Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
WWE 2K25’in PC inceleme kopyası, 2K tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Benim gibi eski hayranlardansınız ve son yıllarda WWE takibinden biraz uzaklaştıysanız size o heyecanı geri getirecek bir oyun ile karşınızdayım, işte WWE 2K25! Oyun sürem boyunca hiç sıkılmadığım, neredeyse her modunu didik didik etmeye çalıştığım ve sonunda da oldukça beğendiğim içeriklerle açıkçası beni oldukça şaşırtmayı başardı bu oyun. Gelin, şu oyuna birlikte göz atalım dilerseniz.
Eski bir arkadaşı görmüş gibi
WWE evreninden bir müddet uzak kaldım. Özellikle 2008-2012 arasında sıkça takip ettiğim bu şovu yaşımın ilerlemesi ve arkadaş çevremin değişmesiyle birlikte heyecan verici bulmamaya başlamıştım. Ki o dönemler tüm prime güreşçilerin yer aldığı senelerdi, hatırlarsınız. Günümüzdeki yeni era çoğu güreşçiyi tanımamama rağmen son zamanlarda yine bir ilgimi çekmeye başladı WWE, özellikle son 1 senedir. Ara sıra girip izlediğim, YouTube üzerinden maç özetlerine baktığım ve hikâyelerine ayak uydurmaya çalıştığım bir şov haline geldi. Ancak son birkaç aydır özellikle sosyal medya üzerinde gördüğüm yeni şovlar, maçlar ve John Cena Heel’i gibi olaylar bana “eski bir arkadaşa bakıp çıkmam gerekiyor” gibi hissettirdi. Bu sebeple WWE 2K25 benim yeni oyuncağım oldu ve bu durumdan çok memnunum.

Öncelikle belirtmem gerekir ki, bu tür çevrim içi oynanmaya yatkın ve birçok modu ile büyük içeriklere ev sahipliği yapan oyunlarda genellikle hikâye tarafını pek cazip bulmam. Örneğin EA SPORTS FC serisinde çoğunlukla Ultimate Team oynamaya çalışırım ve bundan zevk alırım. Ancak WWE 2K25 içerisinde genel anlamda beni cezbeden şey hikâye modu olan MyRISE oldu. MyRISE, kendi yıldızını yarattığınız ve oyunun sizin için yazdığı senaryoyu deneyimlediğiniz bir oyun modu aslında. Başlangıçta yer alan hikâyeyi seçimlerinizle ufak tefek şekillendirerek NXT macerasından WWE Live şovlarına kadar çıktığınız ve yıldız güreşçiler ile kapıştığınız bir noktaya evriliyor. Hikâye yaklaşık 6-7 saat arasında bitiyor ve bence bu süre gayet yeterli. Kendi karakteriniz ile kim dost kim düşman çatışmasına giriyor, Tag Team maçlarıyla kemer yolunda ilerliyor ve bazı Hall of Fame yıldızlarıyla çıkar çatışmasına bile girebiliyorsunuz. Fakat hikâye beni tatmin etse ve eğlendirse bile prodüksiyon kalitesi açısından pek beğendiğimi söylemem mümkün değil.
En son oynadığım WWE oyunu WWE 2K22’ydi ve orada da aynı sorundan muzdariptim. Karakter diyalogları, in-game diyaloglar ve sosyal medya kontrolü bana aşırı eski geldi. Yani bu konularda dönemin çok gerisinde kaldığını söylemem mümkün. Ancak ara sahneler ve seslendirmeler konusunda gerçekten çok ama çok iyi iş çıkarılmış. Özellikle evrenin getirdiği büyük şov tutkusunun güzel yansıtıldığını düşünüyorum.

