Eğer hayatınızın bir yerlerinde XCOM, Pillars of Eternity, Divinity Original Sin 2 gibi oyunları oynadıysanız, savaşlarına aşina olduğunuz bir erken erişim oyunu olan Xenonauts 2 ile tanıştırayım. Kendileri Goldhawk Interactive’in geliştirdiği ve Manor Lords gibi önemli oyunların yayıncılığını yapan Hooded Horse’un yayınladığı bir tur tabanlı strateji oyunu. Her ne kadar Steam’de etiketlerinde “grand strateji” olsa da benim diğer grand strateji oyunlarına kıyasla tam olarak bu türü kapsadığını söyleyemeyeceğim bir yapım. Gelin detaylara birlikte bakalım.
Xenonauts 2’de her şeyden biraz var
Dünya bir uzaylı tehdidi altında ama bilfiil işgal henüz başlamış değil. Biz, Xenonaut’lar olarak ise hem hükümetlerin gönlünü eyliyor hem de dünyanın bu uzaylı tehdidini fark edip panik olmasını önlemek adına gördüğümüz tüm uzay varlıklarıyla mücadele ediyoruz. Bu sırada onların teknolojilerini öğreniyor, daha verimli savaşmak adına onları kullanıyoruz. Hükümetler bize her ay onların çözmesi gereken sorunlarla uğraştığımız için para ödüyor, halklarını paniğe sürüklemediğimiz için de yine nakit yoluyla minnetlerini dile getiriyorlar.
Xenonauts 2’nin oynanış olarak iki parçaya bölündüğünü belirterek başlamalıyım. İlk kısımda tipik bir grand strateji edasıyla kocaman bir dünya haritasına baktığınız stratejik görünümde gezegenin belirli bölgelerine üsler kurmamız gerekiyor. Bu üslerin kendi içerisinde ihtiyaç duyabileceği ve işe yarar hale geleceği binaları bulunuyor. Resident Evil oyunlarındaki envanter yönetimi sistemine benzer şekilde bir ızgaranın üzerine binalarımızı yerleştiriyoruz. Tabii ki her üssümüzün içerisinde bir de radar olması gerekiyor.
Oyun UFO bulup uzaylıları def etmek üzerine inşa edilmiş
Bu radarlar sayesinde üssümüzün menzili içerisine giren UFO, yani “Tanımlanamayan Uçan Nesneleri” tespit edebiliyor, düşürebiliyor ve düşürdükten sonra da ekip ile giderek bölgeyi tarayabiliyoruz. Oyun da zaten bütünüyle bunun üzerine inşa edilmiş durumda. Stratejik haritada dünya bölgelere ayrılmış ve her bölgenin kendi panik parametresi bulunuyor. Eğer bu uçan nesneleri elinizden kaçırır ya da onlara karşı mağlup olursanız bölgenin panik seviyesi de doğrudan artıyor. Aynı zamanda uzaylılar sizin ana üssünüze de saldırılar gerçekleştirebiliyor.
Stratejik haritada çok hoşuma giden, oyuna doğrudan etkisi olmasa da bizim etkilediğimiz bir olay bulunuyor. Bölgelerin panik seviyesi arttıkça orada çok daha sık bazı olaylar meydana geliyor. Harita görünümünde bazı bölgelerde “Gazeteci tutuklandı, politikacı gözaltına alındı” gibi küçük bildirimler görüyoruz. Bunlar her nedense benim çok hoşuma gitti ve belirtmek istedim. Bence sadece şu ufacık detay bile oyunun inandırıcılığını fazlasıyla artırıyor.
Savaşlarda bir anda XCOM rüzgarları esmeye başlıyor
Tur bazlı savaşlarda ilk etapta maksimum 8-9 kişilik bir timi yönetiyorsunuz ve hepsini savaşa girmeden önce düzenlemeler yaparak en uygun hale getirmeniz gerekiyor. Askerlerinizin kendi güçlü ve zayıf özellikleri var ve sağ atlattıkları her savaşta biraz daha güçleniyorlar. Eğer savaş sırasında kayda değer bir şey yapmış olurlarsa üsse döndüklerinde kahraman gibi karşılanıyor ve madalya alıyorlar. Bu madalyalar da yine karakterin tüm özelliklerini +1 artırıyor.
Aynı zamanda timinizdeki sınıf dengesini de ayarlamanız gerekiyor. Örneğin isabet yeteneği iyi olan bir askeri sniper rolüne atayıp, canı fazla olan bir diğerine ise kalkan verebiliyorsunuz. Askerlerinizin giyebileceği teçhizatı ve kuşanabilecekleri ek cihazları tamamen siz seçebiliyorsunuz. Oyunun bu konuda verdiği özgürlük de savaşların keyfini hayli artırıyor.
