The Thaumaturge İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryel Standartlar

Paylaş

The Thaumaturge inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Eski CD Projekt RED çalışanlarından oluşan Fool’s Theory stüdyosunun izometrik kamera açısına sahip yeni oyunu, siz bu incelemeyi okuduğunuz esnada çıkmış olacak. Biz de -uzun bir süre- öncesinde oynamaya başladık ve incelememizi sizler için hazırladık. Hali hazırda The Witcher 1 Remake’i geliştirdiğini bildiğimiz Fool’s Theory‘nin yeni oyununu enine boyuna masaya yatırıp oyuncuya neler vadettiğine göz atacağız. Lafı daha fazla uzatmadan, gelin detaylara birlikte göz atalım.

Hem bir hediye, hem bir lanet: Thaumaturge olmak…

Polonya’nın Varşova şehrinde, 1905 yılında geçen The Thaumaturge, şahsına münhasır bir temayı ele alıyor. Antik Yunanca’da “Mucize” anlamına gelen Thaumat kelimesinden yola çıkarak betonunu döktükleri zemin üzerine; hayalet desek değil, demesek hiç değil tadında bir tema inşa edilmiş. Oyuna ismini veren “Thaumaturge” oyundaki karakterimizin anadan doğma üzerinde taşıdığı bir vasfın ismi. Bu insanlar, etraftaki objeleri incelediklerinde onlara dair diğerlerinin göremediği şeyleri sezebiliyorlar. Oyun boyunca karşıma çıkan ve The Thaumaturge incelemesi boyunca kullanacağım terimlerden kısaca bahsederek başlamam en doğrusu olacaktır.

The Thaumaturge inceleme
The Thaumaturge inceleme

Thaumaturge olmak için kanınızdan birisinin size bu özelliği aktarmış olması gerekiyor. Bu genetik kalıtım sayesinde nesnelere dokunduğunuzda, onların sadece detaylarını değil geçmişlerini de görebiliyorsunuz. Örneğin masanın üzerinde duran bir bardağın oraya kim tarafından -kişiyi bilemediğiniz durumlar da oluyor- bırakıldığını ve son anlarda hangi duygular hissedilerek dokunulduğunu anlayabiliyorsunuz. Bununla birlikte, insanlarla konuştuğunuzda da onların “Flaw” diye geçen, karakterlerine yön veren baskın özelliklerini görebiliyorsunuz. Türkçe çevirisi direkt “kusur” olsa da karakterlerin baskın özellikleri bazen kusurları olmadığından, bu şekilde çevirip anlamak isabetli olmayabilir.

Her Thaumaturge bir deliyle yaşar…

Oyuna dair bilmeniz gereken bir diğer kavram ise “Salutor” olarak karşınıza çıkacak. Bunlar aslında birer ruh, hayalet, metafiziksel varlıklar. Her Thaumaturge, daha çocukken kendisine bağlayabileceği ilk Salutor ile tanışıyor. Sonrasında bu ruh -yani Salutor- ömrü boyunca ona eşlik ediyor, kafasının içinde yaşamaya devam ediyor. Eğer yeterince becerikli bir Thaumaturge iseniz, yanınızda birden fazla Salutor bulundurabiliyorsunuz. Bütün bunların kontrolü, özel yeteneklerinizin kullanımı gibi efor isteyen şeyleri ise belinizde taşıdığınız “Grimmorie” adındaki kitap ile yapıyorsunuz. Her Thaumaturge, aynı zamanda belinde bir kitap ile geziyor.

Thaumat ne demek?
Thaumat ne demek?

Çevrenizdeki Salutorlar ile birlikte, etrafta dolaşan sahipsiz ve vahşi Salutorlar da görebiliyorsunuz. Bunlar, o bölgede yaşayan birisinin sahip olduğu bir “Flaw” nedeniyle oralara gitmiş ve onların bu kusurlarından beslenen ruhlar oluyor. Önce savaşarak alt edip, sonra ıslah ederek saflarınıza katabiliyorsunuz. Ana karakterimiz Wiktor Szulski, Upyr adında çocukluğundan beridir yanında bulunan bir Salutor ile hikâyeye başlıyor. Bu arada oyundaki bütün Salutor isimleri, Rus ve Slav mitolojisinden alınmış. Biraz araştırma ile oyunda gördüğüm tüm ruhların bu mitolojilere bağlı olduğunu bulabildim. Araştırmayı seven birisi olarak, oyundan bağımsız bunları da okuyarak öğrenmek çok hoşuma gitti. Fool’s Theory, oyunu kurgusal bir evren üzerine inşa ederken mitolojilerden de faydalanmış ve bu araştırmayı seven oyuncular için ek bir artı olarak haneye yazılabilir.