Karakter yaratma ekranından da biraz bahsetmek lazım. Oyun içinde inanılmaz gelişmiş bir karakter yaratma ekranı bulunuyor. Neredeyse her şeyi ayarlayabildiğiniz bir sistem var. Baştan başlamak gerekirse; öncelikle her oyunda yaptıkları gibi “Face Scan” muhabbetiyle başlayabiliriz. Kendi yüzünüzü oyun içine tarattığınız ve yaratacağınız güreşçinin yüzüne eklediğiniz bir sistem aynen devam ediyor. Kendi karakterimi oluştururken de bu sistemden faydalandım ve hiç fena olmadı sanki, ne dersiniz? MyRISE içerisinde yarattığınız bu karakterin önceki oyunlarda olduğu gibi tüm özelliklerini de ayarlayabiliyorsunuz. Ring giriş müziği, yapacağı hareketler, kombolar, kıyafetler ve çok daha fazlasını ayarlama şansınız bulunuyor. Bu açıdan oyuncuyu gayet özgür bırakan bir yapıya sahip. Ancak yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim ve beni oldukça mutsuz eden bir karakter oluşturma anısına sahibim…
Diğer oyun modları
MyRISE benim WWE 2K25 içerisinde en çok tercih ettiğim ve bir çırpıda bitirdiğim oyun modu oldu ancak seriye bu sene gelen The Island’ı da konuşmadan olmaz. NBA 2K serisinden tanıyabileceğiniz The City modelini WWE içerisine entegre etmişler diyebiliriz. Sıfırdan yarattığınız bir güreşçiyi burada kontrol edebiliyor ve kişiselleştirebiliyorsunuz. Ufak bir açık dünya içerisinde karakteriniz ile farklı içeriklerle etkileşime geçebiliyor ve bu modda bazı maçlara çıkarak görevler tamamlayabiliyorsunuz. Tek başınıza tamamlayabileceğiniz görevlerin de olduğu The Island modunda birkaç görevi yaptıktan sonra çok oyunculu tarafta oynamaya devam edebiliyorsunuz.

Çok oyunculu tarafında ise işler daha komplike bir halde. Burada dünyadaki diğer oyuncularla karşı karşıya gelebiliyorsunuz. Maçları kazanarak karakterinizi geliştiriyor, kazandığınız paralarla da yine yarattığınız karakteri kişiselleştirebiliyorsunuz. Ona yeni kostümler, kıyafetler veya kozmetik eşyalar alabiliyorsunuz. Ancak genel anlamda The Island, bana göre şu an için bir “deneme” modu gibi duruyor. Yani WWE 2K26’da veya 2K27’de çok daha gelişmiş, oynanabilir ve dolu olacağı kesin. Bu yönüyle The Island şu an için birkaç saatlik zevkten sonra size pek bir şey kazandırmayacaktır diye gözlemliyorum. Açıkça gelişmesi gerek ve temellerinin biraz daha oturması gerekiyor.
Farkındaysanız “duruyor”, “gözlemliyorum” ve “düşünüyorum” gibi söylemleri çokça kullandım. Neden mi? Çünkü The Island modu PC üzerinde bulunmuyor. Evet, yanlış duymadınız. The Island sadece PlayStation 5 ve Xbox Series X/S kullanıcıları için mevcut. Sebebi tam ve kesin olarak açıklanmasa bile PC tarafında hile durumlarıyla uğraşılmamak için alınmış bir önlem gibi görünüyor ama bunun çözümü bu muydu gerçekten?
WWE 2K oyunlarının bir diğer vazgeçilmez oyun modu ise Showcase. Bu mod, size sene içerisinde çıkan WWE hikâyelerinden birkaçını sunmasıyla ünlü. Mesela son dönemlerin en popüler hikâyelerinden birisi olan Bloodline, bu sene Showcase modunun baş mimarı. Paul Heyman’ın sunuculuğu ile daha da zirveye oturan bu hikâye, bana göre anlatılmış en iyi hikâyelerden birisi. Oyuna da bunu iyi entegre ettiklerini düşünüyorum. Gerçek olaylardan örgülenmiş senaryo akışının yanı sıra sizin de içine gireceğiniz bazı oynanış sekansları ile harmanlanmış olay kurguları da mevcut.
MyFACTION ve MyGM oyun modları ise benim pek ilgimi çekmedi ancak onlardan da kısaca bahsetmek gerekiyor. MyFACTION, zaten senelerdir WWE 2K oyunlarında olan bir oyun modu. Burada bir kart sistemi mevcut bildiğiniz gibi. Herhangi bir era’dan herhangi bir yıldızın kartlarını biriktirerek kendinize bir takım kuruyor ve maçlara çıkarak daha iyilerine erişmeye çalışıyorsunuz. Dilerseniz yeni kart paketleri açabiliyor ve daha sonra bu yıldızları yöneterek bir nevi diğer çevrim içi moda sahip oluyorsunuz. MyGM ise adeta bir yönetim simülasyonu gibi düşünülebilir. WWE yıldızlarını, şovları, maçları ve yeri geldiğinde hikâyeleri yönetiyorsunuz. Ayrıca bu sene ilk defa çevrim içi özelliği ile karşımıza çıkıyor kendisi.

