Iron 2: Whiskers of Winter’ın ta kendisiydi. Ben de bu deneyimin ardından bir ön inceleme yazmanın en doğrusu olacağını düşündüm.

Tails of Iron maceram

Tails of Iron, Orta Çağ’da geçen ve belirli hayvan klanlarının hikâyesini konu alan bir evrene sahip. Hem merak ettiğim hem de oyun oynamak için bolca vaktimin olduğu bir hastalık dönemine denk geldiği için ikinci oyunu oynamadan önce doğrudan ilk oyunu bitirme fırsatı buldum ve bu seriye daha önce adım atmadığıma adeta pişman oldum. Tails of Iron, içerisinde karmaşık mekanikler barındırmayan ve stratejik anlamda biraz daha basit bir oynanış sunan bir oyun olsa da oynanış açısından kesinlikle çok başarılı bir oyundu. Hem hikâyesi ilgi çekiciydi hem de oyuncuya sundukları. Her iki oyundaki anlatıcımız da zaten Doug Cockle’ın – Biz onu daha çok Geralt of Rivia olarak tanıyoruz – ta kendisiydi. Hâliyle oyunu bu tanıdık sesten dinlemek de bir o kadar keyifliydi.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Açılış
Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Açılış

İlk oyunu oynarken şikayet ettiğim ve merak ettiğim bazı noktalar vardı. Oyunda sevmediğim ana etken, oyunun bizi zorla tekrara düşen yan aktivitelere yönlendiriyor olması ve bunu ana görevi tamamlayabilmek için birincil unsur kabul ediyor olmasıydı. Bunun sayısı ne yazık ki az değildi ve bir süre sonra gerçekten sıkıcı bir hâl alıyordu. Üstelik bu yan görevlerin arasına serpiştirilmiş bölüm sonu canavarları, neredeyse ana görevlerde karşılaştıklarımızdan daha zor. Hâliyle üç beş altın için bu düşmanlar ile zorunlu olarak çarpışmak pek de tercih edeceğim bir şey değildi.

Merak ettiğim etkenler ise ikinci oyundaki düşmanlarımızın kimler olacağı ve oynanışa nasıl eklemeler yapılacağıydı. Tails of Iron, esinlendiği souls dinamiklerini layığıyla yerine getiren ve souls türünün mücadeleci oynanışını oldukça iyi bir şekilde yansıtan bir oyun olsa da oynanış içerisinde biraz daha derinleşmeye ihtiyacı vardı. Sıradan bir dövüş yerine daha stratejik bir mücadele sunmalıydı. Bu da ancak oynanışa eklenecek ve oyunu kökten etkileyecek çeşitli mekanikler ile mümkündü.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Yeni Düşmanlar
Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Yeni Düşmanlar

İlk oyunu oynadıkça, demoya olan merakım körüklendi. Tails of Iron, hem çok sevdiğim Orta Çağ temasını fantastik evreni ile buluşturan bir oyundu hem de oynanışı ile epey ilgimi çekmişti. Dolayısıyla yaklaşık 40 dakika sürecek demoyu deneyimlemek için ilk oyunu bitirdiğimde adeta 9 saatlik bir hazırlık sürecinden çıkmış gibiydim ve kafamdaki tüm soru işaretlerini giderebileceğimi umuyordum.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter ile işler çok daha kızışmış

İlk Tails of Iron oyununu oynadıysanız bu serinin biraz acımasız bir açılışa sahip olduğunu iyi biliyorsunuzdur. Tails of Iron 2: Whiskers of Winter, serinin bu geleneğini en iyi şekilde devam ettiriyor. Üstelik bu sefer ana düşmanlarımız kurbağalar da değil. Kadim bir kötülüğün ta kendisi olan Yarasalar. Tails of Iron 2: Whiskers of Winter, ilk oyunun hemen sonrasını konu alsa da demodan gördüğüm kadarıyla birinci oyunun hikâyesi ile pek bir alakası bulunmuyor.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Kadim Kötülük
Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Kadim Kötülük

Güneyin Farelerinin, Kemirgen ve Kurbağa klanları arasındaki büyük savaşının ardından hayatlarını yeniden düzene koymaya başladıkları dönemi – Yani ilk oyunun hemen sonrası – konu alan oyun, bizleri bu sefer Kuzey diyarlarındaki Farelerin macerasına doğru yola çıkarıyor. Aslında ilk oyunda Güneyli Fareleri oynarken, ikinci oyunda ise Kuzeyli Fareleri oynuyoruz. Üstelik Kuzeydeki sınavımızda bizleri çok daha çetin bir macera bekliyor. Bu bölgede, seride daha önce görmediğimiz birçok yeni dev yaratık da yer alıyor.