“Ra… Ra… Rasputin! Neydi yahu tüm derdin?”

Arka planını bilmeniz gereken terimlere değindiysek, sürprizi kaçırmayacak şekilde biraz da oyunun hikâyesinden bahsedebiliriz. Ana karakterimiz Wiktor Szulski, oyunun başlarında şuursuz ve gerçeklik algısı dağılmış şekilde karşımıza çıkıyor. İkinci bir Salutor yakalamaya çalışırken başarısız olan karakterimiz, adeta dağılmış durumda. Bir Thaumaturge, eğer bir Salutor’u yakalamış fakat ıslah edememiş durumdaysa başına böyle şeyler geliyormuş. Bunu oyunun hemen başında öğreniyoruz.

Rasputin oyunda karşımıza bu şekilde çıkıyor.
Rasputin oyunda karşımıza bu şekilde çıkıyor.

Bizi bu hâlden kurtaran ise vaktiyle M. Boney’in şarkılarına konu olmuş, kendisini kutsal bir adam olarak gören Grigori Rasputin’den başkası değil. Fool’s Theory yine kurgusunun içerisine gerçek bir karakteri, görüntüsü de tamamen gerçeği yansıtacak şekilde eklemiş. Grigori Yefimoviç Rasputin, gerçek görünüşü ve karakteriyle oyunda önemli bir yere sahip. Hipnoz uygulayarak bizi ilk dakikalardaki çalkantılı halimizden kurtarıyor ve sonrasında Thaumaturge olduğumuzu öğrendiği için etrafımızda bulunmaya devam ediyor. Rasputin’in kadınlar ve soylular üzerindeki cazibesinin oyunda size de zuhur edebileceğini belirteyim.

Hikâyeye dair bundan fazla detay vermeyeceğim. Ancak bu konuda eleştirilerim olacak. The Thaumaturge’nin hikâyesi kulağa ilgi çekici geliyor fakat uygulamada zayıflıkları var. Sinematik bir hikâye sunumu ile karşımıza çıkan oyunun diyalogları, ilgi çekici olmaktan hayli uzakta. Oyuncuya sürprizler sunma konusunda fakir olan olay örgüsü, bir süre sonra oyunun monotonluğa düşmesine sebep oluyor. İlk 6-7 saatten sonra artık diyalogları hızlıca okuyup, atlayarak oynamaya başladım. Senaryonun kırılma noktasını ararken, bitirdiğimi fark ettim.

Kararlar ile şekillenen bir hikâye

The Thaumaturge oynarken verdiğiniz kararlar gidişatı fazlasıyla etkiliyor. Kararlar üzerinden ilerleyen bazı oyunlar, size yanlış kararların da bulunduğunu hissettirir. Çünkü bu oyunlar, kararlarınızı yargılayarak sizi bir sona götürür. Fool’s Theory’nin yeni oyunu öyle değil. Oyunda yanlış karar yok. Her kararın sonucunu ve varsa bedelini o anda ödüyorsunuz. Bu anlık tepki her karar verdiğinizde “Acaba orada ne gibi kötülükler biriktirdim” veya “Nasıl ödüllendirileceğim?” sorusunu sormadan ilerleyebilmenizi sağlıyor. Oyundaki karar mekanizmasını beğendiğimi söylemeliyim. Eğer kararlar üzerinden ilerleyen oyunlarda “ya acaba diğerini seçsem ne olacaktı” diye endişe duyup, bu nedenle bu tür oyunlardan uzak duruyorsanız, The Thaumaturge sizde bu baskıyı uyandırmayan bir yapım olmuş.

The Thaumaturge kaç saat
The Thaumaturge kaç saat

The Thaumaturge kaç saat sürüyor?

The Thaumaturge’nin ana hikâyesini bitirmeniz yaklaşık 15-20 saat sürüyor. Bununla birlikte kendinizi yan görevlere kaptırır ve haritadaki tüm Salutor yoldaşları toplamaya kalkarsanız, 40 saate kadar uzayabileceğini söyleyebilirim.