Oyunda şu anda yeterince cilalanmadığı için geliştiricinin “şimdilik bu kısmı oynamasanız da olur” diyerek belirttiği bir hava savaşları bölümü de var. Tespit ettiğiniz bir UFO’yu ekibiniz ile gidip düşmanları alt etmeden önce filonuz ile düşürmeniz gerekiyor. Bu düşürme kısmındaki oynanışı şimdilik otomatik olarak sonuçlandırılması tavsiye ediliyor. Erken erişim oyunu olduğundan bir yere kadar bunu gayet normal karşılayabilirim ve ileride burası da cilalanırsa oyuna renk katan kısımlardan birisi olacaktır.
Her şey ne kadar iyi olursa olsun tekrara düşmesinin önüne geçemiyor
Oyunda yapacaklarımızın sınırı biraz erken çizilmiş gibi görünüyor. Yani oynanışın ilk 3-4 saatinde bize her şeyi öğretmiş oluyor ve bundan sonra tek yaptığımız “UFO yakala, düşür, istersen ganimeti sat, istersen ekibini gönder ve savaş” döngüsü haline geliyor. Bu döngünün içerisindeki elemanların hiçbirinin tatsız ya da sıkıcı olduğunu söyleyemem ancak sürekli aynı döngüye girdiğimizde bir süre sonra oyunun yeni bir şeyler göstermesini de bekliyoruz.
Bu aşamaya gelene kadar kat ettiğimiz ilerleme biraz işleri heyecanlandırsa da oyunun genel döngüsü bir yerde bu heyecanın da önüne geçiyor. Yani uzaylılardan öğrendiğimiz teknolojilerle askerlerimizin silahlarını, taşıma vasıtalarını ve filomuzun uçaklarını geliştiriyor olsak da temelde hep aynı şeyleri yapıyoruz.
Grafikleri ve performansı ne alemde?
Xenonauts’un ilk oyununu henüz oynamamış olsam da oyunun sanat dilini anlamak için buna ihtiyaç duymadığımı fark ettim. Türü gereği birbirini doğrudan sürdürmek yerine “eğer daha farklı bir zaman diliminde oynamak isterseniz” diye ilerleyen bir seriymiş gibi hissettirdi. Öyle olması da bence bir yerde iyi zira bu oyunu öne çıkaran direkt bir hikayesi yok.
Öyle aman aman ışıklandırmalar, muhteşem grafikler ve gerçekçi bir atmosfer beklemeyin. Oyun kendi dilini zaman içerisinde oluşturmuş ve gösterdiği şeyler gerçekçilik odaklı değil de daha çok yansıtmak istediği atmosfer ile ilgili. Ben oyunun tasarım anlayışını beğendim fakat herkes beğenmeyebilir, bunu da kenara not etmek lazım.
Performans tarafında da şimdilik her şey yolunda görünüyor. Ara sıra yaşanan takılma sorunları dışında gözüme herhangi bir hata çarpmadı. Erken erişim oyunu olmasına rağmen öyle çılgın bir bug ile de karşılaşmadım. Tabii dengeleme kısımlarının erken erişim sürecinde biraz daha elden geçirilmesi gerekiyor, hepsi bu.
Uzun lafın kısası
Xenonauts 2 grand strateji oyunu olmaya yaklaşırken bir anda içerisinde strateji elementleri de barındıran bir RYO’yu da çağrıştırıyor. Askerlerinizin teçhizatlarını geliştirebilmeniz, savaşlardan sonra rütbe alıp gelişmeleri, ilerleme falan derken bir yerde kendimi timimi yöneten bir komutan gibi de hissettim. Şu anda elimizde çıkış fiyatıyla ilgili bir bilgi yok ancak oyun 18 Temmuz’da erken erişim sürümüyle çıkıyor. Denemek isterseniz ve fiyatı da sizi bundan alıykoymazsa mutlaka bir göz gezdirin, tadına bakın derim. Oyunun Steam sayfasına da buradan ulaşabilirsiniz.
Oyunun arkasındaki ekip için de ufak bir geri bildirim bırakayım. Eğer oyun Türkiye’de ilgi görsün istiyorlarsa mutlaka Türkçe dil desteği seçeneğini gözden geçirmeleri gerekiyor. Zira oyunda yer yer uzun diyaloglar, bilgilendirme metinleri ve bilim-kurgu temasını işlediği için İngilizce seviyesi çok yüksek olmayan oyuncuların anlayamayacağı kesitler yer alıyor. Türk oyuncusu anlayamadığı oyunları hep ikinci plana bırakır.
Xenonauts 2’den size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı, bir başka incelemede daha görüşmek üzere, sevgi ve oyun ile kalın.