WWE 2K25 görsel açıdan tatmin ediyor
Zaten her sene güncellenen görselliği bu sene de gayet iyi bir seviyeye taşımış geliştirici ekip. Özellikle Hall of Fame yıldızlarının yüz hatları ve vücut tiplerini gerçeğinden ayırt etmek neredeyse imkansız. Maçlar içinde karakterlerin girdiği animasyonlar, vuruş düzenekleri ve diğer görsel içeriklerin de çok iyi olduğunu ve hatta sorunsuz olduğunu düşünüyorum. Bir diğer yandan oyundaki hasar görselliği de aşırı gelişmiş durumda. Güreşçilerin maç esnasında aldığı darbeler sonrasında vücutlarında kızarıklıklar ve morluklar oluşması şahane görünüyor. Elbette bu geçmiş oyunlarda da vardı ancak burada işin kalitesini bir tık arttırmayı başarmışlar diye düşünüyorum. Uzun soluklu maçlarda veya No Disqualification maçlarında bu durumu çok daha iyi gözlemleyebilirsiniz. Özellikle balyoz ve sandalye kullanımlarında güreşçilerin vücutlarında oluşan hasar görünümleri, bu sene çok daha gerçekçi ve sizi çok daha oyuna bağlayabiliyor.
Ancak şu uzun saç modellemelerini senelerdir doğru düzgün yapamıyorlar bir türlü. Aynı sorun 2K25 içerisinde de mevcut bana göre. Uzun saçlı yıldızların kafasında sanki peruk varmış gibi duruyor sürekli. Ayrıca saç modellemelerinin kaba görünmesi, yani tel tel olmayışı da bu sorunlardan bir tanesi. Bu sebeple uzun saçlar karakterlerin omuzlarına falan girip duruyor. Görsel açıdan keyifsiz hissettirdiği gibi, bu duruma bir türlü el atamamaları da benim gözüme çok batıyor maalesef.

Performans sorunu yok ancak bazı hatalar mevcut
Açıkçası oyunun bu kadar iyi bir optimizasyona sahip olacağını beklememiştim. Bu konuda neredeyse hiçbir sorunla karşılaşmadığım gibi, oyunu stabil bir FPS değeriyle de oynama şansına sahip oldum. Zaten genel anlamda 60 FPS kilitli oynamak durumunda kalıyorsunuz ancak VSYNC gibi bir durum sizi rahatsız etmeyecektir. Fakat oyunun bariz bir çökme problemi var. Bunun nedenini çok anlamamakla birlikte genel olarak menü içerisinde yaşadığımı da söylemek durumundayım. Yükleme ekranları gayet kısa fakat menüde oyun modları arasında dolaşırken aniden çökmeler yaşadığımı ve kaç kere oyunu baştan başlatmam gerektiğini sayamadım maalesef. Elbette bu güncellemeler ile çözülecektir, hatta siz bu incelemeyi okurken çözülmüş bile olabilir diye düşünüyorum.
Ayrıca yaşadığım en sinir bozucu durum MyRISE içerisindeki karakter yaratma ekranında başıma geldi (yukarıda bahsedeceğimi söylemiştim). Normalde MyRISE başlangıcından önce ana menüde Superstar Creations ile kendi karakterimi özene bezene tasarlamıştım. Hatta bu işe saatlerimi bile verdim diyebilirim. Ve kendi karakterimi yaratırken nasıl olsa oyun içerisine kaydedeceğim için MyRISE’da en baştan karakter oluşturmama gerek kalmayacak diye düşünüyordum, lakin böyle olmadı. MyRISE içerisinde karakter yaratma ekranında oyun, daha önce oluşturduğunuz karakterin save dosyasını göstermiyor. Yani en azından benim başıma böyle geldi ve internette de biraz araştırma yaptıktan sonra özellikle 2K24 içerisinde de böyle bir sorun olduğunu ve çok değişik yollarla çözüldüğünü gördüm. Gerçi ben o yolları da denedim ancak sorunu bir türlü çözemediğim için karakterimi en baştan tasarlamak zorunda kaldım. Biraz can sıkıcı oldu ve yeterli özeni gösteremedim.
Booyaka, booyaka, 619!
WWE 2K25 incelememizin sonuna geldik dostlar. Açıkçası yıllar sonra şova geri dönmek istemem ve karşıma beni aşırı derecede tatmin eden bir oyun çıkması gerçekten hoşuma gitti. Oldukça dolu bir içeriğe sahip olan WWE 2K25, gerek tek kişilik gerekse çok oyunculu modlarıyla birlikte saatlerce oynanabilecek bir yapım. Zaten MyRISE ve Showcase ile birlikte kafadan 15 saati devirmeniz mümkün gibi görünüyor. Daha bu işin The Island kısmı var, MyFACTION kısmı var, Arena modları var, var oğlu var. Görsel ve teknik açıdan kuvvetli olması da pastanın üstüne çilek misali. Açıkçası SmackDown vs. Raw 2011’den sonra oynadığım en iyi WWE oyunu olabilir kendisi.