Oyun dünyasında ana hikâyeden ve hatta yan görevlerden bile bağımsız birçok gizem barındırıyor. Bununla birlikte yeniden oynanabilirlik anlamında da iyi bir potansiyele sahip. Eğer oyunları defalarca kez bitirip görebileceğiniz tüm kararları ve sonuçları görmek istiyorsanız, oldukça uzun bir serüvenin içine atılacağınızı belirtmeliyim.

Dövüş sistemini çok sevdim ve hatta bu durum kararlarımı etkiledi

Oyunun sıra tabanlı bir dövüş sistemi var. Wiktor Szulski, bu dövüşlerde yanında bulundurduğu Grimmorie kitabını ve Salutor yoldaşlarını da kullanabiliyor. Dövüşün tamamı rauntlara bölünmüş oluyor ve her raunt, taraflar hamlelerini uyguluyorlar. Kullandığınız hamle veya yeteneklerin süreleri oluyor ve çok uzun süreli yetenek veya hamleler, birkaç raunt sonra gerçekleşebiliyor.

The Thaumaturge
The Thaumaturge

Rakiplerinizin canlarıyla birlikte bazı güçlendirmeleri de bulunuyor. Yanınızda taşıdığınız her Salutor nevi şahsına münhasır özelliklere sahip olduğundan, dövüş içerisinde onları da sık sık değiştirerek kullanmanız gerekiyor. Örneğin bir düşman, dövüşün başında özel bir yetenek ile gelebiliyor ve bu yeteneği üzerinden atmanız için ona özel bir Salutor ile saldırmanız gerekiyor. Oyun size bu durumu dövüşten önce ve dövüş sırasında gösteriyor. Ayrıca düşmanların odak puanları da bulunuyor ve odaklarını dağıtacak yetenekler kullandığınızda daha farklı hamleler ve yetenekler kullanabiliyorsunuz. Bu anlamda oyunun dövüş sisteminin taktiksel yanı fazlasıyla tatmin edici olmuş.

Fakat bu durumun zarar verdiği bir noktanın da altını çizmeliyim. Senaryodaki monoton akış, oyunu oynarken “artık bir şeyler olsun” isteğinizi fazlasıyla körüklediğinden dövüş sisteminin cazibesi kararlarınızı da etkileyebilir. Şayet ben, belki de girmesem çok daha iyi olacak birçok savaşın içine atlayarak onların tadını çıkarmaya baktım. Bu da senaryodaki ilerleyişimi çok büyük ihtimalle etkiledi.

Polonya'da 1905'li yıllar oyunda böyle görünüyor.
Polonya’da 1905’li yıllar oyunda böyle görünüyor.

Wiktor Szulski’nin yetenekleri serüven boyunca gelişiyor

Ana karakterimiz Wiktor’un özel yeteneklerini geliştirebileceğimiz bir yetenek ağacı da bulunuyor. Burada harcadığımız puanlarla ana istatiklerimiz olan “Kalp, Akıl, Kelam” gibi birçok alanda ilerleyebiliyoruz. Verdiğimiz her puan, dövüşlerdeki hamlelerimize ekleyebileceğimiz bir pasif özelliğin kilidini açtığı gibi o ana dal üzerinde ilerlememizi sağlıyor. Eğer bir dal üzerinde -örneğin Kalp- yeterince ilerlemediysek, bazı bölgelerdeki ipuçlarının bize neler anlattığını göremiyoruz. Ayrıca yine bir dalda yeterince ilerlemediysek, o dalın ucundaki Salutor’u ıslah edip haneye katamıyoruz.

Bu geliştirme sisteminde özellikle pasif yetenekler fazlasıyla verilmiş. Kendi dövüş tarzınıza göre istediğinizi kullanıp kullanmamakta özgürsünüz. Örneğin düşmanlara zamana yayılmış hasarlar verip bu esnada kendisini sürekli iyileştiren bir dizilim yapmak istiyorsanız, mümkün. Aynı zamanda düşmanların odağını dağıtıp bitiricilerle olayı çözüme kavuşturmak veya bir anda çılgın hasarlar vererek onları alt edebilmek gibi seçimleriniz de bulunuyor. Bu açıdan kendimi özgür hissettiğimi fakat bu gelişim sürecinin, aktif yeteneklerin sayısıyla kısıtlandığını düşündüğümü de belirtmeliyim. Yani kenarda biriken onlarca pasif özelliği, daha fazla yeteneğe atayabilseydik çok daha zengin bir sistem olacakmış gibi hissettirdi.

The Thaumaturge Rasputin
The Thaumaturge Rasputin

Tik… tak…Teknik!

The Thaumaturge incelememizin teknik tarafına kıyısından köşesinden yaklaştık. Oyunun geliştirilme sürecinde AMD ile iş birliği yapıldığı ibaresi henüz başlangıçta gösteriliyor. Dolayısıyla, 202x oyunlarının çoğunda gördüğümüz yapay zeka ile kare üretme ve çözünürlük ölçekleme sistemleri Fool’s Theory’nin yeni oyunu içerisinde de yer alıyor. Gerçekçi bir grafik tarzına sahip oyunda görüntü keskinleştirmenin de buram buram kullanıldığı dikkatimizi çekiyor.

Grafik kalitesinin -keskinleştirme işinin abartılması dışında- gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Oyunun genel sanat tarzı, 1905 yıllarındaki Polonya’nın kasvetli tarafını oldukça iyi şekilde yansıtıyor. Bu kasvetli tema sadece oyun içerisindeki görsel efektler ve 3D nesneler ile değil, arayüz tasarımının tamamıyla oyuncuya aktarılmaya çalışılmış. Bu anlamda oyunun sunmak istediği atmosferi verebildiğini rahatlıkla gördüm.

The Thaumaturge dövüş sistemi
The Thaumaturge dövüş sistemi

Performans kısmına gelindiğinde işler biraz karmaşık bir hal alabiliyor. Unreal Engine oyun motoru teknolojisiyle geliştirilen The Thaumaturge, motorun kronik sorunlarından bazısını ne yazık ki beraberinde getiriyor. Bir bölgeyi ilk kez yüklediğinizde geç yüklenen kaplamalar, yükleme ekranlarındaki animasyonlu görsellerde yaşanan takılmalar ve bazı noktalarda FPS değerlerinin normalin altına düşmesi gibi durumlar mevcut. Ancak oyun deneyimim boyunca hiçbir oyun bozan hata ya da çökme sorunuyla karşılaşmadığımı da belirtmeliyim.

Uzun lafın kısası

Velhasıl kelam The Thaumaturge, güzel bir oyun olmuş. Senaryosu ve olay örgüsü bana biraz sıkıcı gelse de oyuncular arasında beğenebilecek insanların bulunduğuna eminim. Olay örgüsünün sürprizlerle dolu olmaması, bana monoton hissettirdiği gibi bazı oyuncular için daha sakin ve rayında giden bir deneyim sunabilir. Dövüş sisteminin tatlılığıyla kararlara etki etse de keyifli saatler sunuyor. Devamının gelmesini istediğim bir seri olduğunu söyleyebilirim. Muhtemelen Fool’s Theory, ikinci oyununu yaparsa çok daha iyi şeyler pişirecek.

Benim oyundan size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı. Eğer aklınızda hala soru işaretleri bulunuyorsa, yorumlar kısmına yazmanız durumunda en kısa süre içerisinde gidermeye gayret ederim. Bir başka incelemede daha görüşebilmek dileğiyle, sevgi ve oyun ile kalın.

The Thaumaturge İnceleme
The Thaumaturge İnceleme
Alparslan Gürlek
Alparslan Gürlek
Oyunların yeni yeni yaygınlaştığı dönemlerde bir çocuk olarak video oyunlarıyla ilk bakışta aşk yaşadım. Age of Empires II ile başlayan yolculuk, kendi oyunumu yapmaya kadar ilerledi. Hala oyun sektöründeyim ve hala o ilk kez Age of Empires II oynayan çocuğun tutkusunu taşıyorum.

2 YORUMLAR

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

The Thaumaturge inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Eski CD Projekt RED çalışanlarından oluşan Fool's Theory stüdyosunun izometrik kamera açısına sahip yeni oyunu, siz bu incelemeyi okuduğunuz esnada çıkmış olacak. Biz de -uzun bir süre- öncesinde oynamaya başladık ve incelememizi sizler için hazırladık. Hali hazırda The...The Thaumaturge İnceleme