Demodan deneyimlediğim kadarıyla Tails of Iron 2: Whiskers of Winter’ın ilk oyuna nazaran daha zor bir deneyim sunduğunu da söyleyebilirim. Oynanış açısından birçok yeni etken oyun içerisine dahil olmuş ve stratejik mücadele hissi gerçekten de artmış. Ben oyunun daha zorlu bir deneyim sunmasına sevindim açıkçası. Zaten isteyenler için ilk oyunda olduğu gibi daha düşük bir zorluk seçeneği de bulunuyor. Oyun zorluk açısından kimseyi zorunlu tutmuyor.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: İlk İntikam
Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: İlk İntikam

Demoyu deneyimlerken gözüme çarpan birçok yeni kritik etken vardı. Bunlar sırasıyla üretim, silah bileme, kanca, elementler ve koşma oldu. Üretim, ilk oyunda olan bir şey değildi. İlk oyun, genel olarak her mekaniği en basit şekilde işleyen fakat temelde yapması gerekeni oldukça iyi yapan bir oyundu. Yapımcılar, ikinci oyun ile birlikte tüm güçlerini ortaya koyma fırsatı yakalamış gibi görünüyor. Bu üretim sistemi, oyunun dinamiğinde önemli bir yer kaplayacak ve kaynak yönetimi de işin içerisine dahil olacak.

Demo esnasında yer alan üretim eşyaları zırh parçaları, kılıçlar, mızraklar ve kalkanlar gibi doğrudan kullandığımız eşyalara yönelikti. Bu kapsam genişleyecek mi bilmiyorum fakat yendiğimiz düşmanlardan topladığımız çeşit çeşit kaynaklar ile kendimizi geliştirebilecek olmak oynanış motivasyonunu yükseltiyor. Özellikle Tails of Iron 2: Whiskers of Winter gibi bir hayatta kalma ortamında oyunu çok daha gerçekçi kılıyor.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Üretim
Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Üretim

Silah bileme, Tails of Iron 2: Whiskers of Winter’ın en beğenmediğim yanı oldu. Henüz oyunun işleyen kısmında bu özelliği deneyimleme fırsatım olmasa da demo esnasındaki deneyimi gerçekten kötü bir şekilde etkiliyordu. Yapımcılar neden böyle bir karar almış anlam veremedim doğrusu. Silah bilemeyi sizlere kısaca anlatacak olursam, daha önce birçok oyunda gördüğümüz üzere silahınızın belirli bir vuruş ömrü var ve bu kısaldıkça hasarınız azalıyor. En aşağı düştüğünde ise artık hasar veremiyorsunuz. Fakat bu diğer oyunlarda gördüğümüz gibi uzun ömürlü bir şey değil. Örneğin demodaki bölüm sonu canavarı dövüşünde silahımı en az beş defa yeniden bilemem gerekti. Yani hem düşmanınıza odaklanıyorsunuz hem de silahınızın kırılıp kırılmadığına.

Ben bu silah ömrünü çok kısa buldum, bileği taşı mekaniğinin de çok zorlama bir ekleme olduğunu düşünüyorum. Tamam, Tails of Iron’ın ikinci oyun ile stratejik derinliği artırması gerekiyor diye düşünüyoruz fakat bu şekilde oyuncuya deneyimi eziyetleştirerek olmamalı. Örneğin oyuna elementler eklemesi yapılmış ve düşmanlara hasar tipleri yerleştirilmiş. Bu, güzel ve stratejik bir ekleme olmuş. Aynı zamanda zırhların da belirli elementlere dayanıklılığı ve zayıflığı bulunuyor. Bu tarz eklemeler varken bileği taşı benim oynanış deneyimimi gerçekten negatif etkiledi. Tabii ki dediğim gibi bunu ileriki oyunda da görmek gerekiyor. Belki bu taşı geliştirebiliyor veya çok daha iyi alternatifler ile değiştirebiliyoruzdur.

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Yeni Avlar
Tails of Iron 2: Whiskers of Winter: Yeni Avlar

Kanca ve koşma mekanikleri ise Tails of Iron 2’nin seyahat açısından oyunculara daha pratik yöntemler sunacağı anlamına geliyor. Demoda her ne kadar görmesek de ikinci oyun ile birlikte yan aktivitelerin daha kapsamlı bir hâle geleceğini düşünüyorum. Ayrıca kanca gibi özellikler de oyuna keşif elementlerinin dahil olmasını sağlayabilir.

Son sözler

Tails of Iron 2: Whiskers of Winter demosunun öne çıkan bir diğer noktasıysa görsellikti. Tails of Iron serisi sanat tasarımı açısından zaten çok beğendiğim bir markaydı. İkinci oyun ile birlikte ekip bunu adeta zirveye taşımış. Hem çevre hem de karakter tasarımları açısından adeta bir görsel şölen bizleri bekliyor diyebilirim. Ben özellikle Kuzey diyarlarını çok beğendim. İşlenen kadim kötülük teması da oyuna çok yakışmış. Karlarla kaplı bu diyarda bizleri muhteşem bir mücadelenin beklediğini görüyorum. Demo deneyimi kısıtlı olduğu için şimdilik aktaracaklarım bu kadardı.

Eren Eroğlu
Eren Eroğlu
Selam! Ben Eren Eroğlu. Atarita'nın yönetiminden sorumluyum. Aynı zamanda arada sırada oyun sektörüne dair yazıyorum.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi: