Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
TankHead inceleme kopyası, Alpha Channel Inc. tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Selamlar! Bugün sizlerle araç sürmeyi, araçlarla savaşmayı ve hatta arttırıyorum, tank savaşlarını sevenlerin ilgisini çekecek bir yapımla karşınızdayım. Epic Games’e özel olarak çıkan bu oyunu gördüyseniz ve merakınızı çektiyse doğru kapıdasınız. Bu türle pek arası olmayan birisi olarak size daha objektif bir inceleme sunacağımı düşünüyorum. Lafı daha da uzatmayayım, isterseniz “TankHead İnceleme” yazımı detaylandırmaya geçelim.
Araçtan robota, robottan araca…
Sizi aşina olduğunuz bir dünya yapısına götürüyorum. Her zaman derim, bir şeyin özgün olması için tamamen yeni bir iş çıkartması gerekmiyor. Zaten günümüzde bunu yapabilmek imkânsız hâle geldi. Bir saniye içerisinde Dünya’nın bir köşesinden diğer bir köşesine erişim sağlayabiliyoruz. Önceden tarihin tozlu sayfalarında karışıp giden binlerce buluş, tarih, mit ve sanat eserlerinden yalnızca toz tanesi kadarı günümüze gelebilmişken, bunların büyük başarılar olduğunu söylüyoruz. Fakat mitlere bakınca bile aslında insanoğlu ne kadar farklı gözükürse gözüksün bir yerde aynı kapıya çıkıyor, bunu görüyoruz. Neyse efenim, konumuzdan çok da sapmayayım.
Demek istediğim, oyunlarda bir şeyin öne çıkabilmesi için daha önce yapılmamış bir şeyden ziyade yaptığı şeyi iyi kotarması daha önemli. Ya da özgün bir iş dememiz için günümüzde var olduğunu bildiğimiz yapıları birbirleriyle birleştirip yeni bir içerik çıkarmaları da makul. Bu tema olsun, mekanik olsun… Her türlü ele alınabilecek bir konu. Zaten bakacak olursanız normalde ana akım olmayan türlerin bir şekilde ana akım oyunculara değin ulaşması ve hatta ödüller almasını sağlayan unsurlar da tam olarak bunlar. Elbette her zaman böyle olmuyor ama değinmek istediğimi anlamışsınızdır diye düşünüyorum.
Hikâye arayanları pistten alalım, oyunun aksiyon odaklı olduğunu unutmayalım
Oyunumuz, insan zihninin robotlara aktarıldığı distopik bir evrende geçiyor. TankHead, hikâye ağırlıklı bir oyun olmaktan ziyade savaşıyla öne çıkan bir yapım. Yine de hem sinematikleriyle hem de etrafta bulduğumuz etkileşime girilebilir eşyalarla belli seviyede hikâyeyi bize sunan bir yapısı da var. Fakat oyun bu etkileşime girilebilir eşyaları gözünüze gözünüze sokmuyor. O kadar derinlemesine bir yapı da vadetmiyor. Hâl böyle olunca, araç savaşlarıyla arası olmayan ve hikâyeli oyunları seven birisine özellikle önerebileceğim kadar zengin bir hikâyesi olduğunu söyleyemem.
Oyun görsel olarak oldukça detaylı ve gerçekçi grafikler isteyen insanları memnun edebilecek seviyede bir yapıya sahip. Epic Games’e özel çıktığı için Unreal Engine 4’le yapıldığını öngörebileceğinizi düşünüyorum. Oyun motorunun etkisi kesinlikle gözle görülür şekilde oyun içine yansımış. Sinematikler de bu sebepten izlemesi keyifli ve merak edilesi bir yapıya sahipti. Açıkçası hikâyeden ziyade atmosfer olarak bakmayı seven birisiyseniz bu sebepten TankHead’i önerebilirim.
Özellikle de atmosfer olarak hikâyeyi verdiğini düşündüğüm oyunlardan birisi olan Stray’i sinematikler esnasında birçok kez andığımı söylemem gerek. Stray’in yapısını çok severim. Hatta “Animasyon filmi olsaydı da izleseydik.” dediğim bir yapımdır. Tabii ki de tam olarak aynı değil ama TankHead’in özellikle sinematiklerinde anımsatacak bir havayı yakalamam ister istemez oyuna samimiyetimi attırdı. Sizde nasıl olur, bilemem tabii. Fakat ister istemez kendimi biraz daha bu kısımları görmek isterken buldum. Neticede oyunu bize sunulan ve vadedilen ürün sınırında incelememiz gerekiyor. Yine de bu düşüncemi bir kenara yazacağım. En üstte değindiğim şeyin sebebi tam olarak buydu. Kendi adıma başarılı bir yapıya sahip ama tabii tek başına kurtarır mı? Bunun cevabını yazının devamında alırsınız.
Görsellik, sinematikler ve zengin manzara gibi unsurlar iyi hoş ama optimizasyon denen can alıcı bir şey var. Oyunun optimizasyonuna ne yazık ki çok iyi diyemem. Özellikle haritanın yüklendiği ilk anlarda dehşet kasıyor. Yine oyunu suçlamak istemedim ilk, bu yüzden kendi bilgisayarımdan yakındım. Görsellik kalitesini düşürdüm ama baktım bir şeyler değişmedi, mevzunun beni aştığını anladım. Umarım güncellemelerle optimizasyonu düzeltirler fakat şu anda birazcık sinir edecek düzeyde kasma durumu kesinlikle söz konusu. Yükleme ekranları da rahatlıkla ihtiyaç molası vereceğiniz uzunlukta sürüyor. Yani, “Bir çay molası fena olmaz.” diyenlerdenseniz hiç fena olmayacaktır.
Oynanış ortalama, optimizasyon ise çok fena…
Şimdi isterseniz yavaştan oynanışa geçelim. Oyun, kabataslak bir şekilde bir yerden bir yere gitmesi gereken Whitaker’ın belli bir bölgede yaptığı savaşları konu alıyor. Oyunu iki bölgeye ayırırsam yanlış olacağını düşünmüyorum. Bir tanesi merkezin içinde olduğu ve görevleri kabul ettiğimiz bölge, diğeri de görev kabul edildiğinde ışınlandığımız bölge. Tabii, normal şartlarda bu anlatım oldukça yanlış oluyor. Oyun normalde görevden göreve farklı olacak şekilde bölgeler belirleyerek bize bir harita açıyor. Yani aslında birden fazla bölgemiz var ama basitleştirerek oynanış açısından anlatmayı uygun gördüm. O yüzden benim iki bölge dediğime geri dönelim, oradan anlatmaya devam edeyim.
Üssün olduğu yerdeki bölgemizde drone olarak geziyor, tank’ımızı kişiselleştiriyor ve yeni görevlere gidiyoruz. Oyunun Rogue-lite olarak karşımıza çıktığı kısım aslında tam olarak bu. Diğer bölge olarak bahsettiğim görev yerinde öldüğümüz takdirde görevimiz iptal oluyor ve üsse geri dönüyoruz. Kişileştirmemiz için bize sunulan alet ve yetenek mağazası olarak ikiye ayırabileceğim kısım dilediğimizce strateji yapabilmemizi sağlıyor.
Alet mağazası tahmin edebileceğiniz üzere tank’ımızın genel olarak modifiyesinde aklınıza gelebilecek her şeyi kapsarken; yetenek diye adlandırdığım mağaza, görev içerisinde değişikler sağlıyor. Bu mağaza tank’ımızın canını ve kalkanını yükseltme gibi şeylerle birlikte başlangıçta sahip olacağımız yenileme kitlerini arttırma gibi çeşitliliklere sahip. Gerçi böyle anlatıyorum ama oyunun başta tamamen özgür bıraktığını söylemek doğru olmayacaktır. Birçoğunu açmamız için önce o seviyeye gelmemiz, sonra da gereken para birimini ödememiz gerekiyor. Yani oynadıkça bu kişiselleştirmeyi daha çok yapabildiğimizi söyleyebilirim. O yüzden oyun başında işler biraz daha diğer bölgeye bağlı oluyor.
Minik mermi kutuları, standart motor ve standart tekerlek gibi başlangıç ögeleriyle ilk görev yerimize çıkıyoruz. Buradan itibaren aslında gidişat gayet basit: İşaretli yere git, görevi yap, işi bitir ve dön. Fakat oyun size bölgesel olarak açık dünya bir oynanış sunuyor. Hâl böyle olunca haritadan da bakıp öğrenebileceğiniz üzere birçok farklı seviyede düşman yeri, dükkân ve görev yerleri ayrı ayrı bulunuyor.
İsterseniz doğrudan görev yerlerine gidip işinizi bitirip çıkabilir, isterseniz de görevinizi uzatabilirsiniz. Bunu yaparken tank’ınızın bir canı olduğunu ve bittiğinde görevinizin iptal olduğunu unutmamak lazım. Oyun çok fazla elinizden tutan bir yapıya sahip değil, hatta bana kalırsa bazen öyle bir bırakıyor ki oyun esnasında vahşi doğadaki yavru bir goril gibi hissedebilirsiniz. Örnek olarak yavru bir gorili neden seçtim bilmiyorum, önemli olan unsur yavru olması. Anladınız siz.
Haritada gezinirken dilediğiniz zaman tank’ınızdan ayrılarak drone versiyonunuzla gezebilme şansınız da oluyor. Bununla birlikte terk edilmiş evlere girebiliyor, birtakım eşyalarla etkileşime girebiliyor ve etrafta bulduğunuz daha hasarsız aletleri tank’ınızda takılı olanla değiştirebiliyorsunuz. Hurdaya çıkan aleti hurda hâline getirmek para birimi demek, para birimi de bize kullanım için dönüt demektir.
Bunun harici haritadaki dükkân dediğim satış alanından yenileme kit’i gibi işinize yarayacak şeyleri almanız mümkün. Fakat bunların hepsi para birimi istiyor. Yani çok da işlevli ve elverişli değil. Bu kısma pek kalmadan işinizi halletmeye bakmak daha mantıklı. O da ne kadar olursa tabii…
Mermi yutan araçlar aksiyon keyfinizi biraz üzebilir
Ben çok fazla araç dövüşü tarzı oyunlarla içli dışlı olmasam da genel olarak aksiyon oyunlarına aşina olan bir insanım. Belki bu oyunlarda farklı işliyordur, bilmiyorum. Daha çok bilen ve seven birisiyseniz ona göre bu dediğimi dikkate alırsınız ya da almazsınız. Fakat ben düşmana vururken hiçbir şekilde vuruş hissinin geri dönütünü alamadım. Canı iniyor mu, hasar alıyor mu, hiçbir şekilde anlamadan yardır da yardır yapmak pek de keyifli bir oynanış değil. Ki benim bu konudan yakındığımı zor bulursunuz.
Tank zaten ağır bir taşıt, hâl böyle olunca bir yerden oynanış keyfini dengelemek gerekiyor. Hele ki oyun haritanın oldukça büyük olmasından dolayı oyuncu alanı boş hissetmesin ve aksiyon oluşsun diye yokluktan düşman çıkartıp duran bir yapıya sahipken… Yani, zaten yaklaşık 5 saatlik bir oynanışa sahip. Oldukça kısa diyebileceğimiz bir oyun. Aşırı tekrarlayan görev yapısıyla en azından aksiyon kısmının keyifli olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu tarz daha önce uzay gemisi üzerinden incelemelerim olmuştu, belki göz atmışsınızdır. Onlarda yaşadığım sıkıntı bende hareket hastalığı diyebileceğimiz şeyi ortaya çıkartmasıydı. Onun dışında keyif alarak oynadığımı hatırlıyorum. Kesinlikle bu oyundaki gibi mırın kırın ederek oynamaya yönelmemiştim. O nedenle araç savaşı olarak bahsedebileceğimiz şeylerde daha çok zeminde geçenlere şans verebileceğimin artık bilincindeyim. Fakat bu oyun TankHead olur mu, bilemiyorum.
Normal düşmanlarda bile yaşadığım bu vurdum mu, vurmadım mı, anlamadığım durum; bölüm sonu canavarlarında had safhaya çıkıyor. Hâl böyle olunca zaten elinizden çok tutmayan oyun yapısı çok çabuk oyuncuyu oyundan kopartabilecek durumda karşımıza geliyor. Yine de “Ben bunları pek umursamam. Açarım arkadan Podcast’imi ya da müziğimi, birkaç saat oynayıp geçerim. Araç dövüşü türüne hasretiz.” gibi bir yaklaşımınız varsa tabii, ne âlâ. O zaman zaten benim bu dediklerimin büyük bir kısmının pek önemi olacağını düşünmüyorum.